“ ‘Kadından inşaat mühendisi olmaz’ dediler”
Fatma Alçıcıoğlu adanın kuzeyindeki ilk kadın inşaat mühendislerinden biri… Erkek egemen bir alanda kadın olarak var olmanın zorluklarından bahseden Alçıcıoğlu, meslekte 44.yılına giriyor…
Derya ULUBATLI
68 yaşındaki inşaat mühendisi Fatma Alçıcıoğlu meslekte 44. yılına girerken artık emekli olmaya hazırlanıyor. Erkeklerin çoğunlukta olduğu bir meslek grubuna oldukça cesaretli adımlarla dahil olan Alçıcıoğlu, bunun için çok mücadele ettiğini anlatıyor…
Mesleğe adım attığı 1970’li yıllarda insanların bu konuda çok da bilinçli davranmadığını anlatan Alçıcıoğlu, günümüzde bu durumun değişmeye başladığını da ifade ediyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunu olan Alçıcıoğlu, bu bölüme bilinçsiz bir seçimle girdiğini ama sonrasında severek devam ettiğini dile getiriyor: “Kıbrıs’ta İTÜ sınavı yapılırken bölüm seçme konusunda çok bilgili değildim. Mühendisliğin mimarlık gibi bir bölüm olduğunu sanıyordum. Fakülteye girince ikisinin farklı şeyler olduğunu anladım ama bölüm değiştirmeyi düşünmedim. Hem yabancı uyruklu bir öğrenci olduğum için resmi işlemlerden çekindim, hem de giderek bölümü sevmeye başladım”.
“Herkes bana ‘bu bölümde ne işin var?’ diye sordu”
Alçıcıoğlu, 150 kişilik sınıfta 5 kadın öğrenci olduğunu ve bölümdeki herkesin kendisine “burada ne işin var” diye sorduğunu anlatıyor: “İlk gittiğimde inşaat fakültesinde ne işin var diye sordular. Hem kadın olduğum için hem de görünüşüm minyon olduğu için birçok kişi yapamayacağımı düşündü ama ben yapabileceğime inandığım için devam ettim. 150 kişilik sınıfta 5 kişi kadındı ve bunların ikisi Kıbrıslıydı. Şu an 5 kadın da bu mesleği yapıyor”.
1977 yılında eğitimini tamamlayıp adaya dönen Alçıcıoğlu, başlarda cinsiyetinden dolayı kimsenin kendisine iş vermek istemediğini şu sözlerle ifade ediyor: “İş için bürolara müracaat etmeye başladım. Birçok yerden “sen kadınsın, bu işi yapamazsın” cevabını aldım. Karşılığında ben de onlara “ben bu okulu sınavla kazandım, bu bölümden mezun oldum, nasıl bu işi yapamayabilirim?” diye sordum”.
Alçıcıoğlu, son olarak Abdullah Onar’ın mimarlık bürosuna gittiğini ve Onar’ın kendisini düşünmeden işe aldığını da sözlerine ekliyor: “Abdullah Bey beni çok iyi karşıladı. Burada tam senin gibi birine ihtiyacım var dedi ve beni hemen işe başlattı. O dönem Oğuz Başak da vardı. Kendisinin de bana çok yardımı dokundu. Bana Pratik yöntemleri öğreterek bilgilerimi pratiğe dökmeme yardımcı oldu”.
Bu mimarlık ofisinde kısa sürede kendini geliştirdiğini söyleyen Alçıcıoğlu, “Başlarda bu işi yapamayacağıma inanan kişilerden biri, Abdullah Onar’ın yanına girdikten 1 ay kadar sonra geldiğim noktayı gördü ve başlarda bana inanmadığını ama benim bu işi gayet iyi yaptığımı söyledi. Beni tebrik etti” dedi.
İlk zamanlar inşaattaki ustaların kendisini görünce şaşırdığını ve ciddiye almadığını söyleyen Alçıcıoğlu, “kadın olduğum için benden iyi bir mühendis çıkacağına inanmadılar, bu işi başarabileceğimi tahmin etmediler” diyor.
Alçıcıoğlu, erkek egemen bir meslek grubunda çalışmanın başka zorlukları da olduğunu söylüyor: “Birkaç kez yemek teklifleri de aldım, niyetlerini anlayınca reddettim. Bu alanda kadın olarak varlık göstermek kolay olmadı”.
Karayolları Dairesi’nde işe girmek için müracaat ettiğini ama cinsiyetinden dolayı bunun da kabul görmediğini söyleyen Alçıcıoğlu, o dönem yaşadıklarını şöyle dile getiriyor: “Karayollarına başvurdum, kadın olduğum için o pozisyona uygun olmadığımı söylediler. Ben de bana iş vermemek için her yolu denediklerini ama benim arkamdan birçok kadının bu mesleği yapmak için geleceğine inandığımı ve hiç değilse onlara aynı şekilde davranmamaları gerektiğini söyledim”.
“Ben adanın kuzeyinde bu işi yapmaya başlayan 3. kadındım, şimdi birçok genç var…”
Alçıcıoğlu kendisinden önce adada iki kadın inşaat mühendisi olduğunu, kendisinin üçüncü kişi olduğunu söylüyor. 1977 yılında bu yana mesleki alanda birçok şeyin değiştiğini anlatan Alçıcıoğlu, “şu an adada benim tanıdığım en az 50-60 tane kadın inşaat mühendisi var. Hepsi de çok güzel işler yapıyor, güzel projeler üretiyorlar” diyor.
İnsanların bu konuda bilinçlendiğini de dile getiren Alçıcıoğlu, insanların artık meslek gruplarını cinsiyete göre ayırmadığını, artık kadın bir mühendisin de erkek bir meslektaşı kadar takdir gördüğünü anlatıyor.
1981 yılında kendi bürosunu açan ve halen burada çalışan Alçıcıoğlu ofis ortamını “uzun yıllar bayağı kalabalık bir ekip olarak çalıştık. Ofiste mimarlar da var. Bizimle çalışan gençler de oldu. Bana bir şey sorduklarında bildiğim şeyleri onlara aktarmaktan mutlu oluyorum. Ben de onlardan yeni şeyler öğreniyorum” şeklinde anlatıyor. Alçıcıoğlu, artık 68 yaşına geldiğini, yorulduğunu ve elindeki projeleri bitirip mesleki serüvenine nokta koymak istediğini de sözlerine ekliyor.
“Resim yapmak beni dinlendiriyor”
Alçıcıoğlu şu sıralar hobi olarak yaptığı farklı bir tutkusundan da bahsediyor. Liseden beri resim yaptığını, sergilere katıldığını ama uzun bir süre bu hobisine ara vermek zorunda kaldığını anlatan Alçıcıoğlu, bir arkadaşı vasıtası ile resim yapmaya döndüğünü anlatıyor: “Arkadaşım birlikte resim kursuna başlamayı önerdi. Önce vaktim yok deyip reddettim ama sonra kendime vakit yaratmak istediğime karar verdim. 2012 yılında Aşık Mene atölyesinde resim derslerine başladım. Bu süreçte karma sergiler de açtık”.
Resim yapmanın yoğun iş temposundan kaçmak, dinlenmek için güzel bir uğraş olduğunu söyleyen Alçıcıoğlu, çok yakında yeni bir sergi projeleri daha olduğunu da sözlerine ekliyor.