Kadın kaçıncı sınıf?
VARŞOVA- Avrupa ülkelerinde kadın desteklenmesini hedefleyen Varşova buluşmasında gazetecilerin en fazla sorguladığı soru şu oldu:
“NEDEN KADINLARA POZİTİF AYIRIMCILIK UYGULANSIN? İŞ KURMAK İSTEYEN HERKES EŞİT DEĞİL Mİ?”
Doğrusu bizim gibi ü
VARŞOVA- Avrupa ülkelerinde kadın desteklenmesini hedefleyen Varşova buluşmasında gazetecilerin en fazla sorguladığı soru şu oldu:
“NEDEN KADINLARA POZİTİF AYIRIMCILIK UYGULANSIN? İŞ KURMAK İSTEYEN HERKES EŞİT DEĞİL Mİ?”
Doğrusu bizim gibi ülkeler bakımından bu sorunun yanıtı belli: Kadının iş yaşamına, sosyal hayata ve politikaya katılmasının önünde teorik ve yasal engel yoktur. Gelgelelim kadının ‘asli görevleri’ nedeniyle teori ile pratik arasında uyum yoktur. Ev, çocuk, aile ‘öncelikli iş’tir kadın için…
Zaman ilerledikçe kadının toplumdaki aktif rolü güçleniyorsa da, hala bu konuda katedilmesi gereken epey yol var.
**
Bizim memlekette vaziyetin böyle olduğunu bilmekle beraber, Avrupa ülkelerinde, hele ‘kalkınmasını çoktan tamamlamış, örnek demokrasiler arasında sayılan’ ülkelerde de kadının sosyal yaşamdaki rolünü engelleyen, bizdekine benzer bariyerler olduğunu işitmek enteresandı.
AB Komisyonu’nun iki yıl kadar önce oluşturduğu “Avrupalı Kadın Girişimci Elçileri Ağı”na mensup temsilcilerin anlattıklarından 500’e yakın izleyici önünde gerçekleşen panelde konuşmacılara yöneltilen sorulardan şu sonuç çıkıyor:
KADINLAR AVRUPA’DA DA TAM ANLAMIYLA ‘BİRİNCİ SINIF’A TERFİ EDEMEDİLER!..
Doğrusunu söylemek gerekirse, bazı ülkeler için bu yorumu hala tam olarak kabullenemiyorum. Bunun iki nedeni olabilir:
Ya konuşmacılar ve katılımcılar oluşturdukları ağın güçlenmesi için kadının ‘ezilmişliği’ üzerinden propaganda yapıyorlardı…
Ya da bizim memleketten bakılınca başka yerlerle ilgili beklentilerim(iz)i abartılı tutuyoruz.
Hangisi doğru?
Belki her ikisi de…
**
AB Komisyonu ve Dönem Başkanı Polonya’nın ev sahipliğinde bir tam güne yayılan toplantılar zinciri çerçevesinde “Kadın Girişimciler Danışman Ağı” nın kuruluşu da ilan edildi.
Dönemin Sovyet lideri Stalin tarafından 1950’lerde Polonyalılara ‘armağan’ olarak yaptırılan görkemli Varşova Kültür ve Sanat Sarayı’nda yer alan galada çeşitli ülkelerden gelen örnek girişimcilere diplomaları verildi.
Kıbrıs’ın güneyinden ve Türkiye’den de temsilciler oradaydı ve aynı sahneye davet edilerek diplomalarını aldılar.
Projenin sadece AB üyesi ülkeleri değil, kıtadaki bütün ülkeleri kapsadığını not edip dünkü soruya dönelim:
Acaba Kıbrıslı Türk kadınlar da projeden yararlanabilir mi?
AB Komisyonu’ndan üst düzey bir yetkili akşam yemeğinde yanıma oturur oturmaz bu soruyla karşılaşıyor. Cevabı sürpriz değil:
“HAYIR!..”
Kosova’nın da benzer durumda olduğunu söylüyor. Adres olarak da Kıbrıs Cumhuriyeti’ni gösteriyor. İtiraz ediyorum: Sivil bir hareket, neden politize ediliyor diye…
Kıbrıs sorunu o tartışmada da çözülmüyor haliyle…
Ancak edindiğim izlenim şu ki, bizdeki sivil toplum örgütleri bu türe işlere el atarlarsa eğer, eninde sonunda bir yolunu bulabilirler.
Özellikle kadın örgütleri ve Ticaret Odası’nın bu konuya el atmasında fayda var.
Kadınların sosyal yaşamdaki statüsünü yukarıya çekmek için her türlü fırsatı değerlendirmek gerekiyor.