1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı ?
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı ?

A+A-

 

20 Temmuz 1974 günü deyince, aklıma  ne gelir diye düşündüm.  Bir süre sonra, düşünme süresinin biraz fazlaca uzadığını  farkettim. Toparlamaya çalıştım düşündüklerimi ama olmadı..... Her şey parça parça, bölük pörçüktü....
Savaş... Heyecan... Korku.... Marşlar... Barut kokusu... Asker... Sivil... Kadınlar... Çocuklar...
Panik... Yangın... Duman... Nutuklar... Top sesleri... Silah sesleri... Çığlıklar... Korkaklar...  Koşuşmalar...  Tanklar... Paraşütler... Yaralılar... Ölüler...

     ***
Bugün 20 Temmuz 2014.... 20 Temmuz 1974’ten bu yana tamı tamına 40 yıl geçti...Eğrisiyle, doğrusuyla.
1974  ve sonrasında doğanlar, 20 Temmuz’u duydukları veya okudukları kadar biliyorlar.  Savaşı yaşamadılar. İyi ki yaşamadılar. Bundan sonra da hiç yaşamazlar umarım.
Eğrisiyle doğrusuyla çok tartışıldı ve hala tartışılıyor 20 Temmuz. Her iki tarafta da.... Bir tarafa göre ‘zafer ve kurtuluş’. Diğer tarafa göre ‘trajedi ve yıkım’.
Neler oldu 20 Temmuz ve sonrasında ? İki tarafın gözüyle bakmaya çalışmak son derece zor. Ama bir denemek istedim.

     ***
Faşist darbe olmasaydı bu trajedi yaşanmazdı.... Oldu ve yaşandı...
Bazı Ruımların ENOSİS hayalleri suya düştü. Ateş oldu, kül oldu. Tamamen yok oldu...
Ada, ikiye bölündü... Türkiye’ye resmen ilhak olmadıysa da, ‘Taksim’ gerçekleşti...
Dulların, yetimlerin sayısı rekor sayıya ulaştı... Her iki taraf da binlerce ölü verdi....
Her iki tarafta da, ‘savaş gazileri’ nüfusu patladı...
Yüzbinlerce insan evini, doğduğu büyüdüğü toprakları geride bırakarak kendini daha güvende hissedeceği yerlere göç etti....
Savaş kayıplarının sayısı bir türlü saptanamadı...  Darbe’de mi savaşta mı ? sorusu soruldu ve soruluyor hala.
67’lerden itibaren deşilen ‘çözüm’  planları, şekil değiştirdi...
Savaş her iki tarafta da hatırı sayılır sayıda sahte kahramanlar (!) yarattı...
Gerçek kahramanlar sustu...
Savaş sonrası, her iki tarafta da –galiba Kuzey’de çok daha fazla- ‘savaş zenginleri’ türedi...
Kuzey’de, Rum’dan kalma mal, mülk yağması başladı...
Güney bağırdı, Kuzey’in nüfusu çok ilginç (!) bir şekilde arttı...
‘ENOSİS’TEN, ‘Taksim’den sonra, bol bol ‘KKTC’den söz edilir oldu...
Ve bütün bunlar olurken tamı tamına 40 yıl geçiverdi hızla.
Ve 40 yıldır,
Kıbrısım hala ortadan ikiye bölünmüş durumda... Ve hala insanlar kayıp yakınlarını arıyor ve ağlıyor... Ve hala, ölülerinin arkasından yas tutuyor insanlar...Ve hala yıldönümlerinde bir tarafta yas bir tarafta ‘şafak’ nöbetleri tutuluyor... Ve hala ölüler üzerine nutuklar atılıyor meydanlarda...Ve hala toplar, tüfekler, tanklar dolanıyor sokaklarında... Ve hala özlüyor göç edenler doğdukları toprakları... Ve hala doğdukları yerlere ‘yabancı’ gibi ziyaretlerini sürdürüyor insanlar... Ve hala ‘çözüm’ peşinde koşuyor insanlar... Ve hala, kendi topraklarını kendinden fazla sahiplenenleri izliyor sessizce ama gözü yaşlı... Ve hala ‘Keşke’ diyor Kıbrısımın halkları. Rum’u da, Türk’ü de, Ermenisi de, Maroniti de...

Bu yazı toplam 2457 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar