1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. Kadınlara Her Türlü Tecavüz
Fatma Azgın

Fatma Azgın

Kadınlara Her Türlü Tecavüz

A+A-

Doğuş Derya’nın Meclis’te yaptığı konuşmaya kadınlığı üzerinden yapılan sözlü saldırı iğrençtir ancak ne ilktir ne de son olacaktır.
Doğuş da çok iyi biliyordur; bu kaba cins ayırımcılığı asırlardır sürüyor ve sürecek gibi görünüyor. Bilgi çağına geldik ama, kadına kızılırken veya düşüncesine yanıt verilirken bedeni ve kadınlığı üzerinden saldırmak bir araç haline geldi.
Bir kadın evinde oturur ve toplum işlerine karışmazsa sorun yoktur. Ülkemizde kadınlar yetersiz sayıda da olsa toplum önüne çıkar, siyasete karışır ve halka hitap ederse o kadına cevap vermek isteyenler bel altı vurmaktan sakınmıyorlar.

Kıbrıs gibi 50 yıldır süren ve barışla sonlanmayan çözümsüzlük, her iki kesimde de milliyetçi ve faşist damarları beslemektedir. Bu nedenle Kıbrıs konusunda resmi ve şöven milliyetçilik dışında söz söyleyen kişilere saldırmak adettir.
Eğer bu konuda bir kadın söz veya yazı ile Türk-Rum barışı üzerine konuşur yazarsa milliyetçi ve cins üzerinden saldırıya uğrar..

1975’ten günümüze ben, Neşe Yaşın  ve Sevgül Uludağ Türk-Rum dostluğunu savunduğumuz için çok saldırıya uğradık.
Ben Kurucu Meclis’te iken Zaman gazetesi sık sık bel altı vururdu.
En son 2011 de TR’den gelmiş ve vatandaş olmuş  eğitim bakanlığı danışmanı olan bir kişi, Leyla Zana’yı mücadelesi nedeniyle övdüm diye tıpkı Doğuş Derya’ya yazdıkları iğrençlikleri bana döktü. Bu iğrençliklere karşı hukuk yoluna başvurup kazandığım davalar olmuştur. Ahlak seviyesi düşük, para ve milliyetçiliğe tapan insanlar adamızda çoğaldıkça bu pislikler devam edecek gibi görünüyor.

Doğuş Derya’nın 1974 savaşında Rum kadınlarına tecavüz edildiği ve Kilise’nin kürtaja onay verdiğini çoğumuz biliyoruz. Sevgül Uludağ, Yenidüzen’de 2542 sayıya varan “Anlatılmayan Öyküler” de, 74 savaşında Türk ve Rum kadınlarına tecavüz edildiğini yazmıştır. makale da binlerce “anlatılmayan hikayelerde anlatmıştır. Benim duyumlarıma göre 74’te tecavüze uğrayıp kürtaj kürtaj yaptırmayıp çocuk doğuran  kadınlar vardır. Bu konular çok hassastır ve açıklanması zordur ama bilenler vardır.
Bu konuyu işleyen bir makalem 12 Şubat 1993 yılında Yenidüzen’de yayınlanmıştı..

                                SAVAŞ KURBANI KADINLAR
.................hiç bir milletin birbirine gülmeye, kınamaya yüzü yok. Her savaşta, düşman sayılan kadınların ırzına geçme yaygındır....çünkü savaş barbarlıktır......Bosna-Hersek savaşında kadınlara tecavüz edilmesini Sırplar dışında herkes lanetliyor......Kıbrıs’ta yaşadığımız savaşlar sırasında Türk ve Rum kadınların ırzına geçilmediğini kim iddia edebilir?.....resmi bilgilerin dışında olaylar olduğunu olaylar olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek..Kadın, toplumdaki ezik, eşitsiz konumu nedeniyle uğradığı haksızlığın, şiddetin mücadelesini vermekten alıkonmaktadır. Kore savaşında ırzına geçilen bir kısım Koreli kadınlar, bu travmayı uzun yıllar yaşadıktan sonra yaşlı nine olduklarında açıklayabilmişlerdir.
Kadınlara tecavüz edilmesinin savaş aracı olduğunu anlayan bir Rum erkek barışsever şöyle diyor: “Rum kadınlara tecavüz edilmesini, tarihte bize öğretilen Türk barbarlığına yorardım. Bosna Hersek’te müslüman kadınların dramını gördükçe, savaşın her milleti barbar yapabileceğini kavradım.” ...............(12 Şubat 1993 Yenidüzen gazetesi)
Ulviye Mithat-Fatma Azgın Feminist Buluşma 1998 ” kitabından sayfa: 155-156 
                                                                  ****************
Geçmişte bize, şimdilerde Doğuş Derya’ya yapılan çirkin saldırılar sırasında bir şey farkettim. Artık bu tür yüzsüzlükere toplumun büyük kesiminden tepki geliyor..O nedenle kadınların siyaset ve Kıbrıs üzerine konuşmasını engellemeleri mümkün görünmüyor..Zamana ve Kıbrıs kültürüne uymayanların toplumda itibarı kalmamıştır.
Onlara yakın olanlar, onları destekleyenler utansın!

Bu yazı toplam 4961 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar