Kakafoni
Şimdi başlıktaki kelimeye bakarak, “bu da ne” diyenler olabilir.
Kakafoni!..
Memleketin hali!
(Kafiye bile oldu yani...)
Nasıl yönetildiğimizi anlatan en isabetli sözcük bu galiba!..
----
Kakafoni, seslerin uyumsuzluğu!
Bozukluğu...
Hani, pencerenin perdesini aralayan rüzgar komşunun bahçesinden hoş bir gitar resitali çalar kulağınıza!..
Mest olursunuz...
Yok yok, öyle değil bu...
Hani mahallenin çocukları ne kadar teneke varsa toplar, eski tencereleri de alır, var gücüyle vurur ya....
Tam da bu...
Birbirini tutmayan, tınmayan, tınılamayan, kafa şişiren, mide kaldıran patırtılar...
Kuru gürültü...
Şamata anlayacağınız kakafoni!..
----
Kim yönetiyor ülkeyi sahi?!
Hükümetten farklılaşan ‘bürokratlar’ mı, ‘seçilmişler’e hükmeden ‘atanmışlar’ mı?
Parti merkezlerindeki dudak bükücülerden, kaplumbağa çevikliğindeki kabinecilere…
Kimin ‘vekalet’ kimin ‘asalet’ olduğunu artık hesaba getiremediğimiz şahanelerden, sabahtan akşama başkalaşan makamsız türkülere kadar...
Kakafoni!..
----
Belki de ‘demokrasi şöleni’nin ötesinde bir ‘şölen’ yaşadığımız…
O kadar ‘çok’ ses var ki!..
Seçemiyoruz içinden hangisi ‘do’, hangisi ‘si’...
İyi de ‘ahenk’ olmayınca...
Hele de olmayınca, melodi...
Geriye kalıyor sadece kakafoni!
----
Vekilerinin, bir başka memleket siyasi partisine ‘balonculuk’ görevi yaptığı...
Siyasetin o kadar ucuzladığı yani...
Toplum iradesinin böylesine harcandığı, basitleştirildiği, küçük düşürüldüğü bir ülke burası...
----
Bir ‘KaKaTeCe’ vardı...
Şimdi başımıza bir de “kakafoni” mi çıktı, demeyiniz sakın...
Kızmayınız...
Bu ‘KaKaTeCe’nin tarihi zaten başlıbaşına bir kakafoni....
İlla ki çok ses... İlla ki gürültü!..
Ne ahenk, melodi!..