Rekabet Kurulu eski başkanlarından Yenal Süreç’den okudum.
“Güneydeki başkanlık seçiminde sandıklarda işsiz mezunlar görev alacak.”
“Al sana genç işsizlere bir günlüğüne de olsa kaynak aktarma fırsatı” diyor Süreç.
Kuzeyde olur mu böylesi?
Sanmam.
Burada yüksek gelirlinin daha çok kazanması, dar gelirlinin iyice daralması anlayışı var.

*  *  *

“Kamuda dönüşüm” bu seçimin de en önemli başlıklarından biri olmalı aslında...
Derdimiz boyumuzdan büyük.

Kamu görevinde “sayı” artsa da “hizmet” artmıyor.
Çünkü yeniler istihdam edildikçe, daha eskiler pasif göreve geçiyor.

*  *  *

Lefkoşa’yı konuşalım.

Kent insanı “rekor” sayıda çalışanı ödüyor ama sokaklarda “temizlik” yapan işçi sayısı neredeyse yok.
Kabullendik ve kanıksadık birlikte...

*  *  *

Polise bakalım.

Sokaklarda devriye çok az.
Hele geceleri neredeyse hiç yok!
Üstelik “devriye” denince, ne yazık ki “trafik” anlaşılıyor sadece...
Oysa masa başında, nöbette, banko ardında dünya kadar polis görev yapıyor.

*  *  *

İş güvenliğinde de pek farklı değil tablo...
Personel eksikliği olabilir...
Ama bilinen gerçek şudur ki, yenileri istihdam edildiği zaman daha eskiler “terfi” alacak ve “masa başına” geçecektir.

Bizim ülkemizdeki kadar icat edilmiş şeflik, amirlik, yöneticilik yoktur.
Avrupa Birliği istatistiklerinin söylediği de şudur, “sorun çalışan sayısında değil denetim, üretim, planlama ve performanstadır...”
Öğrenci başına düşen öğretmende dahi Avrupa’nın “iyileri” arasındayız örneğin...

*  *  *

Performansı tartışma şansımız olmaz.
Dünyayla “kıyas” da kabul edilmez.
Kim konuşsa ağzına tıkanır laf.

*  *  *

Nedense “kendi işi”ne fırsat bulan pek çok insan toplumsal hizmete dair “asıl” işini yapmak konusunda zamansız ve imkansızdır...
Denetim yoktur.
Bunu değiştirmeye “yürek” de yoktur pek!
En acısı budur...

Ve iki kavram tek harf farkıyla karışır:
“Emek”le değer yaratmadan ve üretmeden “yemek” eş tutulur bazen!