1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. KALBİMİN HİKMETİ
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

KALBİMİN HİKMETİ

A+A-

Sevgili Nâzım,

 

Küçüktüm, yaralıydım ve bir gün seni tanıdım. Kitaplıkta değil ama divanın altında gizli bir kutuda Bulgaristan’da basılmış dokuz cilt şiir kitabını buldum. Odama kapanıp yatağa uzandım. Dizelerin günler ve geceler boyunca benimle oldular. Sen beni büyüttün. Dünyada benden gizlenen gerçekler varmış onları öğrettin. Senin güzelliğine âşık oldum. Düşlerimde seninle arkadaş oldum. Bu dünyada senin yaşamış olduğun gerçeği, senin ışığın, karanlık günlerde içimi ışıttı. Seninle dünyanın her yanındaki yoksul ve yaralı insanların acılarına dokundum. Dünya değişebilir; daha güzel günler gelebilir diye umutla doldum. Ama en önemlisi Nâzım, şiirin bu dünyada çok özel bir yerde durduğunu, büyülü ve büyük bir söz olduğunu anladım. Sözcüklerin böylesine bir uyumla yan yana gelişi, birbirlerine dokunup uzaklaşmaları, uzaklardan gelen yankılarının iç burkan sedası, birbirlerine karışıp erimeleri, gerilip yumuşamaları, coşkuyla patlamaları, hınzırlıkları ve tatlılıkları beni büyüledi. Sözcüklere sığınabileceğimi; bu hayattan kaçıp kendimi var edebileceğim bir başka yer olduğunu fark ettim. Senin gibi ben de şiirler yazayım ve bu dünyadan gittikten sonra da bazı küçük kızlar onları okusun diye hayal ettim. Seninle dünyanın her yanında yolculuklara çıktım; insanlar tanıdım ve onları severken bir yandan da senin onları sevişini sevdim.

Daha çok küçüktüm ama savaşı ve yıkımı görmüştüm. Her yanım şiddet ve korkuyla çevriliydi. Okul dedikleri ve her gün şehrin bütün çocuklarının hapsedildiği o binalarda beni “İyi bir Türk çocuğu” yapmaya çalışıyorlardı. Tahtanın üzerinden mavi gözlü bir adam bana bakardı. Milli günlerde onu öven şiirler okurdum. Düşmanlarımızı denize döktüğü söyleniyordu. Sonra düşmanlarımızdan nefret eden şiirler de okurdum. Ders kitaplarımızda şiirler vardı. Evimizin kitaplığında da şiirler vardı. Ama Nâzım, senin şiirlerin divanın altına gizlenmişti ve onları bulduğumda içim ürpertiyle dolmuş; büyük keşfimin heyecanı her yanımı sarmıştı.

Bir gün o şiir kitaplarının evimize nasıl geldiğini öğrendim. Onları, babama Derviş Ali Kavazoğlu adında birisi armağan etmişti. Yıllar sonra onun yoldaşı Yorgos Mişauli ile birlikte bir arabada kanlar içinde fotoğrafını gördüm. Barış istedikleri için faşistler tarafından öldürülmüşlerdi. Sonra onun hakkında başka hikâyeler dinledim. Senin gibi romantik bir komünist olduğunu öğrendim. Fotoğraflarında öyle güzel bir bakışı vardı ki dünyaya. Öldüğünde ardından ağlayacak bir sevgilisi, karısı, annesi yokmuş. Ama ülkemin güzel kalpli Türk ve Rum kadınları ağlamışlar onun için...

Nâzım, sen benim hayatıma gireli beri ben başka biri oldum. Bana öyle şeyler söyledin ki bir yalan içinde yaşadığımı anladım. Sonra mektuplarını, başkalarının sana dair anılarını okudum. Bir gün babam bana senin fotoğraflarının bulunduğu bir kitap hediye etti. Ankara’ya, üniversiteye gitmiştim. Huzurevinde bir şairi, Enver Gökçe’yi ziyaret edecektim. Sümbüller ve nergisler aldım çiçekçiden. Yanıma da senin fotoğraflarının bulunduğu o kitabı... Aynı sevgili gözlerle bakan o güzel şair, kitabı armağan ettiğimde çok heyecanlanmış ve şaşırmıştı. Bense kitabın onun odasına daha çok yakıştığını düşünmüştüm.

Çok zor günlerdi Nâzım. Şehrin duvarlarına senin posterlerini asmıştık ve polis kovalamıştı bizi.

Nâzım, sen beni hiç tanımasan bile ben seni hep arkadaşım sandım. Hayat boyu seninle oldum. Sahnelerde şiirlerini okudum; hakkında konuştum. Bazen seni eleştirdiğim de oldu ama hep sevdim. Sen öldüğünde ben dört yaşındaydım ama sen bende yaşayıp durdun. Seni benim kadar sevenler, içinde hissedenler var biliyorum. Bunun için hafif bir kıskançlık duymuyor da değilim. Kim bilir benim gibi kaç kişinin arkadaşısın. Sen bütün bir dünyadasın. Çok kalabalık bir ailen var. Bu mektubu sana içimde yıllardır yanan o aşkın bir ilanı olarak yazıyorum. Benim sevgili şairim, kendimi biraz da sana borçluyum. Kucağım çiçeklerle dolu karşındayım. Sana şiirler getirdim. Her şey için tüm kalbimle teşekkür ederim.

Bu yazı toplam 2408 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar