“Türkiye bize 543 bin doz aşı yolladı, ama biz istenilen oranda aşı yapamadık. Bu kabul edilebilir değil.”

Bu cümleleri okuyan herkes, muhalif birileri konuştu sanır. Bir muhalefet parti başkanı, bir milletvekili…

‘Ya da bir gazeteci, köşe yazarı, TV yorumcusu yapmıştır’ diye düşünür insan…

Hatta cümlenin devam edeceğini ve “Hükümet istifa” şeklinde tamamlanacağını bile düşünebiliriz.

Ama kimsenin aklına böyle bir açıklamayı yapan kişinin hükümete mensup birisi olduğu gelmez. Hele Başbakan hiç!..

İşte bu nedenle ben de şaka zannettim.

Ama değilmiş…

Ersan Saner Ankara’da bunları söylemiş.

Üstüne üstlük TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın önünde!..

‘Siz verdiniz ama biz beceremedik Fuat Bey…’

Fuat Oktay’ın içinden ne geçti o an bilemeyiz. Sakin bir adamdır, sinirli görünmez, duygularını da pek belli etmez, tanıdığımız kadarıyla…

Lakin tahminim şudur ki, Fuat Oktay’ın dilinin ucuna şöyle bir cümle gelmiştir, Saner’e söylemek için:

‘Sayın Başbakan, madem beceremiyorsunuz, ne diye o koltukta oturmaya devam ediyorsunuz?’

Öyle ya… ‘İstifa’ diye bir müessese vardır ve demokrasiyi hazmetmiş kişiler eğer ‘beceriksiz’ olduğunu itiraf edecek noktaya gelince, şapkasını alır ve mahalleye gider.

Ama nerede o demokrasi, nerede o hazım!

**

Kuşkusuz burada akıl da tutulması gereken bir husus daha var: Saner Ankara’nın desteklediği, hatta zorla parti başkanlığı ve de Başbakanlık koltuğuna oturttuğu isimdir.

Dolayısıyla Saner’in bütün beceriksizliklerinin de, yanlışlarının da müsebbibi ve de sorumlusu Fuat Bey ve AKP’li arkadaşlarıdır.

Belki de bu yüzden Saner, herkesin gözünün içine baka baka ‘beceremedik’ demekte zul görmüyordur.

Hani etrafı dağıtan çocuklar vardır, fazla tolore edildikleri için hoyrat olurlar. Bir şey söylenince de omuzlarını kaldırıp indirip ‘Bana ne bana ne’ diye şımarıklık yaparlar.

Ankara’daki ortak basın toplantısını izlerken böyle bir manzara geldi gözümün önüne işte…

**

Bir arkadaşım “Türkiye daha ne yapsın, veriyor ama biz kullanamıyoruz” diye sitem etti.

Ben de cevaben “Ankara’nın şikayet etme hakkı yok, çünkü bu insanları oraya kendi eliyle oturttu” diye itirazda bulundum.

Hatta muhtemelen Fuat Oktay dahil, Ankara’dakiler Kıbrıslı Türkleri ‘silik’ ve ‘ezik’ gösteren bu hallerden mutluluk dahi duyuyor olabilirler.

Burada ‘özne’ olmaktan bahseden herkesi ‘istenmeyen şahıs’ ilan etmediler mi?

Altlarına birer makam verdikleri her ‘atanmış’ ile buradaki her adımı kontrol etmek istemediler mi?

Peki ama başka ne beklerdiniz ki?

İşte size ‘kendi kendilerini bile Ankara’ya şikayet eden KKTC yöneticileri’!..

Saner haklı…

Bence de kabul edilemez!..