1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. Kahraman olarak gömülen ‘Kasap’!
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

Kahraman olarak gömülen ‘Kasap’!

A+A-

İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron, 8 yıl süren bitkisel hayatın ardından hafta sonu hayatını kaybetti.

Asker kökenli Şaron Ocak 2006’da, Başbakanlık görevini yürüttüğü sırada beyin kanaması geçirmiş ve hemen ardından bitkisel hayata girmişti.

Şaron’un ölümü İsrail’de büyük üzüntü yarattı.

Şaron’un ardından yas tutan İsrailliler, dünkü cenaze töreninde O’nu bir ‘kahraman’ olarak yolcu ettiler; askeri ve siyasi ‘başarılarını’ anlatan konuşmalar yaptılar.

Örneğin Başbakan Benjamin Netanyahu Şaron’u; ‘Sharon was one of Israel’s greatest military leaders’, yani ‘Şaron, İsrail’in en büyük askeri liderlerinden biriydi’ sözleriyle uğurladı.

Fakat muhtemelen en dikkate değer olan, farklı bir siyasi gelenekten gelen Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in, ‘You were a shoulder on which the security of our people could lean’, yani ‘Sen halkımızın, güvenlikleri için yaslanabilecekleri bir omuzdun’ demesiydi.

Oysa Ariel Şaron, aynı coğrafyayı paylaşan Filistinliler için bambaşka bir anlam ifade ediyordu:

O, Sabra ve Şatilla Kasabı’ydı...

Diğer bir adıyla O, Beyrut Kasabı’ydı.

***

Yıl 1982...

İsrail Ordusu’nun yıllarca önde gelen komutanlarından biri olan Şaron, dönemin Savunma Bakanı.

Komşu Lübnan’da iç savaş yaşanmaktayken, İsrail ordusu iki hafta boyunca Beyrut’u işgal ediyor.

İşgalin ikinci günü olan 16 Eylül’de, İsrail yanlısı aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milisler, Beyrut’ta bulunan Sabra ve Şatilla adlı Filistin Mülteci Kampları’na saldırıyor ve orada savunmasız durumda olan ve aralarında çocukların da bulunduğu Filistinlileri katlediyor.

Kamplarda katledilen Filistinliler’in sayısı farklı kaynaklarda farklı şekilde ifade edilse de, ortalama 2 bin kişiden bahsetmek mümkün.

Katliamın ardından bölgeye giden bir gazeteci olan Robert Fisk, olaydan 18 yıl sonra Indipendent Gazetesi’nde yazdığı bir makalede, şöyle diyor:

“Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar için Şaron, ardında şişmiş cesetler, tecavüz edilmiş, işkenceye uğramış ve sonra da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır”...

Bu baskının, Ariel Şaron komutasındaki İsrail Ordusu’nun onayı, gözetimi ve desteğiyle gerçekleştiği, hatta kampların ordu tarafından kuşatılarak, mültecilerin kaçmasının engellendiği ifade ediliyor.

Dünyanın gösterdiği tepki ve uluslararası gözlemcilerin katliamdan Şaron’u sorumlu tutması üzerine katliamla ilgili bir araştırma komisyonu kuran İsrail, 1983 yılında bir rapor yayınlayarak, Ariel Şaron’u bireysel olarak sorumlu tutuyor.

Şaron’un bu gelişme üzerine ödediği tek bedel, Savunma Bakanlığı’ndan istifa etmek zorunda kalması.

Ve hatta Sabra ve Şatila Katliamı mağdurlarının, 2001 yılında Belçika’da Şaron aleyhine insanlık suçu işlediği gerekçesiyle açtığı dava düşürülüyor, dava düşmeden önce Şaron aleyhine şahitlik yapacağını açıklayan Falanjist milislerden biri, bu açıklamasını takip eden günlerde, Beyrut’ta aracına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybediyor.

***

Tüm dünyanın ‘Beyrut Kasabı’ olarak tanıdığı Ariel Şaron, ardından anlatılan kahramanlık hikayeleri eşliğinde dün toprağa verildi.

Herkes O’nun askeri ve siyasi ‘başarılarını’ anlattı, ardından göz yaşı döktü.

Dünyanın önde gelen pek çok medya kuruluşu da hafta sonundan bu yana Şaron’un ölümüyle ilgili gelişmeleri oldukça geniş ayrıntılarla ve de İsrail’ın ‘ağzıyla’ duyurdu.

Sabra ve Şatilla katliamlarından bahsedense, pek olmadı!

Ölüm, bütün kötülükleri unutturdu; bazılarının celladı olan Şaron, diğerlerinin kahramanı olarak gömüldü.

Bu yazı toplam 3118 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar