Kahve kokusu ile geçen 104 yıl
“Bir kahvenin 40 yıl hatırı” Özerlat Kahvesi’nin 104 yıllık geçmişi var
“Özerlat’ın bugün hem ülkemizde hem de İngiltere’de satışları yapılmaktadır.”
Fayka Arseven KİŞİ
Lefkoşa Bandabuliya’da küçücük bir dükkândan dört bir yana yayılan keskin bir kahve kokusu insanı büyülüyor ve kendinden geçiriyor. Dile kolay Özerlat Kahvesi 104 yıllık bir geçmişe sahip…
Derviş Bey zamanında çok güzel kahve yaparmış, etrafı bunu duymuş, lezzetli kahvelerini tatmış, ‘bize de yap’ istekleri gelince işi ticarete dökmüş.
İlk işletme Ermu Sokak’ta açılmış, böylece Derviş Bey her iki toplumun ilk kuru kahvecisi olmuş.
Ancak Derviş Bey’in erken ölümü ile işi, eşi ve oğlu Hasan devralmış. Ta ki 1956 yılına kadar. Olaylar çıkmış, Ermu’daki dükkandan ayrılmak zorunda kalmışlar, Lefkoşa Çağlayan Bölgesi’ne taşınılmış.
Hasan beyin de erken vedası ile 14 yaşında oğlu Derviş ve anne İsmet hanım işin başına geçmiş.
Derviş Bey’in eşi İmren hanım da aileye dahil olduktan sonra işler büyümüş, talep artınca fabrika kurulmuş, hata İngiltere’de de ticarete başlanmış.
Özerlat hikayesini kahve kokuları arasında İmren Özerlat’tan dinlendik.
“Eşimin dedesi Derviş Bey çok güzel kahve yapmakla meşhurdu. Kendi evinde yaptığı kahve çok lezzetliydi. Bu meraklı uğraşı etraftan duyulduk sonra zamanla ticarete döndü. ‘Bize de kahve yap’ denmeye başlandı. Öykümüz, Ermu Sokak’ta 1917 yılında başladı”
- YENİDÜZEN: 104 yıllık üretimle geçen bir hikaye… Özerlat hikayesi nasıl, nerede başladı?
- İmren ÖZERLAT: Özerlat hikayasi 1917 yılında imalat olarak Ermu Sokak’ta başladı. Ermu Sokak biliyorsunuz Arasta’nın hemen simetrisinde şu anda Kıbrıslı Türk ile Kıbrıslı Rum taraflarının arasında kalan kullanılmayan ara bölgedir. Eşim Derviş Özerlat’ın dedesi tarafından kuruldu.
Kahvenin Kıbrıslılar için özel bir yeri vardır. Ama ticari anlamda kahve üretimi yoktu. Herkes bireysel kahve yapardı. Derviş’in dedesi de çok güzel kahve yapmakla meşhurdu. Kendi evinde yaptığı kahve çok lezzetliydi. Bu etraftan duyulduk sonra otomatik olarak ticarete döndü. ‘Bize de kahve yap’ denmeye başlandı.
Makineler alındı ve yavaş yavaş üretime geçildi. Rum-Türk Kıbrıs tarihindeki ilk kuru kahvecisi oldu. Derviş Özerlat’a bir de o zaman Tahmis Derviş lakabı takıldı. Çünkü tahmis Arapça’da kahveci demektir.
“Kadınların Özerlat hikayesinde büyük yeri ve önemi vardır. Her nesilde kadınlar işe dahil oldu. Şimdi de hem ben hem kızlarım üretime devam ediyoruz.”
Tahmis Derviş Özerlat bu şekilde 1917 yılında üretime başladı. Ondan sonra dede biraz genç yaşta vefat etti. Eşi Fatma hanım bu işi üstlendi ve küçük yaşta öksüz kalan kayınpederim Hasan Özerlat işi devraldı. 1956’ya kadar Ermu Sokak’ta bu işi yaptı.
Olaylar başladıktan sonra 1956’da Türk tarafına geçme mecburiyetinde kaldılar. Mallarını orada bırakıp buraya geldiler. Lefkoşa Çağlayan Bölgesi’nde evlerinin arkasında yeniden üretim yerlerini oluşturdular.
Bu arada 1932 yılında Özerlat adı tescillenmişti.
Yıllarca Hasan Özerlat işi sürdürdü ancak onu da erken yaşta kaybettik. Eşim Derviş Özerlat babasını kaybettiğinde 14 yaşındaydı.
Kayınvalidem İsmet Özerlat o yıllarda kadınların çok çalışma alışkanlığı olmamasına rağmen böyle zor bir işi üstlendi ve çocuklarıyla birlikte yıllarca kahve üretimini yaptı.
Yani kadınların da Özerlat hikayesinde büyük yeri ve önemi vardır.
- YENİDÜZEN: Siz nasıl dahil oldunuz?
- İmren ÖZERLAT: 1980 yılında aileye dahil oldum. Eşimle Özerlat Ltd.’i devraldık ve işimizi kurduk. Eşim işin başına geçtikten sonra otomatikleşmeye başladık. Kendi işimizi geliştirdik. 1996’da fabrikamızı kurduk. En son sistem kuru kahve makinelerini, paketleme makinelerini getirip işimizi geliştirdik.
3 kızımız oldu, onları yurtdışında okuttuk. Şu an iki kızımız birebir bu işle ilgilidir. Diğer kızım İngiltere’de yaşar. Londra’da Özerlat UK’yi kurdu. Londra’da Özerlat kahvesi satılıyor. Yani yine kadınlar Özerlat’ta işin başında.
Kızlarımız işi bayağı geliştirdi. Zamana uygun kahveler üretilmeye başlandı. Bunun yanında aparatlar, makine parçaları, cezveler, bardaklar kahve ile ilgili birçok şeyi ürün yelpazemize kattık.
“Hep borçlanarak işimizi büyüttük. Döviz borçlanmıştık ve maalesef üç kez ekonomik krizlerden etkilendik. Çok zor günler geçirdik. Ama borçları ayağımızı yorganımıza göre uzatarak, gereksiz harcama yapmaktan uzak durarak ödedik ve bugünlere geldik.”
- YENİDÜZEN: Geriye dönüp baktığınızda zaman nasıl geçti sizin için?
- İmren ÖZERLAT: İlk işe girdiğimde ticareti çok sevdim. Tam oluşma zamanına da denk geldiğim için eşimle gece gündüz çalışarak oluşturduk. Büyük borçlarımız da oldu. Çocuklarımız oldu onların eğitimleri, onların eğitim harcamaları da vardı.
Ben hem üretime katkıda bulundum hem de pazarlamayı üstlendim. Uzun yıllar pazarlama yaptım. Fabrika kurulduktan sonra satış bölümünü, eşim üretim bölümünü devraldı. Bu böyle gitti. Ta ki otomasyona geçelim. Çünkü her şeyi elde yapıyorduk.
Kahve ağır bir madde, yalnız torbası 60 kilodur. Kavururken bunları 15 kiloluk tenekelere bölüp makinelere vermemiz gerekirdi. 60 kiloluk o kahve torbasını kaldırıp bölüştürürdüm. Kavurulduktan sonra kahveler öğütülürdü ondan sonra elemeye götürülürdü. Bunlar hep elde yapılırdı. Ondan sonra da elde tartıp paketliyorduk. Hem üretimde hem pazarlamada hem de paketlemedeydim.
Ama zaman içerisinde müşteri potansiyeli yükseldi. Artık elde yaparak yetiştirmemiz mümkün değildi. Zaman içerisinde borçlanarak makinelerimizi aldık. Bankalara borçlarımızı ödemek için de çok çalıştık. Ama bunları söylerken gurur duyuyorum.
“3 kriz atlattık ama ayağımızı yorganımıza göre uzattık”
- YENİDÜZEN: Tüm bu süreçler içerisinde özel sektör olarak hiç destek gördünüz mü?
- İmren ÖZERLAT: Hayır, biz sadece bankalara borçlanıyorduk. Sterlin ve dolar borçlanmıştık ve maalesef üç kez de ekonomik krizlerden etkilendik. Çok zor günler geçirdik. Tam borçlarımızı ödediğimiz sandığımız dönemde doların artması bizi en başa döndürmüştü. Ama bir şekilde bu borçları ayağımızı yorganımıza göre uzatarak, fuzuli harcama yapmaktan uzak durarak ödedik ve bugünlere geldik.
- YENİDÜZEN: Eskiden alıveriş için Bandabulya merkezdi. Şimdi ise sessiz… Siz uzun yıllardır burada da bulunuyorsunuz. Neler hissediyorsunuz?
- İmren ÖZERLAT: İniş çıkışları olan bir bölge burası. Ama kahvenin halkımız tarafından sevilmesinden dolayı biz birçok krizi herkese nazaran daha iyi atlattık. Çünkü kahve Kıbrıs halkında önemli bir yere sahiptir. Ekmek, yoğurt, süt gibi ana temel tüketim maddesidir. Yokluğunu da görmeyelim. Çünkü son zamanlarda kahve krizi yaşanıyor.
Ama akıllı yatırımlar da yaptık. 2003’e kadar burada sadece üretim yapıyorduk. 2003’te kapılar açıldıktan sonra buraya bir talep oldu. Güneyden müşteriler gelmeye başladı. Kahve içilecek temiz, güzel, bakımlı yerlere ihtiyaç vardı.
2003 yılında hemen bunu devreye soktum ve dükkanımızı coffee shop şekline dönüştürdüm. Kıbrıs’ta o sıralarda hiç olmayan kahve çeşitlerine girdik. Onlar için çok güzel makineler getirdik. Her zaman işimizde en iyiyi elde etmek için çalıştık. Müşterilerimiz de bundan çok memnun oldu.
2003 yılından sonra bu yenlik de bize ekstra bir gelir getirdi. Hatta ve hatta çarşı için öncü olduk. Şimdi bölgede birçok genç yatırım yapıyor. O da bize gurur veriyor. Bu gelişmeler de yerli halkı da bölgeye çekti. Yavaş yavaş hareket oldu. Ama dönem dönem arasta krizler yaşadı.
“Kahve zammı olmak zorundaydı”
“Elimizden geldiğince fiyatları en alt seviyede tutmaya çalışıyoruz. Çünkü kahve Kıbrıs halkının acil gıda maddesi durumundadır. Ama maalesef iflas etmemek, ayakta durabilmek için kahve fiyatlarını yükseltmemiz gerekiyordu. “
- YENİDÜZEN: Geçen haftanın en tartışılan konusu kahveye gelen zam… Kahvenin de hatırı kalmadığı yorumları yapıldı.
- İmren ÖZERLAT: Evet yorumları duydum, şimdi hatırı daha çok kalacak.
Kahve zammı çok üzücü ama maalesef oldu. Kahve borsa işidir. Ülkemizin şansızlığından dolayı hem borsada kahve fiyatları yükseldi hem de bizdeki döviz fiyatlarının yükselmesi maalesef kahve fiyatlarında artış oldu.
Fiyatın yükselmesinin temel nedeni şudur; rekolte düşük oldu. Geçen yıllarda Brezilya’da büyük bir donma olayı oldu ve kahve ürünü çok büyük zarar gördü. Kahve fiyatları da ton bazında inanılmaz yükseldi. Biz alırken yüksek fiyatlar ödüyoruz. Biliyorsunuz her şeyimiz dışa bağımlı. Bunlar da döviz bazında ödendiği için kahvenin fiyatlarını da çok yükseklere çekti.
- YENİDÜZEN: Satışlarınızı etkiler mi?
- İmren ÖZERLAT: Halkın tepkisi her şeyin pahalı olmasından dolayı… Herkesin kazancı düştü. Üzülüp, bize de şikayette bulunan müşterilerimiz var. Biz de çok üzülüyoruz. Elimizden geldiğince fiyatları en alt seviyede tutmaya çalışıyoruz. Çünkü kahve Kıbrıs halkının acil gıda maddesi durumundadır. Ama maalesef iflas etmemek, ayakta durabilmek için bunu yapmamız gerekiyordu. Ümit edelim geçici olur. Çünkü kahve bitkisi yılda üç kere ürün verir. Umarım bu ürünler zarar görmeden bol bir rekolteye ulaşır, piyasaya çıkar ve fiyatlar düşer.