1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kadın Cinayeti Davalarının Takipçisi Olacağız!
Kadın Cinayeti Davalarının Takipçisi Olacağız!

Kadın Cinayeti Davalarının Takipçisi Olacağız!

Kadın katliamlarının son bulması için, önleyici önlemlerin alınması için, hala erkek egemen dil kullanan yargıya inat mücadelemize isyanımızı katıp, kadın cinayeti davalarının takipçisi olalım!

A+A-

Feminist Atölye - FEMA
[email protected]

Hayatlarımızın kısıtlandığı, yargı dilinin ve kararlarının erkek egemen adalet çerçevesinde verildiği, iktidarın adaleti cinslerin sadece kendi arasındaki adalet olarak kurguladığı günlerden geçiyoruz.

Geçmişte olduğu gibi bugün de, kadın katliamına, cinsel saldırıya ve erkek şiddetine karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Mücadelemiz; evlerde, sokaklarda, okullarda ve mahkemelerde devam ediyor. Kadınların mahkeme salonundaki varlıkları, adalet sistemine müdahil olma ısrarları yargı üzerinde etkili bir baskı mekanizması olabilir. Kadın katliamlarının son bulması için, önleyici önlemlerin alınması için, hala erkek egemen dil kullanan yargıya inat mücadelemize isyanımızı katıp, kadın cinayeti davalarının takipçisi olalım!

25 Ekim’de Burcu için ve hayatlarımıza sahip çıkmak için Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinde buluşalım!

Weinstein skandalı bizlere cinsel tacizle ilgili neler söylüyor?

“Ben 28 yaşında, geçinmeye ve kariyer yapmaya çalışan bir kadınım. Harvey Weinstein 64 yaşında, dünyaca ünlü bir adam ve burası onun şirketi. Güç dengesinde ben: 0 Harvey Weinstein: 10.”

Son günlerde The New York Times’ta geçen hafta çıkan bir özel haber vesilesiyle Amerikalı film yapımcısı Harvey Weinstein’ın yıllar boyunca genç kadınları nasıl taciz ettiği konuşuluyor. Taciz ettiği kadınların anlatıları, çalışanların tanıklıkları, farklı zamanlarda medyaya yansımış fakat ilgi görmemiş haberler ve şikayet başvurularından kaynakla yazılan bu haber sonrası pek çok başka tanıklık da ortaya çıktı. Cinsel taciz ve saldırı dünyanın her yerinde kadınlar için karşı koyması ve maruz kaldıktan sonra paylaşması zor bir deneyim. İllaki travmatik olduğu için değil zira her kadın için taciz/tecavüz travmatik olmak zorunda değil; zor kısmı temelde bir güç eşitsizliğinden doğan tacizin kadınları güçsüz kılarak çaresiz ve suçlu hissettirmesi. Ve tabii ki, kendilerini suçlamadan dinleyecek ve yaşadıklarına inanacak birini bulmanın zorluğu. Hikayeler farklı coğrafyalarda, farklı kültür ve sınıflarda olsa da şablonu çok benziyor. Bu defa karşımızda, ünlü bir yapımcı ve kariyerinin başında genç kadınlar var. Yer Amerika, İngiltere ve Fransa. Daha doğrusu Weinstein’ın kaldığı oteller.

Erkekler bir kadını taciz edebileceklerini düşündükleri için ediyorlar. Çünkü erkek egemen sistem her coğrafi ve kültürel bağlamda kendine uygun bir kılıf bularak kadınlar üzerindeki sahiplik ilişkisini yeniden üretiyor. Tacizin bir diğer amacı ve sonucu ise kadınları bazı alanlardan dışlamak, onlara kamusal alanda olmalarının bedelini ödetmek. Ev daha güvenli olduğundan değil, yakın ilişkilerde cinsel şiddet başka dinamiklerle işliyor.

Weinstein hikayesi son günlerde açık açık konuşulsa da, aslında, yıllardır konuşulan daha doğrusu herkesin bildiği bir meseleymiş. Weinstein’ın metodu da yıllarca değişmemiş. Farklı zamanlarda Weinstein tarafından taciz/tecavüz edilen kadınların anlatılarındaki ortaklık, olay anında 20’li yaşlarında olmaları ve Weinstein’ın kariyerinin daha başlarında olan bu kadınlarla iş konuşmak için onları otel odasına çağırmış olması. Weinstein kimi zaman bu kadınları bornozu ile karşılamış, kiminden kendisine masaj yapmasını istemiş, kimine ise cinsel saldırıda bulunmuş. Hayır diyen kadınları, kariyerlerini bitirmekle tehdit etmiş. Kimilerininkini bitirmiş de.

Bu kadınlar ya Weinstein’ın yapım şirketinde çalışan kadınlar ya da genç oyuncular. Yıllar boyunca özellikle şirkette çalışan kadınların şikâyette bulunamamış olmasının iki temel nedeni var. Birincisi kariyerleri. Hollywood endüstrisinde etkili ve güçlü bir isim olan Weinstein, bu kadınların bir daha bu endüstride iş bulamamalarını sağlayacak güce sahip. Kendisi hakkında şikâyette bulunan ve uzlaşmak durumunda kaldığı kadınlardan biri olan Lauren O’Connor durumu özetliyor: “Ben 28 yaşında, geçinmeye ve kariyer yapmaya çalışan bir kadınım. Harvey Weinstein 64 yaşında, dünyaca ünlü bir adam ve burası onun şirketi. Güç dengesinde ben: 0 Harvey Weinstein: 10.”

Diğer neden ise şirkette çalışan herkesin tabi olduğu gizlilik sözleşmesi. Bu sözleşme iş verenlerin ticari çıkarlarını etkileyecek bir beyanda bulunmalarını engelliyor. The New York Times’da çıkan yazıda isimlerini vermeden konuşan şirket çalışanlarından biri, bazı kadın oyuncularla aslında sadece Weinstein için kasting görüşmeleri yaptıklarını fark ettiklerini belirtiyor. Yani Weinstein kadınlarla cinsel ilişki kurmak için onlara rol vereceğine inandırıyor, çalışanlarını da bu sürece alet ediyor. Fakat bu ve benzeri meseleler hakkında gizlilik nedeniyle hiç konuşamamışlar. Onun yerine toplantılara yalnız gitmeme, giderken kalın bir giysi giyinmeyi birbirilerine tembihlemek gibi stratejiler geliştirmişler. Yıllar içerisinde şikâyette bulunmuş başka kadınlar da var. Her biri ile Weinstein’ın tazminat ödediği uzlaşmalar sağlanmış. Bu uzlaşmaların içinde de mutlaka gizlilik sözleşmesi var. Böylelikle kadınlar olay hakkında hiçbir şekilde konuşamıyorlar. Yani her adımı planlanmış, sistematik bir işleyiş var.

Skandalın ortaya çıkması sonrasında pek çok kadın Weinstein ile olan deneyimlerini paylaşmaya başladı. Aralarında Angelina Jolie, Gwyneth Paltrow gibi yıldızların da bulunduğu kadınlar yıllardır süren sessizliklerini bozup taciz ve tecavüz hikayelerini anlatıyorlar. Bu noktada hikâyeden geri çekilip şu soruyu düşünmeye davet ediyorum: Hanginiz yapımcı ile cinsel birliktelik kuran kadın oyuncu klişesini duymadınız? Kaynağını işaret etmekte zorlanacağımız kadar genel geçer bir yargı haline gelmiş bu cümle bizlere kadınların ancak cinselliklerini bir bedel olarak ortaya koyarak – bir başka deyişle cinselliklerini satarak başarı kazanacaklarını söylüyor. Burada sorunlu olan kadınların kimlerle ve hangi amaçla cinsel birliktelik kurdukları değil, aralarındaki güç eşitsizliğinden faydalanarak kadınlarla beraber olan erkekler. Bu örnekte yapımcı, bir diğerinde hayran olunan yazar, dersin hocası, antrenör, öğretmen, yönetici. Weinstein tüm bu olanlar karşısında çalışanlarına kötü davranmış olabileceğini de kabul etti, yardıma ihtiyacı olduğunu da. Fakat kabul etmediği tek ve önemli bir şey var. O da karşılıklı “rıza”ya tabi olmayan herhangi bir davranışta bulunduğu. Belki de Weinstein yalan söylemiyor, yani onca kadının rızası olmadığı aklının ucundan bile geçmedi. Cevabı da bilmiyor, çünkü hiçbirine sormadı. Bir yapımcı ve kadınların kariyerlerine etki edecek gücü elinde bulunduran biri olarak bu kadınları arzuladığında, sahip olduğu avantajlardan dolayı elinde bir güç bulundurduğunu ve bu güç ile onları istismar ettiğini hiç düşünmedi. Bir kadına kariyerinde yükselmek için bir yapımcıyla yatmasını söyleyen sistemdeki sorunu görmek ve buna karşı mücadele etmek o yapımcının sorumluluğu. Weinstein özetle, ben 70 yaşındayım, eskiden çalışma hayatı daha farklıydı, ayak uyduramadım diyor. Çalışma hayatında değişen pek bir şey yok aslında. Kadınlar yıllardır Weinstein gibi adamlara rağmen ayakta kalmaya çalışıyorlar. Weinstein gibi adamlar ise kadınların hangi durumlarda daha kırılgan ve istismara açık olduğunu seziyorlar. Şu ana kadar beni de taciz etti, bana da tecavüz etti diyen kadınların tümünün bunları hem 20’li yaşlarında hem de kariyerlerinin başında yaşaması tesadüf değil.

Kadınların neden konuşamadığı malum, peki ya koca endüstri? Peki ya erkekler? Bu noktada kimdir bu Harvey Weinstein diye biraz daha bakmak lazım. Ortalama bir filme bile gişe başarısı yakalatıp ödül aldıracak kadar iyi pazarlayabilen bir yapımcı olmanın yanı sıra demokrat olarak da tanınan biri. Hatta en mide bulandırıcı kısımlarından biri geliyor! Weinstein’ın son yıllardaki faaliyetlerinin arasında şunlar var: Şirketinin 2015 yılında, kampüslerde cinsel taciz ile ilgili The Hunting Ground belgeselinin dağıtımını üstlenmesi, Hillary Clinton’ın seçim kampanyası için bağış etkinliği düzenlemesi, Rutgers Üniversitesi’nde Gloria Steinem adına fakülte kürsüsü açılmasına yardım etmesi, Ocak ayında düzenlenen Kadın Yürüyüşü’nün Park City, Utah ayağına katılması. Ne kadar da kadın haklarını düşünen bir demokrat değil mi?

Bu arada yine herkesin bildiğini Twitter’da hatırlatanlar var. Bu sadece buzdağının görünen yüzü. Erkek dayanışması kanserli hücre gibi hayatın tüm alanlarını kaplıyor, ele geçiriyor. Weinstein karşısında sesini çıkaran kadınlarla dayanışma gösteren pek çok paylaşım yapıldı. Kimi kadınlar kendi deneyimlerini anlattılar, kimileri de diğer kadınlarla dayanışma gösterdiler. Bu isimlerin arasında erkek oyuncular da var. Benim kişisel favorim ise bu konuda ibretlik bir örnek olduğunu düşündüğüm için Ben Affleck. Ben Affleck nasıl da üzgün ve öfkeli olduğunu, olanlardan öncesinde habersiz olduğunu, “kadınlarımızı böyle adamlardan korumalıyız” mesajı yayınlayarak paylaştı. Hemen sonrasında ise kendisine geçmişte kadınları nasıl taciz ettiği hatırlatıldı. Affleck “uygunsuz” davranışları için özür diledi, Weinstein tarafından cinsel saldırıya uğrayan kadınlardan biri olan Rose McGowan ise Affleck’e başına gelenleri bilmesine rağmen sessiz kaldığını hatırlattı. Bu arada hatırlamakta fayda var. Bu sene akademinin Oscar vermekte beis görmediği kardeşi Casey Affleck de kendisiyle çalışan iki kadına cinsel saldırıda bulunmuştu. Hasıraltı edilen bu olayda da tabii ki erkek dayanışması yine kendini gösterdi.

Bu süreçte Weinstein kendi adını taşıyan şirketinden kovuldu, karısı Georgina Chapman kadınlarla dayanışma içinde olduğu mesajını vererek Weinstein’ı terk etti. En son haber ise New York ve Londra polis departmanlarının Weinstein’a yöneltilen suçlamalarla ilgili soruşturma başlatması. Sonucunda ne olur ya da tüm bunlar sonrasında Weinstein saygınlığını tekrar toparlar mı bilinmez. Malum saygınlığından ödün vermemiş pek çok tacizci/tecavüzcü var. Yine de bunca yıl herkesin bildiğinin bir sır olarak saklanmış olması, saklandıkça bunun Weinstein’in başka kadınlara saldırmasına yardım etmiş olmaları ikiyüzlülüğüne rağmen ortada umut verici bir tablo da yok değil. Zira kadınların adalete dair umut beslemeye ihtiyacı var.

Tacizciler her yerde. Kimi zaman eline geçirdiği saygınlık ve gücü kullanarak kadınları üniversitede, iş yerinde taciz ediyorlar. Kimi zaman sadece erkek oldukları ve siz de sokağa çıkma cüretini göstermiş bir kadın olduğunuz için bunu yapıyorlar. Kim bu adamlar peki? O çok sevdiğimiz filmin yönetmeni, kitabın yazarı, yan departmanda çalışan adam, çocukluk arkadaşımız, abimiz, kuzenimiz, babamız, kocamız, erkek arkadaşımız.

Tüm bu karanlık tablonun en umut verici tarafı başka kadınların da maruz kaldıklarını dillendirmeleri için cesaret vermesi. Yoksa susuyoruz. Bildiklerimiz karşısında sessiz kalıyoruz. Çünkü karşımızda her daim failleri koruyarak onları cesaretlendiren, kadınlara inanmayacağı baştan belli bir sistem var. Konuşmanın bedeli, sessiz kalmaktan daha ağır gelebiliyor. Bir kadın taciz edildiğini söylediğinde yönelttiğiniz her sorgulayıcı bakış bir yerlerde bir kadının daha susmasına, sayısız kadının her gün taciz edilmesine neden oluyor.

 

Kaynak: http://catlakzemin.com/weinstein-skandali-bizlere-cinsel-tacizle-ilgili-neler-soyluyor/

 

Bu haber toplam 2000 defa okunmuştur
Etiketler :
Gaile 439. Sayısı

Gaile 439. Sayısı