Kendi küçük, dertleri büyük bir adanın çocuklarıyız biz…
Bitmek bilmeyen ‘ana sorun’ ve ‘yan sorunlar’ yüzünden hastayız çoğumuz…
Belki hepimiz!..
Kimimiz kalpten muzdarip…
Kimimiz kanserden…
Ya şekerimiz vardır, ya tansiyonumuz.
Kiminde ikisi birden!
Kötü kolesterol, bel fıtığı, mide bozukluğu, bağırsak rahatsızlığı…
Ve psikolojik hastalıklar…
Doktorlar der ki “Stresten uzak durun…”
Bunların çoğu gerilmekten geliyor çünkü başımıza…
Yahut tetikliyor potansiyel hastalığı…

**

Bakın Anastasiadis de hastalandı.
Brüksel’de tansiyonu fırlamıştı, AB liderler zirvesinde…
Dün doktorlar bakmış, “Acil kalp ameliyatı lazım” demişler Rum lidere…
Biz üç Cumhurbaşkanı gördük şimdiye dek…
Rauf Denktaş…
Mehmet Ali Talat…
Derviş Eroğlu…
Üçü de kalp ameliyatı geçirdi!
Şimdi ‘Kıbrıs Cumhurbaşkanı’ Nikos Anastasiadis de sıraya girdi.

**

Kıbrıs sorunu hasta ediyor bizi…
Liderleri de, sıradan vatandaşları da…
“Stresi yenin” diyor doktorlar…
İyi ama nasıl?
Bir ‘belirsizlik’ var bu ada üzerinde, bitmek bilmeyen… İnsanı içten içe kemirip duruyor bu durum…
Hep ‘acaba’lar var kafamızda, doğduğumuz günden beri…
Bitip tükenmedi, “Acaba anlaşma olacak mı”, “Acaba göç edecek miyiz”, “Acaba çatışma çıkar mı”, “Acaba malımızı alırlar mı”, “Acaba anavatanlar savaşır mı”, “Acaba yabancıların çıkarı çözümde mi”, “Acaba adada nükleer silah var mı?”
Hakikaten, var mı adada nükleer silah?
Bilen yok!

**

Bu stres liderlere de zor geliyor tabii…
İçte, dışta yığınla cephe…
Her birinin ayrı baskısı…
Yukarısı bıyık, aşağısı sakal!
Taviz verdin mi vermedin mi?
Partiler kabul eder mi, etmez mi?
Vatandaş anlar mı, anlamaz mı?
‘Anavatanlar’ över mi, döver mi?
Yabancı devletler kızar mı, destekler mi?
Masa başı ve masa dışı taktikler, stratejiler, propaganda çalışmaları, diplomatik oyunlar, istihbarat işleri, bir yığın alavere dalavere…
Bir de yorgunluk, hareketsizlik, sigara falan eklenince bu tabloya, ‘gidilecek köyün minareleri’ bellidir.
Hepimiz hastayız yani…
Kıbrıs’ın stresine taş olsa dayanmaz ki!