Kadın vekiller tepkili: Ayıp
Yeni kabine oluşturuldu, farklı partilerden kadın siyasetçiler kabinede kadın bakan olmayışını ‘ciddi bir demokrasi eksikliği’ olarak nitelendirdi.
Derya ULUBATLI
Yeni kabine oluşturuldu, farklı partilerden kadın siyasetçiler kabinede kadın bakan olmayışını ‘ciddi bir demokrasi eksikliği’ olarak nitelendirdi.
Yeni kabine geçtiğimiz gün kuruldu, tümü erkeklerden oluşan ekipte kadın eksikliği dikkat çekti. YENİDÜZEN’e konuşan kadın siyasetçiler hükümetteki partilerin kadın hakları, cinsiyet eşitliği ve demokrasiyi göz ardı ederek bir kabine oluşturduğunu savundu, “kadınların sesini yükseltmek için mücadeleyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. Toplumun yarısını kadınların oluşturduğuna ve kadın bakışıyla çözülmesi gereken sorunların varlığına da dikkat çeken siyasiler, kurulan kabineyi ‘cinsiyet eşitliğini içselleştirmemiş bir hükümet tarafından kurulmuş, erkek egemen zihniyetin ürünü’ olarak değerlendirirken, kabinede kadın temsiliyetinin önemine bir kez daha vurgu yaptı, bu eksikliği ‘ciddi bir demokrasi sorunu’ şeklinde yorumladı.
CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli:
“UBP ilkel politikalarıyla kazanılmış haklarımızı yıkmaya çalışıyor”
Kabinedeki yaş ortalamasının 59 olduğunu ve hiçbir kadına yer verilmediğini söyleyen CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli, “UBP demokrasiyi içine sindirememiş bir partidir ve bu kabine de onun bir tezahürüdür” dedi. CTP’nin cinsiyet eşitliğini ana akım bir siyaset haline getirmek için çok çaba sarf ettiğini ve bu konudaki öncülerden olduğunu ancak yeni hükümetin bu tavrının ‘kazanılmış bir kaleyi’ yerle bir ettiğini savundu. İncirli şunları aktardı: “Kabinede kadın olmamasına pek şaşırdığımı söyleyemem ama yine de bunu özellikle UBPli seçmenlere yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum. Seçim ve halk oylaması yasasında yüzde 30 kadın kotası var. Bu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana akım politika olması yönünde atılmış önemli bir adımdır ve CTP de bu adımın öncüsü olmuştur. UBP ise kadın adayları seçime genellikle göstermelik olarak koyuyor ve kadın milletvekillerini yönetici yapmak konusunda da çok isteksiz. Bu demokrasi açısından kabul edilemez bir yanlışlıktır. Bu ülke şu an, toplumsal cinsiyet eşitliğini ana akım politika olarak kabul etmemiş bir ekip tarafından yönetilecek. Biz CTP olarak 70’li yıllardan beri kadınların siyasette aktif olması için uğraşıyoruz ve cinsiyet kotası eşitliği bununla ilgili kazanılmış kaleydi ama UBP bunu kendi ilkel politikalarıyla yıkmaya çalışıyor. Biz sonuna kadar bu konuda mücadele vermeye ve kadınlar olarak siyasette görünürlüğümüzü korumaya devam edeceğiz”.
CTP Milletvekili Doğuş Derya:
“Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması bir demokrasi meselesi…”
CTP Milletvekili Doğuş Derya, kadınların kabinede, mecliste ya da herhangi bir karar alma mekanizmasında eşitlik çerçevesinde temsil edilmesinin demokrasi kültürü ve hak politikaları ile ilgili bir mesele olduğuna dikkat çekti. Yeni kurulan hükümette tek bir kadın bakanın olmayışının kendileri için şaşırtıcı olmadığını söyleyen Derya, “koalisyonu oluşturan UBP, DP ve YDP'nin cinsiyet eşitliğini sağlamak konusunda bugüne kadar aktif bir siyasi duruşları olmadığı gibi, cinsiyet eşitliğinin diğer hak politikaları ile de ilişkisel olduğunu görecek bir bakış açıları yoktur” şeklinde konuştu. Derya sözlerini şöyle sürdürdü: “Nüfusun yarısını oluşturdukları halde kadınların karar alma süreçlerine dahil olmamasını dert eden ve bu sorunu bir kadın sorunu değil, toplumsal adalet ve eşitlik sorunu olarak görenler de, demokrasinin sağlıklı işleyişini kendine mesele edenlerdir. Erkekler arası güç ilişkileri içinde, kartların erkekler arasında karıldığı, ataerkil-maço kültürün hakim olduğu yapılarda kadınlar, kendi hakları ve demokrasi ile ilgili bir ses yükseltmedikleri sürece de bu tip tablolar karşımıza çıkmaya devam edecektir. Biz, sadece biyolojik cinsiyeti kadın olduğu için değil, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının bir demokrasi meselesi olduğunu görüp bunu aktif bir siyasete dönüştürmek üzere hareket eden kişilerin sözünün çoğalması için mücadele etmeye devam edeceğiz”.
HP Milletvekili Jale Refik Rogers:
“Meclisteki kadın sayısı arttı ama kabinede kadın yok…”
Bu dönem mecliste kadın milletvekili sayısı artmış olmasına rağmen oluşturulan kabinede kadın Bakan’a yer verilmediğine dikkat çeken HP Milletvekili Jale Refik Rogers, ülkenin sosyal devlet politikaları açısından çağdaş ülkelerin çok gerisinde olduğunu savundu. Son 50 yıla yakın zamanda yürütmenin hep ‘erkek egemen’ olmasının bu noktada büyük rol oynadığına inandığını aktaran Rogers, adanın kuzeyinde daha çok kadının görevi gibi görülen çocuk bakımı, yaşlı bakımı gibi alanlarda devletin büyük eksiklikleri olduğunu ve kadınları yakından ilgilendiren bu ve benzeri konuların öncelik haline getirilmesinde kadın siyasilerin hükümetlerdeki varlığının önem taşıdığını dile getirdi. Rogers sözlerine şöyle devam etti: “2018 seçimleri ile cinsiyet kotasından dolayı mecliste artan kadın vekil sayısı ile gerek hükümette gerek muhalefette kadın hakları, çocuk hakları ve LGBTİ hakları gibi konuların öncelik haline getirildiğine ve sosyal konularla ilgili yasaların daha çok tartışıldığına şahit olduk. Yürütmede kadın sayısının artması, kadınları yakından ilgilendiren konuların öncelik haline getirilmesinde büyük önem taşıyor. Pandeminin hayatımıza girmesi ile daha da derinleşen ekonomik sıkıntılarla sosyal bir devlete olan ihtiyaç daha da artmaktadır. Bu noktada kadınların rolü gerek kabinede gerek mecliste büyük önem taşıyor”.
HP Milletvekili Ayşegül Baybars:
“Hükümetteki partiler toplumsal cinsiyet eşitliğini içselleştirmedi”
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamaması ve kadınların siyasi yaşamda ve karar alma mekanizmalarında bulunmamasının bir demokrasi sorunu olduğunu vurgulayan HP Milletvekili Ayşegül Baybars, bazı partilerin yasa zorunluluğu gereği kadın aday gösterdiğini ancak parti siyaseti olarak ‘toplumsal cinsiyet eşitliğini’ benimsemediğini savundu. Eşit temsiliyetin tüm partilerin benimsediği bir ‘farkındalık’ olması gerektiğine dikkat çeken Baybars, “bazı partilerde kadınlar ana aktör değil, araç olarak görülüyor” ifadelerini kullandı. Baybars, kabinede kadın olmasının hem eşit temsiliyet hem de karar mekanizmasında kadın bakış açısının bulunması açısından çok önemli olduğunu da sözlerine ekledi. Baybars şunları aktardı: “Her ne kadar 2016’da yasa gereği cinsiyet kotası getirilse ve mevcut siyasi partiler bu zorunluluk gereği kadın aday göstermekle yükümlü olsa da, siyasal partilerin bunu bir kültür olarak da içselleştirmesi gerekir. Bunu zoraki bir adım olarak değil demokrasi gereği olarak görmelidirler ancak ne yazık ki mevcut hükümetteki siyasi partiler geçmiş siyasi kültürlerinden dolayı bu konuda farkındalık içerisinde değiller. Bu yüzden kurulan yeni kabine bizler için çok şaşırtıcı değildir. Erkek egemen siyasi kültür anlayışını benimsemiş ve kadını bir araç olarak kullanmıştır, esas aktör olarak içselleştirmemiş partilerin bu adımı atması sürpriz olmamıştır ancak kabul edilmelidir ki bu nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor. O yüzden kadınların karar alma mekanizmasında yer alması gerekmektedir. Bu sadece eşit temsiliyet açısından değil, kadın bakışının sosyal politikalar ve sorunların çözüm mekanizmalarında kullanılması açısından da önemliydi”.
UBP Milletvekili İzlem Gürçağ Altuğra:
“Kabinenin yarısı kadınlardan oluşmalıydı”
Kabinede ve özellikle ağırlıklı karar mekanizmalarında kadınların saf dışı bırakılmasının, toplumun halen erkek egemenliğiyle yönetilmesinin belirtisi olduğunu belirten UBP Milletvekili İzlem Gürçağ, karar mekanizmalarında kadının yer almasının hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Bakanlar Kurulu’nda alınan kararların sadece erkeklere değil, tüm topluma yönelik alındığını ve toplumun yarısını da kadınların oluşturduğunu dile getiren Altuğra, “bu kararlar sadece erkek gözüyle alındığında çok da sağlıklı olmuyor” ifadelerini kullandı. Altuğra şunları aktardı: “Kadını ve çocuğu en iyi anlayan erkekten çok kadındır. O yüzden bazı kararların daha sağlıklı olması açısından kadının mutlaka kabineye dahil edilmesi gerekirdi. Sırf kadına yer vermiş olmak için bir kişi sokmaktan da söz etmiyorum. Kabine yarı yarıya kadınlardan oluşmalıydı ancak ne yazık ki bizde ‘kadınlar duygusaldır, zayıftır, yöneten değil yönetilendir’ zihniyeti olduğundan, siyasette de erkek egemenliği öne çıkıyor. Ne yazık ki ‘yeterli kadın yoktur, bu işler kadına göre değildir, kadın kendini nasıl savunacak’ gibi aciz yorumlar da duyuyoruz ancak bilinmelidir ki kadın isterse dünyayı değiştirebilir. Bundan sonra kadının gücü çok daha güçlü bir şekilde sergilenecektir ve bunu dayanışmayla yapacağız. Bunu topluma ve erkeklere göstereceğiz. Kadın sorgulayan, hakkını savunandır ve asla aciz değildir”.
UBP Milletvekili Resmiye Canaltay:
“Başbakan kabineye kendi çalışma arkadaşlarını seçti”
Kabinede kadınlara yer verilmediğini çünkü Başbakan Sucuoğlu’nun kendi çalışma arkadaşları arasından bir kabine oluşturduğunu belirten UBP Milletvekili Resmiye Canaltay, kadınların başarılı olmak için kabinede olmasına gerek olmadığını da sözlerine ekledi. Canaltay şunları aktardı: “Başbakan kendi çalışmak istediği kişileri seçerek bir kabine oluşturdu. Zaten kadınların başarılı olması için illa ki kabinede olması gerekmiyor. Bu tamamen başbakanın kendi yorumuna ve seçimine bağlıdır. Başbakan kendi çalışma arkadaşlarını seçti ve onlarla beş yıllık bir hükümet kurma hedefine girdi. Ben zaten siyasette insanların kadın erkek diye ayrılmasına karşıyım, kadın kotasına da karşıydım. Kabinede kadın olmadığına göre demek ki eksikliğini de hissetmediler”.
TDP Genel Sekreteri Mine Atlı:
“Cinsiyet eşitliği göz ardı edilirse toplum karanlık yerlere gider”
Bir toplumdaki kadınların konumunun, o toplumun refah düzeyini gösterdiğini dile getiren TDP Genel Sekreteri Mine Atlı, yeni hükümetin hem kadın hakları hem de genelde insan haklarıyla ilgili hassasiyeti olmadığını, bu bağlamda kurulan yeni kabinenin tamamen erkeklerden oluşmasının kendisi için şaşırtıcı olmadığını söyledi. Atlı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hükümet hiçbir alanda insan hakları, demokrasi ve cinsiyet eşitliğine saygılı değildir. Toplumun yüzde ellisini kadınlar oluşturur ve kadınları birincil olarak etkileyen birçok sorun vardır ancak hükümet nedense kabinede kadın temsiliyetine önem vermiyor. Mesela ev içi şiddet ilk akla gelenlerdendir. Bu kabinede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı kadın olabilir ve ev içi şiddet sorununa daha hassas bir noktadan yaklaşarak çözüm getirmeye çalışabilirdi. Genel olarak böylesi önemli bir temsiliyette kadınların yer almaması, hükümetin ‘erkek egemen’ bakış açısını gösteriyor. Bu bir kültür meselesidir. Bu gibi insan hakları göz ardı eden ve ayrımcılığı sürdürürsek toplumun gittiği yer çok karanlık olacaktır”.