Kadın Emeği Konferansı’ndan Notlar…
Feminist Atölye:Sosyalist Feminist Kolektif’in, İstanbul’da düzeldiği Kadın Emeği Konferansı Türkiye ve yurt dışından gelen katılımcılarla yapıldı
Feminist Atölye (FEMA)
(12-13 Kasım 2011- İstanbul)
Sıla Murat (FEMA aktivisti)
Sosyalist Feminist Kolektif’in, İstanbul’da düzeldiği Kadın Emeği Konferansı Türkiye ve yurt dışından gelen katılımcılarla yapıldı. Patriyarkanın en önemli dayanaklarından biri olan aile kurumu içindeki cinsiyetçi işbölümünden kaynaklanan kadının görünmeyen emeği ile kapitalist sistemdeki kadının ücretli emeği, tartışmaların temelini oluşturuyordu. Ücretli-ücretsiz emek kıskacında kadın emeği politikalarının üzerine kafa yorduk, ne yapmamız gerekliliği üstüne konuştuk. Patriyarkal kapitalist sistem içinde, sadece kadın emeği üzerine kafa yormanın yetersizliğini saptarken, beden politikalarını, şiddete ve heteroseksizme karşı mücadelemizi de konuşmayı ihmal etmedik.
İki gün süren konferansın açılış konuşmasını SKF üyesi Yasemin Özgün yaptı. Konuşmasında, kadınların iş dünyasında çalışmasının yanında ev içinde de çalışarak ‘’çift vardiya’’ yaptığını vurguladı. Emek sömürüsü, kapitalizm, cinsiyetçi işbölümü üzerine duran Özgün, SKF’nın yürüttüğü ‘’Erkeklerden Alacaklıyız’’ kampanyasını da anlattı. Ev işlerini kadının görevi gören patriyarkadan, erkeklerden kadınların, alacaklı olduğu üzerine konuşmasını sürdürdü.
Birinci günün ilk konuşmacısı Heidi Hartmann ‘’Kapitalizm ve Patriyarka’’ başlıklı konuşmasında kapitalizm ve patriyarkanın işbirliğinden bahsetti. Hartmann’nın 1970’lerdeki ‘’ev içi emek’’ tartışmalarına ve ertesinde devam eden patriyarka tartışmalarına önemli katkıları oldu. ‘’ Marksizm ve Feminizmin Mutsuz Evliliği’’ adlı makalesine referansla konuşmasını yapan Hartmann, Marksist teorinin patriyarkayı kapitalizme özgü görmesi noktasının eksik olduğu üstünden konuşmasını sürdürdü. Hartmann’nın toplumsal cinsiyetin ekonomi politiği üzerinde çalışmaları da mevcut. Amerikalı Feminist olan Hartmann, kapitalizmin göbeğinden örnekler vererek konuşmasını destekledi. Aile içindeki kadın emeğinin, emek piyasasında erkeğin avantajını arttırdığını söylerken, Amerika’da halen daha ‘’eşit işe eşit ücret’’in olmadığını vurguladı. Hartmann’nın ‘’Marksizm ve Feminizmin Mutsuz Evliliği’’ adlı makalesi bu gün dahi tartışılan konulara referans verdikten sonra, makalesinde eksik bıraktığını düşündüğü kadına yönelik şiddet, eğitimin cinsiyetçi rolü gibi konulara da konuşmasında yer verdi. Kapitalizmin bu gün bir krizden geçtiğini ve krizlerin en fazla kadınları etkilediğini örneklerle anlattı. Konuşmasını ‘’Yaşadığımız dünyayı görmek, kapitalizmi, patriyarkanın nasıl örgütlendiğini anlamak ve değiştirmek için örgütlenmek gerekir" cümlesiyle bitirdi.
Konferansta ikinci konuşmayı ‘’Bakım Emeği’’ üzerine, Jean Gardiner yaptı. Jean Gardiner, birbirinden farklı patriyarka ve kapitalist türlerin olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Yaşlı, çocuk bakımı gibi işlerin kadının görevi olarak gösteren patriyarkal sisteme karşı mücadelenin nasıl olması gerekliliği ve bakım emeğinin kadına atfedilmesinin neye çıkar sağladığı üstünden konuşmasını sürdürdü. İstatistiki verilerle konuşmasını destekledi. Kayıtsız, güvencesiz genelde göçmen kadınların yürüttüğü ücretli bakım emeğinin piyasadaki hali ile ücretsiz bakım emeğinin kapitalist patriyarkada erkeğe sağladığı avantajlar ve kadınların yaşadığı hak gaspları üzerine konuşmasını genişletti. Kıbrıs’taki kayıt dışı iş gücü varlığını da yadsıyamayız, ev işleri piyasasını genelde göçmen kadınlar güvencesiz, sosyal haklarından yoksun olarak sürdürüyor. Kadınların ev işlerinde geçirdiği saatlere istatistikî verilerle destekleyerek değindi, "Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Türkiye'de kadınlar hafta içinde ev işlerine, ortalama 6 saat 16 dakika, erkekler 1 saat 28 dakika harcıyorlar. Böylece, Türkiye'de kadınlar bakım hizmetlerine erkeklerin dört katı zaman harcamış oluyor." .Bakım emeğinin yalnızca fiziksel değil aynı zamanda duygusal bir ağırlığı da olduğunu, aile ilişkisinin devamı için bir zorunluluk olarak algılandığını vurguladı. Gardiner bakım emeğini şu cümleyle "Evde kadının ya da kız çocuğunun, koca ya da babaya yaptığı ücretsiz hizmetlerin bütünü 'bakım emeği'dir." anlattı.
Temelde ücretli-ücretsiz bakım emek kıskacında kadınların durumunu ortaya koymaya, cinsiyetçi işbölümüne ve bunun kapitalist patriyarkayla ilişkisini ortaya çıkardı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ‘’bedel’’ olarak tanımayan Gardiner değişimin, anne ve kız çocuğu ilişkisinden yükseldiğini söyledi. Konuşmasını patriyarkanın kırılmasının kız çocuklarına verilecek eğitimden geçtiğini söyleyerek bitirdi.
İkinci günün ilk konuşmacısı Helena Hirita ‘’Esneklik ve Ücretli Kadın Emeği’’ başlıklı konuşmasını yaptı. Hirita, cinsiyete dayalı uluslar arası iş bölümü çerçevesinde, Brezilya, Fransa ve Japonya üzerine karşılaştırmalı çalışmalar yürütüyor. Konuşmasını da Brezilya, Fransa ve Japonya’dan örneklerde destekledi. Helena Hirata profesyonel çalışmada, ev içi çalışmada ve ücretli kadın emeğindeki değişimleri ele aldı. Sosyal eşitsizliğin iş hayatına yansıması olarak anlattığı cinsiyetçi işbölümünden kadınların olumsuz etkilendiğini söylenen Hirita konuşmasında esnek, yarı zamanlı çalışma, kayıt dışı çalışmalara değindi. Küreselleşmenin cinsiyetçi yönünü ele alan Hirita, küreselleşmenin güvencesiz çalışmayı desteklediğini, güvencesiz işlerde çalışan kadınların fazlalığından söz etti. Esnek çalışma, güvencesiz çalışmayı beraberinde getiriyor. Hirita, günümüzde kadın istihdamının arttığını ancak istikrar, sosyal haklar, eşit işe eşit ücret, kreş, bakım evleri konusunun çözülmediğinin ortada olduğu tespitinde bulundu. Yarı zamanlı işlerdeki ücret azlığı, sosyal haklardan yoksunluk noktasına değinirken, erkeklere göre kadınların daha fazla yarı zamanlı işleri tercih etmek zorunda kaldığını söyledi. Gardiner gibi Hirita da kayıt dışılığa değinerek, erkeklere göre kadınların daha fazla kayıt dışı işlerde çalıştığını, kayıt dışı çalışmalardaki tatil, emeklilik, güvence gibi sosyal hakların mahrumiyetine dikkat çekti. Küreselleşmenin etkisiyle esnek çalışmanın arttığını, bununda çalışan kadınları çok fazla etkilediğini, genellikle esnek işlerde çalışan kadınların saatlerinin belli olmamasından dolayı -örneğin bakıcı bulamadıklarından dolayı- da işi bırakıp ev kadını oldukları tespitini yaptı. Esnek çalışma genellikle niteliksiz işlerde tercih ediliyor, örneğin bir yöneticinin esnek çalışması mümkün değildir. İşverenlerde kadınları niteliksiz işlerde çalışmaya itiyor. Kadınların çalışma haklarını kullanabilmesi için belli sosyal politikalarla mücadele verilmesi gerekliliği üstünde dururken, bu uğurda kreş ve bakım evlerinin önemini vurgulayarak konuşmanı bitirdi.
Konferansın son oturumu ‘’Günümüzde Feminist Politika’’ başlığını taşıdı. Heidi Hartmann, Jean Gardiner, Helena Hirita ve Gülnür Acar Savran konuşmacılardandı. Konuşmacılar oturumda kendi ülkelerindeki feminist mücadelen bahsetti ve günümüzde feminist politikanın nasıl olması gerekliliği üstüne konuşuldu. Konuşmacılar ve katılımcılarla birlikte aktif bir tartışma yapıldı. En genel tanımıyla farklı kadınlık hallerinin varlığı üstünde konuşulduktan sonra, her kadının bulunduğu toplumsal koşullarda güçlenmesi için sosyal politikaların gerekliliği üstünde duruldu.
“Cinsiyet Perspektifinin Ana Plan ve Politikalara Aktarımı, AB Ülkelerinden Örnekler” Semineri Notları (18 Kasım 2011 -Lefkoşa)
Beran Erkmen Küfi (FEMA aktivisti)
Avrupa Birliği Bilgi Merkezinin düzenlediği ”Cinsiyet Perspektifinin Ana Plan ve Politikalara Yansıtılması, AB Ülkelerinden Örnekler” konulu seminerde toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının tüm politik faaliyetlere ve uygulamalara nasıl yerleştirileceği konuşuldu. Kadınların iş piyasasında karşılaştıkları ayrımcılıkları gidermek için alınması gereken önlemlerin aktarıldığı bölümde, işveren üzerine yoğunlaşacak eğitim faaliyetlerinin ve düzenleyici mekanizmalar kurulmasının önemi anlatıldı. Özellikle İskoçya örneği üzerinde durularak, AB’nin yapısal fonlarından İskoçya’nın nasıl faydalandığı emsal olarak gösterildi ve uygulanan projelerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği perspektifine sahip olanların fonlardan faydalanma oranının daha yüksek olduğunu belirtildi. Ülke bazında yapılan örneklemelerde, kadınların başarılı olduğu olumlu bir örnek olarak turizm sektörü üzerinde durularak toplumsal cinsiyet perspektifinin bu politikalara nasıl aktarıldığı açıklandı.