Kamu vicdanında hukuk kararları
Mahkeme artık kararını verdiğine göre birkaç cümle yazmanın sakıncası yok.
Uzun zamandır fetüs davası gündemden düşmedi çünkü bu konuda ilk davaydı ve vicdanları rahatsız eden de bir olaydı.
Yasal kürtaj süresini geçiren annelerin fetüs veya bebeklerini aldırmaları ve bunun için de özel bir hastane ve doktorlar, çalışanlar ve hastane sahiplerinin bu işe olanak sağlamaları rahatsız ediciydi.
Bu olayda ve mahkeme tarafından verilen kararlarda kamu vicdanında kabulü zor durumlar var.
Öncelikle yasal kürtaj süresinin tekrar düzenlenmesi gereği gündeme gelmişti. Yani 10 haftalık yasal sürenin yükseltilmesi istendi çünkü bazı durumlarda annenin istenmeyen gebeliği öğrenebilmesi için 10 hafta yeterli bir süre olmayabilirdi.
Kabul edilemeyen başka bir durum ise yasal olmayan kürtaj olayıyla ilgili sadece annenin sorumlu tutulmasıydı. Meliz Akçal’ın babadan bağımsız olarak 9 ay hapse gönderilmesi yine kabul edilemeyen bir durumdu. Babanın “gebelik süresinden haberim yoktu” demesi onu kurtardı.
Kabul edilemeyen başka bir olay da geçtiğimiz gün verilen mahkeme kararlarıydı. Doktorların 5 ve 4 yıl, hemşirenin 2 yıl ceza alması, hastane sahipleri ve diğer hemşirenin de beraat etmesi herkes için şaşkınlık yaratacak bir karardı.
Doktorların müebbet hapis almaları bile beklenirken, hastane sahiplerinin uzun yıllar ceza almaları gibi bir beklenti varken kararın çok farklı çıkması vicdanlarda olumlu bir iz bırakmadı.
Elbette ki benim de, toplumun da vicdanında birilerini yargılama, haklarında karar verme, linç etme gibi düşünceler yoktur ancak olayın vehametine ve ortaya çıkan kararlara bakıldığında olayla paralel bir sonuç ortaya çıkmadığı gibi bir algı oluştu sanki…
Ve sadece Meliz Akçal’ın ‘başına patladığı’ gibi kafalardaki yargı daha da güçlendi. Diğer çocuk aldıran sadece anne demiyorum, aileler de bilinirken burada olduğu için Akçal’ın ceza almış olması vicdanların kabul edebileceği bir şey değil. Devletimiz diğer ailelere ulaşmakta bu kadar mı aciz! Adaletin nasıl adaletli işlediğini göstermek istemez mi hukuk sistemimiz! İlgili savcı, “kimin yargılanacağına savcı karar verir” dese de bu durumun kamu vicdanında yanıt bulmasının önemini göz ardı etmemesi gerekir diye düşünüyorum.
***
Ve diğer ilginç bir durum da hastane sahipleri Mehmet Ali Tunçbilek, Verda Tunçbilek ve hemşire Taner Okburan’ın suçsuz bulunarak beraat ettirilmeleriydi. Tabii buna da Mahkeme karar verir ancak bu insanlar suçsuzsa ve yaklaşık bir yıl cezaevinde yatmışlarsa demek ki alacakları oluşmuştur! Bu alacakları nasıl giderilecek merak ediyorum!
***
Bu davayla ilgili kafalarda başka sorular da var ancak dava sonuçlansa bile Mahkemelerin kararlarını daha fazla sorgulamak da iyi sonuç vermeyecektir. Sonuçta mahkemeler kararlarını yazılı olan şeyler üzerinden veriyorlar ama bence sorun da orada; Yasaların tekrar tekrar yazılması gerektiği… Bir daha bir daha… Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki; Belki savunma avukatlarının yasalardaki boşluklardan yararlanmalarını sağlayan yasaların tekrar tekrar düzenlenmesi, belki savcıların da çaresiz kalabilecekleri yasaların (eğer varsa suçların ispatlanabilir hale getirilmesini kolaylaştıracak) yeniden tekrar tekrar düzenlenmesinde yarar olacaktır.
Kamu vicdanında olumlu sonuçlar doğuracak kararların alınması mahkemeler ve hukuk sistemimiz açısından da önemlidir.