KAÇAK GELİN SENDROMU
Gerçeği bilmek önemlidir ama gerçeği bilmek onu kabul etmek değildir. Bazı gerçekler kabul edilmezdir ve onlara boyun eğmek yenik düşmektir. Her şey değişime tabidir. Hayatın en önemli yönelimidir değişim. Her şey her an değişim içindeyse şu anki durum da değişebilir.
Gerçeği tüm boyutlarıyla bilmek önemlidir. Değiştirmek için bilmek, kavramak, anlamak gerekir. Diğer yandan ise gerçek oldukça karmaşıktır çoğu zaman. Yalın gibi görünür ama öyle olmayabilir. Bazen bir yerlerde gizli küçücük bir ayrıntı bütün boyutu değiştirebilir. Gerçek büyük bir hakikatin parçasıdır ve hakikat zamana yayılmış uzun bir hikayedir. Kalbimizi acıyla dolduran bir durum saptaması değişim ihtimalini de içinde taşıdığından bir tevekkül haline varamayız. Yalnızca ölümdür insanın karşısında çaresiz kalabileceği sonlanma hali. Çoğu ölüm ise engellenebilmesi mümkünken gerçekleşmiştir.
Bazen hayal kırıklığı denizinde kayboluyor insan. Geçip giden zamana, tam yakalayacakken elinden kayıp gidene hayıflanıyor. Geçip gideni değiştiremediğimiz için belleğimiz bu kadar yaratıcı belki de… Geçmiş olanın anlatısının çarpıtılma eğilimi belki de bu yüzden var. O yüzden hatıralarımız da kalbimiz de bu denli yanlış. Geçmiş değişim şansını yitirmiş olandır çünkü. Bunu içimiz almadığı için anlatılarımızı farklı biçimlerde kurmaya yöneliyor olabiliriz; demek istediğim bu… Diğer yandan, gelecek büyük bir değişim potansiyeli demektir. Her ne kadar içinde geçmişin tohumlarını taşıyor olsa da küçük bir faktörün yardımıyla mucizevi denebilecek bir duruma erişebilme ihtimali hep vardır gelecekte.
İnsana bütün zorluklara rağmen yaşama ve direnme gücü veren hayattaki değişim ihtimalidir. En karanlık zamanların bile birden bir ışıkla aydınlanabileceğinin bilgisidir. Bugünkü ruh çöküntümüzün yarın bir neşeye dönüşebileceğinin deneyimlenmiş, belleğe geçmiş kaydıdır. Geçmişte de bu karanlığı yaşamış ama sonra yeniden gül bahçesine varmıştık. Neden yine olmasın o zaman? Biraz daha ilerlersek güllerini kokusunu hissetmeye başlayabiliriz belki yine.
Hayattaki başarı serüvenlerine baktığımızdan bunlara çok çetrefil yollardan geçmekle, çeşitli düş kırıklıklarına rağmen inatla yola devam etmekle kazanıldığını görebiliriz. Bir değişimin son anda geriye dönmesi çok rastlanan bir durumdur. Kaçak gelin sendromu bilinen bir şey. Son anda iptal edilen evlilikler gerçeği, değişim korkusunun yarattığı büyük gerilimin insanı son adımı atmaktan vaz geçirmesi anlaşılır bir durum.
Suçlanacak birilerini bulup rahatlamak en bilinen yöntemdir böylesi zamanlarda. Kimin bozduğuna dair farklı anlatılar kurulabilecektir. Öfkelenmekte sonuna kadar haklıyız. Benim de kalbim çok kırık ve oralarda neler olduğunu kendimce hayal edebiliyorum.
“Sizin birbirinize bağırışınızı, nefret dolu yüz ifadelerinizi, kibrinizi ve milliyetçi ötekileştirmelerinizi görebiliyorum beyler! Kıbrıs sorunu sizsiniz...” diye yazmıştım sosyal medyada. Bugün ise öfkeli bir yazı yazmak için oturduğumda kalbimde yumuşak bir köşe buldum. Kızgınlık ve kırgınlığın bizi daha fazla acıtacağını hissetmiş olduğumdan belki de…
Büyük değişimler büyük katılımlarla gerçekleşir. Dünya tarihi bize bunu söylüyor
Üzgün yurdum yine gülecek bunu biliyorum. Özel hayatlarımızda sevdiklerimiz yeniden açacak kollarını… Bazı özlemler sona erecek. Gitti sandıklarımız geri gelecek. Kalp kırıklıklarının bazı yanlış anlamalardan dolayı olduğu ortaya çıkıp özürler dilenecek.
Geleceğin daha güzel olacağını hayal edip bunun için mücadele etmekten vaz geçmemek en önemli olan.
Düş kırıklıkları ve üzüntüler hayatın bir gerçeğiyse sevinçler de öyle… Vuslat her zaman mümkündür; yeter ki kalbi kararmasın insanın.