KADINLAR… SAVAŞLAR… VE…
KADINLAR… SAVAŞLAR… VE…
Neriman Cahit
Sanki dünyanın en büyük günahkârı onlarmış gibi Filistinliler – aslında ve özetle – Ortadoğu, bir türlü ‘savaştan – ölüme kurban vermekten’ kurtulamıyor.
Hep yazıyor, söyleniyor: Bu savaşı yapanların tümü de erkekler…
Kadınlar sürekli ‘Savaşa Hayır’ diyorlar ama onları dinleyen kim!
Kadının, düzenden yana çoğaltan yapısı, erkeğin atak ve kavgacı yapısı ile çelişiyor… Savaşları, erkekler – sözde – erkeklerle yapıyorlar ama anaların çocukları ölüyor ve onların kurduğu düzen bozuluyor. Bu anlamda belki de, tarihin bütün büyük savaşları: “Kadınların koyduğu düzenin, erkekler tarafından tahrip edilmesi” şeklinde tanımlanabilir…
SAVAŞ = ERKEKSİ…
Savaş kararları – aslında – çok fazla erkeksi… Onlar yüzünden çok kan dökülüyor. Ve, yıl be yıl değişmeyen hiçbir ‘ilke’ kalmıyor…
Aslında:
“Savaş da politika da, erkeklerin sevdiği oyunlar…
Araştırmacılar, kadının beyni ile erkeğin beyni arasında önemli farklar bulmuşlar… Beyin fonksiyonları olarak da farklılar… Erkek bebekler ‘cisimlere’ kız bebekler ise ‘sese’ yöneliyormuş… Farklı beyin yapıları bütünleştiği zaman ‘mükemmellik’ ortaya çıkıyor. Ancak erkeklerin yönettiği dünyada böyle bir bütünleşme henüz gündeme gelmiş bile değil…
Erkek kuralları ile dünya dönüyor…
Ve kadınlar, bu dünyada kendilerini belli etmeye çalışıyorlar…
***
Dünyadaki, ‘Feminist Akımlar’, artık, yerlerini yeni değerlendirmeye bırakıyorlar…
Kadının amacı, ‘cinsel özgürlüğü’ değildir…
Onlar, daha fazla üretmek ve yaratmak…
Erkeklerin egemen olduğu dünyada, kendi dünyalarını geliştirmek istiyorlar…
Tarih boyunca süren savaşlar, kadının dünyasının dışında oluşmuş hep…
Bu oyun, kadınlar için – kesinlikle – cazip değil…
Toplumdaki, üretim ‘biçimleri de’ tarih boyunca kadını içermemiş…
Önce, toprağa bağımlılık… Sonra, ‘Sanayi Toplumu’, kadının, fiziksel gücünü içermediğinden, ‘GÜÇ’, erkeklerin elinde birikmiş… Kadın, Sanayi Toplumu’nun ikincil bir üyesi olarak üretime katılmış… Pek de yaratamamış…
TARİHSEL GELİŞİM
Tarihsel gelişim, kadını – erkeğe bağımlı hale getirmiş…
Bugün kadınlar, ekonomik güvenceleri bile olsa, bunalımdan kurtulamıyorlar… Çünkü toplumsal statüler, hala, erkeklerden dolayı geliyor kadınların dünyasına…
Kadınlar, erkeklerin dünyasında ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, ‘kendi dünyalarının bir üyesi gibi olamıyorlar…’
Genç kızlar, küçük yaşlarda karşı cinsten koparılıyor ama onlara göre programlandırılıyorlar. Bağımsızlık duygusu, kız çocuklarına verilmiyor… Bu nedenle de kadınlar erkeklerle olan ilişkileri bittiğinde, ‘depresyona’ giriyorlar. Erkeler ilişkinin bitiminde böyle olmuyor… Onların dünyası, ‘bağımsızlık ve özgürlüğe dönük’ olarak kurulmuş…
AMA…
Ama, önünde sonunda kadınlar, toplumsal yaşamdaki bu dengesizliği bir zaman içinde yeneceklerdir… Günümüzde, ‘Özgür Kadın’ kavramı işlenmekte ise de… Bu, onun gerçek özgürlüğü değildir…
GERÇEK ÖZGÜRLÜK, KADININ DÜNYASININ KURALLARIYLA DA DÜNYA DÖNMEYE BAŞLADIĞI ZAMAN OLACAKTIR…
Erkek dünyasının kurallarının geçerli olduğu günümüzde, oğlan çocukları, ‘kurşun askerler’, kız çocukları da ‘bez bebekler’ ile yaşama adapte edilecektir…
***
KADINLARIN ERKEKLERDEN DAHA FAZLA ÜRETİP…
DAHA FAZLA YARATMADIĞI DÜNYADA SAVAŞLAR SÜRECEKTİR…
VE…
BUNUN EN BÜYÜK ACISINI DA…
YİNE, KADINLAR ÇEKECEKTİR…
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Kıbrıs Tıbbına Adanan Yaşamlar
DR. KAYA
“Bu kitap, yalnızca, iz bırakmış bir hekimin basit bir biyografisi, ya da Kıbrıs Tıbbı’na katkı yapmış bir tabibe ‘Meslek Örgütümüzün’ bir vefası olarak algılanamaz. Ondan daha da öte bir eserdir. Bu eser, Kıbrıslı Türklerin Toplumsal Belleği’nin güçlendirilmesine ve toplum olabilme yetimizin sağlanmasına katkı yapacak önemli bir eserdir…
İşte, kitabın en önemli misyonu budur…”
***
Dr. Cemal Mert’in, Yazar Ahmet Tolgay ve Dr. Filiz Besim’in birlikte çalışarak – gerçekten de – çok mükemmel bir hayatı – Dr. Kaya’nın Hayatını çok disiplinli ve mükemmel bir çalışma ile “Kıbrıs Tıbbına Adanan Yaşamlar: DR. KAYA” adıyla, 426 sayfayı tutan müthiş bir çalışma ile sadece Dr. Kaya’ya ve Tabipler Birliği’ne değil, toplumumuza da armağan etmeleri… Gerçekten de: “Hem övgü hem de teşekküre değer bir çalışma…”
Özellikle de, toplumsal belleğimizi güçlendirecek böylesi çalışmalara güzel bir örnek…
ALIN OKUYUN…
Kitabı alın okuyun göreceksiniz…
Dr. Kaya’nın yaşamını anlatırken “toplumsal / sosyal tarih” konusu ve o konuda söylenenler ‘düz mantık’ olarak sıralanmamış… Düşünsel, eleştirel, yorumsal vb. boyutlara da sahip bir eser olmuştur.
Bir bakıma, kişisellik yanında, ‘tarihsel ve estetik aynı zamanda etik bir farklılaşma’ söz konusu…
Benim çok beğendiğim bir yol da: “Beklenen… apayrı bir tarzda yazılan bir kitap… Dr. Kaya’nın Hayatı…” ve, buna benzer abartılarla tanıtım yapılmış olmaması… Evet…
Bu yolda, hangi eser olursa olsun, çok sınırlı bir zaman diliminde – her ürün – bir varlık alanı bulur… Ama, bulsa da… Her ürün sonuçta bir gerçekliğe, bir anlama, bir ülkenin ‘tarihsel ve toplumsal yapısı içinde’ bir karşılığa sahiptir… Buna da saygı göstermek gerekir.
Keşke her alanımızdaki başarılı insanımızı ‘toplum belleği ve tarihimize’ bu şekilde not düşebilsek…
***
Lütfen, bu gibi konuları derinine bir düşünün… Hatta, kendi hayatınızı da yazabilirsiniz. Ve, ilk adım olarak da bu kitabı okuyarak başlayın…
Okurken, kendinizce notlar da alarak…
***
Ve, kitabın yazarlarına: Filiz Besim ve Ahmet Tolgay’a:
“Sevgili Yazarlar, Sevgili Dostlar… Sıra ne zaman size gelecek… Lütfen ‘kendi hayatlarınızı’ da sıraya koyun…
Sevgiyle…