1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Kalavasonlu “kayıp” Nevzat Hüseyin’in öyküsü... (2)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Kalavasonlu “kayıp” Nevzat Hüseyin’in öyküsü... (2)

A+A-

Bir Kıbrıslıtürk’ün ihbarı üzerine Nissu (Dizdarköy) barikatında durdurulup kimlik kartı alınan, dönüş yolunda da “kayıp” edilen Nevzat Hüseyin’in hazin öyküsünü yeğeni Ünsal Özbilenler’den dinledik. Onunla röportajımızın devamı şöyle:

SORU: Ondan sonra anladı mıydı bu öldürenler ki yanlış insanı öldürdüler? Bu konuda bir şey duydunuz muydu?

ÜNSAL ÖZBİLENLER:  E seneler sonra anladılar…

SORU: Galimera ce fekse… Günaydın yani...

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Evet, aynen öyle. Seneler sonra anladılar. Cemal’ın yerinde gözü olanlar için bir hedef gitti, galdıydı Nevzat… İki ay sonra da fırsat buldular… Çünkü ben hem Güney Kıbrıs’taki Kayıplar Komitesi kayıtlarında inceleme yaptım, onlarda o zamana ait polis raporları da var. Yani ben gözümünan gördüm. İhbarcının adı bile yazar, polise kim ihbar etti. Nevzat’ın TMT sorumlusu olduğunu da, o gün güya silah taşımak için işte Lefkoşa’ya gidip silah alıp geleceğini Rum polisine ihbar ettiler…

SORU: İhbar eden Kıbrıslıtürküdü…

ÜNSAL ÖZBİLENLER:  Kıbrıslıtürküdü…

SORU: Tatlısulu’dan…

ÜNSAL ÖZBİLENLER:  Tatlısu’dan… Soyadı ….. ile başlayan aynı aileden… İhbar eden oydu. Ben gördüm yani, polis kaydında gördüm.

SORU: Çünkü siz bir dönem, iki-üç sene kadar sanırım, Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi olarak çalıştıydınız…

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Evet… Ama ben 1998’den beri kimlik ve pasaportumu çıkardıktan sonra, iş hayatındaydım Kıbrıs’ta. Ve Birleşmiş Milletler’in ihalelerine katılırdım. Dolayısıyla 1998’den sonra bu ihalelere katılmak için bana KKTC İçişleri Bakanlığı, Ledra Palace’tan geçip uçakalanındaki Birleşmiş Milletler merkezine gitmemi, ihaleye katılmamı sağlayacak izin verdiği için hareket serbestim varıdı. Ve dolayısıyla güneye rahat, izinli geçerdim. Pile’den da geçerdim, burdan da geçerdim, izinli geçerdim ve araştırma yapmaya başladıydım. Kayıplar Komitesi o zamanlar kurulduydu ama faal değildi. 1981’de kurulduydu Kayıplar Komitesi.

Amerika’dan Fulbright’ın açtığı kurslara falan da giderdim. Epeyi Rum arkadaş da edindiydim o taraftan ve onların yardımlarıyla bilgilere ulaşmaya çalışırdım.

SORU: O dönem ne öğrendiydiniz?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Ben Nissu polis karakoluna kadar gittim…

SORU: Dizdarköy…

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Evet… Dizdarköy… Çünkü dayım Lefkoşa’ya gelirken, orada Rumlar barikat kurdulardı. Oradan dayımı ve yanındaki şöförü…

SORU: Neredeydi bu barikat, öğrenebildiniz miydi?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Tam öğrenemedim ama anayol üstündeydi. Başka anayol yoğudu.

SORU: Yani Lefkoşa-Larnaka anayolunun üstündeydi…

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Evet, Lefkoşa anayolunun üstündeydi. Dizdarköy taraflarında… Nissu’dan (Dizdarköy) geçen anayol… Orada… Ama tam mevki olarak bu nokta, bu nokta söyleyemez kimse. Onu ancak o dönemin, hayatta olan polisleri söyleyebilir. Hayatta olan polisleri da hala daha var, hayatta olanlar vardır.

SORU: Nissu’da yani Dizdarköy’de durdurdular kendini bu ihbar üzerine.

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Evet, bu ihbar üzerine durdurdulardı kendini. Tabii orada devamlı barikat vardı yani – yalnız dayımı değil, başkalarını da durdurdulardı.

SORU: 23-24-25 Nisan 1964’te zaten çok “kayıp” var, hem Kıbrıslırum, hem Kıbrıslıtürk “kayıplar” var… Nisan ayı çok korkunç bir aydı…

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Evet… Dayımın ve şöförünün kimliklerini aldılar. Ve dediler kendilerine ki “Dönüşün gelin polis istasyonuna, alın kimliklerinizi…”

Çünkü, Rumlar bilirlerdi ki dayımın arabada birşeyler bulacaklar. Hazırlık yapacaklardı dayımı almak için.

Dayım Lefkoşa’ya geldi. Biz o zamanlar Lefkoşa’da kalırdık. 63’ten sonra… İskele Tuzlası’nda kalırdık, 63 olaylarından sonra biz Lefkoşa’ya geldik.

SORU: Yani demek istersiniz ki annenizle babanız direk Tuzla’ya yerleştiydi, yoksa?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Yok… 1955’ten sonra babam Lefke madeninden Kalavason madenine transfer olduydu. Yani babam nasıl gitti Kalavason’a… Transfer olduydu oraya.

Rahmetlik babam çok iyi bir ahşap ustasıydı.

tezel-ve-nevzat-huseyin-1962de-dugun-torenlerinde.jpg

Tezel ve Nevzat Hüseyin, 1962'de düğün törenlerinde...

SORU: Adı neydi?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Rifat İzzet… Sonra soyismimiz Özbilenler. Kalavason madeni yeniydi aslında ve galeri açacaklardı, Lefke’den iyi usta istediler. Ve bir kısım – babam ve birkaç arkadaşı – Kalavason madenine “ustabaşı” deyi geldiler. Diğer insanları, madencileri eğitsinler diye. Babam maden çıkarmazdı, tünellere o kalıpları kurarlardı. Galerilere o ahşap kalıpları kurardı ki maden çökmesin.

Babam çalışkanıdı. Gelmişikana baktı ki köyde hiç dülger dükkanı yok, etrafta da yok. Küçük bir da atölyecik açtıydı. Boş zamanlarında hasır sandalye yapardı.

Rahmetlik Nevzat Dayı varıdı Lefkoşa’da, sandalyeci. Daha önce da Lefkoşa’da, başka yerlerde babam o ahşap işini yapardı, rahmetlik Nevzat Dayı da örgü işini yapardı. Çünkü biz Lefkoşa’ya geldiğimizde, ondan sonra beraber çalışırlardı.

Velhasıl… Dönelim geri, Kalavason’a. 1955’te olaylar olunca, EOKA patlak verinca başladılar sabotajlara, madeni kapattılardı.

Dolayısıyla madenciler işsiz kaldı. Lefke’de da aynı sorun vardı, Karadağ’da da, burda da.

Babam başladıydı dükkanında uğraşmaya ama gene iş-güç yok. Bir aralık oksillari polisi da olduydu köyde. Hatta dayım Nevzat’ı da oksillari polis yaptıydı.

Kendi kardeşi da geldiydi Lefke’den, o da işsiz kaldıydı, Cahit amcam. Dayımın yaşıtıydı o da. O da oksillari polisi olduydu. Böylece oksillari polis olduydular bir iki sene, sonra bir Türk subayınan babam anlaşamadı. Ve dedi, “Ben alıyorum çoluk çocuğumu, gidiyorum İskele’ye…” Yani büyük kasabaya… Orada dükkan açtıydı babam.

SORU: Tuzla’da?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Larnaka’da ama biz Tuzla’da kalırdık. Dükkan Larnaka’daydı – babamın işini bilenler, kapı-pencere, çatı matı işi, ona giderlerdi. Babam Vasiliko’dakı elektrik santralı var ya, İngiliz döneminde, elektrik santralının bacasının kalıbını babam yaptı.

SORU: Maşşallah!...

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Evet… Çünkü babam 18 yaşındayken İngilizlerinan Filistin’e gitti, “carpenter” olarak orada çalıştı. Çok yetenekli biriydi.

SORU: “Carpenterliği” nerede alıştıydı? (“Dülgerliği”)…

ÜNSAL ÖZBİLENLER: “Carpenterliği” Ksero’da alıştıydı. İlkokuldan sonra zorudu okumak, Dillirga çocuğu… Dillirga köyünden… Babam, ilkokulu okudu. Babası da madende çalışırdı. İlkokuldan sonra, Ksero’da bir Rum dülgerin yanında ki tek bir dülger varıdı orda…

SORU: Adını bilirsiniz?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Adını bilmem, papazdı. O dülgerin yanında, sandal yaparak başladı bu işe.

SORU: Maşşallah! Bravo…

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Evet… Sandal… Ondan sonra İngiltere’den gelen otobüslere kasa yaparlardı. Babam, o otobüslere kasa yapardı. Otobüsler, İngiltere’den sadece şasi gelirdi. Arkası yoğudu. O Bedfordlar var ya, köy otobüsleri, onlar İngiltere’den sadece ön, makineyi kaplayan metal kısmı gelirdi. Arkaları da açığıdı. Şasiydi sadece. Ve onları hep Kıbrıs’ta, isteyene kamyon, isteyene  da otobüs yaparlardı.

SORU: Çok ilginç…

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Bunları yapanlardan biri da babamdı. Dolayısiyle 58’den sonra da silahların taşınması lazımıdı – TMT için adaya çıkan silahların taşınması lazımıdı. Babam o otobüsleri modifiye yapardı ve silahlar saklanırdı. Çünkü nereye modifiye yapacağını çok iyi bilirdi diye saklardı o silahları, öyle taşınırdı. Aynı zamanda “Bereketçiler”e da, o balıkçı sandallarına 500 kilo silah taşıyabilmeleri için modifiyelerini da babam yapardı. Sandallara yelken yapardı, sessiz açılmaları lazımıdı Erenköy’den, Rumları uyandırmamak için. Küreğinan ya yelkeninan açılacaklarıdı. Modifiye yapması lazımıdı ki o ağırlığı o sandallar kaldırsın da açık denizde batmasın diye. Altlarına parçalar filan yapardı yani.

SORU: Annenizin adı neyidi?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Annemin adı Rasiha, evhanımıydı. Annem Kalavasonlu’ydu, babam Kalavason’a geldiğinde tanıştıydılar. Anneminan dayım da aslında yetim idi. Esas dedem, annemin babası, İkinci Dünya Savaşı’nda, yurtdışında vefat ettiydi.

SORU: Nerde?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Mısır’da… Mezarı da Mısır’dadır… Ben onu İngiltere’de araştırdıydım da… İngiltere Savaş Bakanlığı’ndan araştırdım, buldum.

SORU: Adı neydi?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Hüseyin Salih… Kayıtlarda Hüseyin Salih Kalavasos diye yazar.

SORU: Annen Rasiha, “kayıp” dayın Nevzat… Başka kardeşleri var mıydı?

ÜNSAL ÖZBİLENLER: Hayır, bu babadan, bu anneden iki kardeşti… Sonradan nenem evlendi, ikinci bir evlilik yaptı… O evlilikten da üç kızkardeşleri vardır.

Hatta biz Larnaka’daykana, Tuzla’daykana, babam kendi okuyamadığı için okuyan çocukları çok teşvik ederdi. Annemin büyük üvey kızkardeşini – o da rahmetlik oldu – Gülten Teyzemi, yanlarına aldı ve ortaokula götürdüydü İskele’de okusun diye. Sonradan tabii biz, olaylar olunca, 63’ten sonra, onlar Kalavason’daki evden kaçtılar, biz da Tuzla’dan Lefkoşa’ya, Arabahmet bölgesine…

(Devam edecek)

Bu yazı toplam 1175 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar