KADINLAR ŞİDDET GÖRÜYOR, SIĞINMA EVİ KAPANIYOR DEVLET HER ŞEYİ UZAKTAN İZLİYOR
KADINLAR ŞİDDET GÖRÜYOR, SIĞINMA EVİ KAPANIYOR DEVLET HER ŞEYİ UZAKTAN İZLİYOR
Feminist Atölye (FEMA)
[email protected]
Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunan ve son beş yılda şiddete maruz kalan onlarca kadın ve çocuğa hizmet veren Kadın Sığınma Evi, 9 Temmuz’da kapandı. Kadınların sığınabileceği tek yer olarak yıllardır tüm zorluklara ve saldırılara göğüs geren, büyük fedakârlıklar yaparak Kadın Sığınma Evini ayakta tutmaya çalışan gönüllü arkadaşlarımızın çabasının Sığınma Evini açık tutmaya yetmediğini bir kez daha üzülerek gördük. Uzun süreli bir devlet desteğinin bir türlü sağlanamadığı ve günü birlik ihtiyaçların karşılanmasından öteye gitmeyen Sığınma Evi tecrübesi bir kez daha gösteriyor ki, sosyal politikalar gönüllü insanların omzuna yüklenemeyecek kadar ağır ve ciddi sorumluluklar gerektiren bir iştir. Kadınlara yönelik şiddeti Önleyici Müdahale Programlarının düzenlenmesi, Sığınma Evlerinin açılması, Şiddeti Önleme ve Danışma merkezlerinin kurulması, polis teşkilatında ve hastanede Şiddete Müdahale Birimlerinin kurulması 2014 yılında oybirliği ile meclisten geçen TOCED Yasası’nda açıkça ifade edildiği halde hükümet edenler bir türlü gerekli uygulamaları başlatmamışlardır.
Devletin, sivil toplum örgütlerinin de desteğini alarak bu konuda çalışma yapması gerekirken, Sığınma Evini gönüllülerin omzuna yıkmış olması kabul edilebilir değildir. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda uğraş veren sivil toplum örgütlerinin ve devletin ilgili birimlerinin bir araya gelmesi artık kaçınılmazdır. TOCED yasasında da ifade edilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurultayı’nın bir an önce toplanması, ciddi bir yardım ve güçlendirme ağının kurulduğu bir mekanizma içerisinde, tüm güvenlik önlemlerinin, psikolojik destek, iş bulma ve sağlık hizmetlerinin de karşılanabileceği kurumsal yapıların oluşturulması gerekmektedir. FEMA aktivistleri olarak yıllardır dile getirdiğimiz bağımsız Kadın Sığınma Evlerinin açılması talebimizi tekrarlıyor, yanlışlardan ders alınmasını ve ortak sorumluluk, bilinci ile oluşturulacak bir mekanizmanın bir an önce işlemeye başlamasını istiyoruz.
--------------------------------------------------
8. KİHEP GRUBUMUZ DA SERTİFİKALARINI ALDI
Kısa adı KİHEP olan Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı, ilk defa 1995 yılında İstanbul’da uygulanmaya başladı ve 21 yıl boyunca kadınların ihtiyaçları, değişen yaşam koşulları ve toplumsal konumları göz önünde bulundurularak sürekli yenilenip geliştirildi. Türkiye’de toplam 52 ilde uygulanan şimdiye dek toplam 12.000 kadına ulaşan KİHEP, Feminist Atölye’nin gönüllü girişimleri ve çabaları sonucunda 2011 yılından beridir Kıbrıs’ın kuzeyinde de FEMA aktivistleri tarafından uygulanıyor.
İlk kez 2011 yılının Mart ayında Lefkoşa’da uygulanmaya başladığımız bu program 2016 yılına kadar geçen süreçte Lefkoşa’da 5 grup çalışması, Mağusa’da 2 grup çalışması ve Girne’de 1 grup çalışması yanında çeşitli köylerde de tamamlandı. Üç ay süren grup çalışmaları yanında birçok yerel kadın örgütü de programdan seçilmiş spesifik modülleri aldı ve yapılan çalışmalar ile KİHEP Kıbrıs’ın kuzeyinde 250’ye yakın kadına ulaştı. Yapılan bu çalışmalar sonucunda programa katılan kadınların bir kısmı dâhil oldukları örgütlerde karar alma süreçlerine daha aktif katılmaya ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yeni proje ve politikalar üretmeye başlarken, bir kısmı da kendi bulundukları bölgelerde bağımsız örgütlerini kurdular.
Geçtiğimiz Mayıs ayında başlayan 8. KİHEP grubumuz haftada 2 atölye çalışması yaparak 12 Temmuz tarihinde programı tamamladı ve sertifikalarını aldı. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda güçlenmeyi, kadınlar olarak demokratikleşme süreçlerine özgür ve eşit bireyler olarak katılmamızı sağlamak amacıyla düzenlediğimiz KİHEP atölyeleri Ekim ayından itibaren Mağusa ve Girne’de açılacak yeni grup çalışmaları ile devam edecek.
-------------------------------------------------
Feminist 50 Film
Feminist 50 Film arasından seçtiklerimizden tanıtım yayınlamaya devam ediyoruz..
Belalı Melekler 1966
The Trouble with Angels | Yönetmen: Ida Lupino
Öncü ve verimli film yapımcısı Carrie Rickey filmle ilgili olarak, “Yönetmen Ida Lupino yalnızca prodüksiyon, yönetim ve senaryo üzerinde hakimiyetini kurmuyor, aynı zamanda filmi acımasız cinsel yansımalar, bağımsızlık ve bağımlılık üzerine de bir söylev çekiyor.” diyor. Belalı Melekler (The Trouble with Angels), Lupino’nun on yıllar sonra çektiği ilk sinema filmiydi ve Disney oyuncusu Hayley Mills’in kariyerinin bir sonraki aşamaya geçmesine yardım etmişti.
Katolik bir kız okulunu mekân edinen film, yetişkinliğe adım atan genç kadınların, erkeklerin olmadığı bir dünyada geçen mücadelelerini ve umutlarını konu alıyor.
Papatyalar 1966
Daisies | Yönetmen: Vera Chytilová
Çek yeni dalga yönetmeni Vera Chytilová, 60’lı yıllarda kendilerine akışkan kimlikler inşa etmiş, seksapellerinin farkında ve erkeklerle oyuncak gibi oynayan karakterlerle anarşik bir deney sunuyor.
Yüzler 1968
Faces | Yönetmen: John Cassavetes
John Cassavetes’in karısı ve ortağı yıldız Gena Rowlands, yönetmenin ilişkilere olan alışılmadık bakışıyla ilgili şunları söylüyor:
“Feministler tarafından sık sık eleştiriliyor. Ancak kadınlara olan inanılmaz bir ilgisi ve sempatisi var. Toplumun yalnızca erkekleri değil kadınları da çıldırttığını düşünüyor. Erkeklerin çıldırmasının yarı sorumlusu da anneleri. Erkeklerin tüm suçu üstlendiğini söylüyor ama anneleri onlara nasıl davranmaları gerektiğini söylüyor. Erkeklik egolarını şişirmek için hissetmedikleri şeyleri söylüyorlar.
Bence bu tarz şeyleri görüyor.
Sıradan insanlara ve sıklıkla çalışan kadın ve erkeklere karşı doyumsuz bir meraka ve merhamete sahip. Filmde, arzularını ve hayal kırıklıklarını ifade eden yaşlı kadınlar var. Yaşlı bir kadının söyleyecek duygusal bir şeyleri olmaması utanç verici.”
Daha Fazla Bilgi: https://line.do/tr/50-esasli-feminist-film
------------------------------------------
CADI SÜPÜRGESİ
Kadınlara yönelik şiddeti önleyici müdahale programlarının düzenlenmesi, sığınma evlerinin açılması, şiddeti önleme ve danışma merkezlerinin kurulması 2014 yılında oybirliği ile meclisten geçen TOCED Yasası’nda açıkça ifade edildiği halde bir türlü gerekli uygulamaları başlatmayan hükümetin yetkili tüm mercilerini süpürmek istiyoruz.
-----------------------------------------
MOR KİTAPLIK
Hat
Cynthia Cockburn
Cynthia Cockburn’ün uzun araştırmalarının neticesi olan bu akademik ama hayatın içinden gelen çalışması, Hat’tın hem kuzeyinde hem de güneyinde yaşayan kadınlarla yapılmış yüz yüze görüşmelere ve grup tartışmalarına dayanıyor; Kıbrıs sorununa ve barış sürecine toplumsal cinsiyet açısından yaklaşıyor; Yıllardır birbirleriyle sürekli çatışma halinde olan Kıbrıs Cumhuriyeti ile uluslararası düzeyde tanınmayan bir devlet olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, bugün kadınların kenarda tutulmasını sağlayan ve ataerkinin, milliyetçiliğin ve militerliğin bir arada işlev gördüğü bir cinsiyetçi düzene karşı yeni bir hayatın kadınlar için ve onlar tarafından nasıl kurulabileceğinin izini sürüyor.