1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Kamusal alana erişim engellenemez”
“Kamusal alana erişim engellenemez”

“Kamusal alana erişim engellenemez”

Yaz geldi, gözler yeniden Anayasal hak olan plajlara ücretsiz erişime çevrildi

A+A-

Dila ŞİMŞEK

Halkın plajlara ücretsiz erişim hakkını savunan aktivistler, eylemlerine bu yaz yine devam edeceklerini açıkladı. 2008’de, “Beleşe Deniz” mücadelesi olarak başlayan bu eylemler, özel firmaların kamu alanlarını ‘işgalini’ protesto ediyor. YENİDÜZEN’e konuşan “Beleşe Deniz” aktivistleri ve avukatlar, “Plajlar kamusal bir alandır ve buraya erişim kimse tarafından engellenemez” dedi.
Aktivistler, özel firmaların, hizmet bedeli adı altında fahiş rakamlar talep ettiğini, “Biz bu hizmetlerden yararlanmak istemiyoruz” dendiğinde ise, şirketlerin korumalar ile tepki verdiğini ve erişimin engellendiğini anlattı. “Anayasada geçen hizmet başına 0.003 TL alınması artık komik bir duruma geldiği için bunun halkçı bir anlayışıyla düzenlenmesi gerekir” diyen aktivistler, düzenleme talep etti.
“Şu andaki ‘plaj ücretlerinin’ 5 ile 50 TL arası değişiyor olması anayasaya aykırı bir anlayıştır ve 50 TL günümüze göre çok fahiş bir fiyattır. Dört kişilik bir aile denize gitmek istese 200 TL mi versin? Bu korkunç bir rakamdır” diye görüş belirten aktivistler, bunun herkes tarafından karşılanabilir rakamlar olması gerektiğine dikkat çekti.

Her yıl yaz aylarında tartışma konusu olan “plajda ücret ödemeden bulunma” konusunda 2008 yılından beri eylem yaparak bu konuda farkındalık yaratan aktivistler, Beleşe Deniz: Plajlar Halkındır İnisiyatifine bağlı avukatların ücretsiz olarak, plajlara erişimi engellenen kişilere yardım ettiğini duyurdu.

Aktivistler, “Belediyeye ait yeşil alanın önüne özel mülküme bina yapsam bile yeşil alana geçit hakkı vermek zorundayım. Çünkü devlet nezdinde kamunundur, halkındır, geçiş engellenemez. Plajlara erişim de yasalar tarafından aynı nitelikte korunmaktadır” dedi.

Avukatlar, anayasanın 38. maddesi ‘Kıyıların Korunması’nda da belirtildiği gibi, kıyıların kamusal alan olduğu ve yüz metrelik şerit içindeki bölgeye erişimin hak olduğunu, bunu engellemenin ise suç olduğunu açıkladı. Avukatlar, ‘hizmet ücretinin’ de anayasada belirtilmiş olduğuna değinerek, can kurtaran ve temizlik gibi yükümlülüklerden hiçbir işletmenin ücret talep edemeyeceğini kaydetti. “Zaten bunları karşılamak suretiyle burada bulundukları unsurlardan ücret talep ediyor. Ancak bu zaten bir yükümlülüktür ve uygulandığı için kimseden ücret istenemez” diye devam etti.

Avukatlar “Yasa’da geçen, verilen her bir hizmet için 0.003 TL alınması gereğidir. Ancak yasa güncel olmadığı için bu fiyat komik bulunuyor. Bizim talebimiz de, bunun günümüz şartlarına uygun hale getirilmesi ve yasaya uyulması için denetim yapılmasıdır” diye konuştu.


Aktivistler ve Avukatlar ne dedi?

act.jpg

Avukat ve Beleşe Deniz: Plajlar halkındır İnisiyatifi aktivisti Cemre İpçiler: “Plajlara erişimin engellenmesi ve ücret talep edilmesi bir suçtur ve polisin dahil olacağı bir meseledir”

“Plajlara ücretsiz erişim, anayasal bir haktır. Keza bunun engellenmesi de suçtur. Hiçbir şekilde, yurttaşlardan ücret talep edilemeyeceği Anayasada ve yasada düzenlenmiştir ve bunun aksi uygulamalar suç halindedir. Kıyılara erişim ile ilgili anayasada ve yasada herhangi bir boşluk yoktur. Eğer konu ‘hizmet’ ise, hangi hizmetler için ne kadar ücret alınabileceği de belirtilmiştir. Örneğin, bir şirket, temizlik veya can kurtaran için ücret talep edemez çünkü bunlar hizmet değil, yükümlülüktür. Zaman zaman işletmeler, temizlik ve can kurtaran gibi, zaten bunları karşılamak suretiyle burada bulundukları unsurlardan ücret talep ediyor. Ancak bu zaten bir yükümlülüktür ve uygulandığı için, ‘Sahilimizde can kurtaran var, alanımızı temizliyoruz’ diyerek, yasal zorunluluklara uydukları için ücret talep edemezler. İşletmeler, sadece şezlong, şemsiye, duş ve kabinden ücret talep edebilir ancak bunun da azami bir miktarı vardır. Bazı şirketler ise, bünyelerinde havuzu da dahil ettikleri bahanesiyle giriş ücreti istiyor. Ancak havuzu kullanmak istemeyen, sadece denize geçmek isteyen kişiler için de zorluk çıkarıyorlar ve yine de ücret istiyorlar. Otelin binası da olsa 100 metrelik kıyı şeridi onlara ait değildir. Aqua park var diye halkın kamusal alana girişimi engellenemez. Daha bilinen bir örnekten gidelim, belediyeye ait yeşil alanın önüne özel mülküme bina yapsam bile yeşil alana geçit hakkı vermek zorundayım. Çünkü devlet nezdinde kamunundur, halkındır, geçiş engellenemez. Plajlara erişim de yasalar tarafından aynı nitelikte korunmaktadır. Kıyı şeridi kamusaldır ve özel mülk sayılan yalnızca çok ender, Osmanlı’dan kalma birkaç kıyı vardır, bunlardan sadece bir tanesi bildiğimiz kadarıyla plaj olarak kullanılmaktadır. Bilinen büyük plajların hiçbiri size ne derlerse desinler özel mülk değildir, Anayasa Mahkemesi de bu konuyu yorumlamıştır. Biz akıl veriyor gibi olmayalım ama işletmeler, havuzu kullanmak isteyenler için ayrı bilet kesebilir. Havuzu bahane ederek girişte ücret alınamaz. Yaklaşık 12 yıldır bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz ve inisiyatif dışında bu konuyu benimseyip plaja girişte hakkını arayan birçok insan var artık. Geçtiğimiz yıl Girne kaza mahkemesi, Escape’in aleyhine karar almıştı, girişte ücret alınmaması bir yana verilen hizmetler için de hizmet başına en fazla 0.003TL alınabileceği yönünde. Bu yasa olmasına ve her dava açıldığında kazanılmasına rağmen, biz oraya basını alarak kameralarla gitmedikçe sorun çıkarıyorlar. Bu gibi durumla karşılaşan insanlar için, ücretsiz ve gönüllü hukuk hizmeti veren avukat arkadaşlarımız var ve herkes bu işletmeler aleyhine hukuk davası açabilir. Ayrıca polise şikayet edip ceza davası başlatılmasının takipçisi de olunabilir çünkü belirttiğimiz gibi suçtur da. Şu anda Deniz Kızı, Acapulco, Escape, Cratos aleyhine sonuçlanan davalar var ve Mardinli Restoran hakkında hukuki süreç devam ediyor. Yasa’da geçen, verilen her bir hizmet için 0.003 TL alınması gereğidir. Ancak yasa güncel olmadığı için bu fiyat komik bulunuyor. Bizim talebimiz de, bunun günümüz şartlarına uygun hale getirilmesi ve yasaya uyulması için denetim yapılmasıdır. Bu konuda öneri sunabilmek için geçmiş hükümet döneminde başbakandan talebimiz olmuştu. İsteğimiz fiyatların günümüz koşullarına göre güncellenmesi ve denetim yapılmasıydı. Ama kendisi bize randevu vermedi. Bu konu ilgisiz kaldı. Biz taleplerimizi bu yıl da on yıldan uzun süredir olduğu gibi dile getirmeye devam edeceğiz. Plajlara girişle ilgili sorun yaşayan kişiler sosyal medya sayfamızdan bununla ilgili şikayetlerini belgeli olarak iletirse süreç başlatmalarına destek olmaktayız. Bu konuda farkındalık olduğu için polise şikayet edildiğinde polis de son yıllarda gecikmeden oraya ulaşıp girişe yardımcı oluyor. Çünkü plajlara erişimin engellenmesi ve ücret talep edilmesi bir suçtur ve polisin dahil olacağı bir meseledir.”

Avukat Ahmet Said Sayın: “Dört kişilik bir aile denize gitmek istese 200 TL mi versin? Bu korkunç bir rakamdır”

“Anayasanın 38. Maddesine göre plajlara erişiminin önlenemeyeceği bir haktır. Bu tabii zamanla halk tarafından unutuldu ve bir kesim bu hakkı gasp etmeye başladı. Oteller ve özel firmalar, işletmeci sıfatıyla bu plajları kiralıyor ama bu kişiler, alanın etrafını çevirip yurttaşı almıyor. Halbuki, Bakanlar Kurulu da bunu belirtmiştir, bunu ihlal eden oteller cezai yaptırıma tabii tutulur çünkü halkın hakkını gasp ediyorlar. 8 yıldır hukuk mücadelesi veriyoruz. Alsancak belediyesini ve Escape’i dava etmiştik. Anayasada geçen hizmet başına 0.003 TL alınması artık komik bir duruma geldiği için bunun halkçı bir anlayışıyla düzenlenmesi gerekir. Her hizmet, şezlong, duş, park yeri, 3’er lira olsun, bir ada ülkesi olarak bütçesi fark etmeksizin herkes kullansın. Şu andaki ‘plaj ücretlerinin’ 5 ile 50 TL arası değişiyor olması anayasaya aykırı bir anlayıştır ve 50 TL günümüze göre çok fahiş bir fiyattır. Dört kişilik bir aile denize gitmek istese 200 TL mi versin? Bu korkunç bir rakamdır. Hiçbir surette girişten ücret alınamaz. Gidip oraya ben şezlong ve duş kullanmayacağım dendiğinde müdahale edilemez. Bu tartışmalar her yaz sürüyor ve işletmelerin lehine ilerliyor. Ada ülkesi Kıbrıs’ta, yurttaş olsun olmasın herkes kamusal alandan yararlanabilir. Sosyoekonomik fark olmadan herkes denize girebilmelidir. Restoran ve şezlong ücretleri tabii ki ödensin ama bunlar da halkçı bir rakam olsun. 50 TL bugün, bir işçinin etini dişine takarak 100 lira bile kazanamadığı yerde çok pahalı bir fiyattır. Bunun makulü, 5-10 TL’dir. Buradaki en büyük sorun, “Ben sizin hizmetinizi kullanmayacağım” dendiğinde, oradaki şirketin sorun çıkarması, güvenlikle size engel konulmasıdır. Sahildeyken yanınızda getirdiğiniz yemeğin yasaklanması da engellenemez. Ben dağda da pikniğe giderim sahilde de. Konu sadece denize girmek değildir. Kamusal alanda istediğimiz şekilde bulunabilmektir. Merkezi idarenin halkçı bir anlayışla tabelalar vs. ile düzenleme yapması gerekir.”

Baraka Kültür Merkezi Aktivisti Kamil İpçiler: “Size tanınmış bir hak var ancak sermaye kesimleri kar hırsı ile bunu da gasp etmiş ve size her şeyi satmaya çalıştıkları gibi denizi de satmaya çalışıyorlar”

“2011 yılından beri beleşe deniz eylemlerine katılıyorum. ‘Beleşe Deniz’ bir hak mücadelesidir. Bunu ücretsiz sağlık, ulaşım ve/veya barınma hakkından çok da farklı algılamamak gerek. Size tanınmış bir hak var ancak sermaye kesimleri kar hırsı ile bunu da gasp etmiş ve size her şeyi satmaya çalıştıkları gibi denizi de satmaya çalışıyorlar. Yaklaşık 10 yıl önce bu eylemler başladığı zaman durum bu kadar kötü değildi ve açıkçası ‘Beleşe Deniz’ mücadelesi de bu denli toplumsal bir destek bulmuyordu. Bugün artık –özellikle Girne bölgesinde- fahiş ücretler ödemeden denize girebileceğiniz pek bir yer kalmayınca, bu hak mücadelesi halkın büyük çoğunluğu ve kamuoyu tarafından sahiplenildi. Bu sebeple 1-2 yıldır beleşe deniz eylemlerini Baraka olarak düzenlemiyoruz. Çünkü artık bu eylemler kendiliğinden ortaya çıkabiliyor ve önceliğimiz bunun önünü açmak. Yani eylemleri destekleyen ve bu konudaki tüm gelişmeleri yakından takip eden bir pozisyondayız. İlk başlarda bölgeliler aktivistlere ulaşıp “Gelip bizim bölgedeki denizde de eylem yapın” diyordu, ancak artık halkımız kendi beleşe deniz eylemlerini kendileri yapıyor ve yayınlanması veya destek bulması için sosyal medyadaki ‘Beleşe Deniz’ sayfasına bir video gönderiyor. Zaten anayasal hakkına sahip çıkıp plajlara girişinin hiç bir şekilde kısıtlanamayacağını ve ücrete tabi tutulamayacağını savunan tüm halkımız ‘beleşe deniz aktivisti’dir.

Yıllardır düzenlenen bu eylemlerde yalnızca iki kez o an denize girilemediği durumla karşılaştık. Bunlardan biri kumarhanesi olan bir otelde, Cratos’da yaşandı ve çağrılan polis görevi anayasayı uygulamak (eylemcilerin denize girmesini sağlamak) olmasına rağmen bu konuda yardımcı olmayarak bir ilki yaşattı. Daha sonra hem Cratos’a dava açıldı hem de oraya tekrar gidilip denize beleş girildi. İkinci örnek ise siyasilerin kurmaması gereken ilişkiler kurmasından ötürü yaşandı. Birilerinden aldığı cesaretle anayasa ve polisi tanımadığını (küfürlü şekilde) dile getiren Mardinli isimli işletmenin sahipleri adeta eşkıya gibi hem eylemci gençlere saldırdı, hem de polis eskortuyla evlerine dönmek zorunda kalan eylemcileri taciz ve tehdit etti. Bu iki olay haricinde yıllardır tüm eylemlerde işletme dirense bile polisin olay yerine gelerek Anayasa’nın gereğini yapmasıyla denize beleş girildi. Zaten Anayasa’nın ilgili maddesi hem çok açık hem de mahkeme kararları ile birçok kez bu eylemlerin haklılığı teyit edildi.”

Beleşe Deniz: Plajlar Halkındır İnisiyatifi aktivisti ve Bağımsızlık Yolu Basın Sekreteri Yusuf Özgü Sertel: “Günlük hayatta insanlar hak ihlaline çok sık rastlıyor ancak insanlar uğraşmak istemediği için bir şey yapmıyor”

“Ben öncelikle şunu belirtmek istiyorum; kıyılara ücretsiz erişim, anayasal ve meşru bir haktır. Bu mücadele halk tarafından belli bir oranda sahiplenildi. Yasa olmasına ve dava açıldığında gereken karar çıkmasına rağmen, yürütme üstüne düşen görevi yapmıyor. Özel firmalar, belirledikleri alana bariyer çekerek veya görevli bulundurarak, giriş ücreti alıyor. Bu bir suçtur ve bunun cezai yaptırımı vardır. Yasalar, hizmet bedellerini düzenlemiştir. Ancak yasa 1995’ten kalma olduğu için, düzenleme yapılması gerekiyordu. Yani aslında hizmet bedelinin daha cüzi bir fiyat olması gerekir. Tabii bu uygulanmadığı için, özel şirketlerin eline güç geçiyor. Halkın kıyılara erişimi engellenemez. Gemikonağı’nda Mardinli Restoran yetkilileri bize saldırdıktan sonra, biz Erhüman’dan önerilerimizi sunmak için randevu istemiştik ancak alamadık. Günlük hayatta insanlar hak ihlaline çok sık rastlıyor ancak dinlenecekleri günde böyle bir kavga vermek durumunda bırakıldıkları için uğraşmamayı tercih ediyorlar. Yürütme de, üzerine düşen görevi yerine getirmiyor. Vücut bütünlüğümüzü riske atarak verdiğimiz mücadele karşısında bir randevu bile alamıyoruz. Erhüman’ın sermayenin girdabı altında boğulduğuna inanıyorum. Eylemlerimiz devam edecektir. Bu bir hak mücadelesi ve ekonomik bir taleptir. Şu anda insanların içinde bulunduğu ekonomik durum bellidir, asgari ücret bellidir. Buna göre insanlar üç dört saatlik eğlence için 200-300 TL vermeyi karşılayamaz. Hizmetin bir fiyatı olacaksa da, bu kadar fahiş fiyatlar olmamalıdır. Önceden yine bu hak ihlal edilirdi ancak fiyatlar düşük olduğu için şu anki kadar göze batmıyordu. Ayrıca, ‘her bütçeye göre plaj var’ demek, bu özel firmaların yaptığını meşru gösteren bir anlatımdır ve yasadışı uygulamayı normalleştirir.”

İsmail Özuçar: “Denize girip çıkmaktan ve kumsala ayak basmaktan para istenemez”

“Halkın denize, oradaki özel firmaya herhangi bir ücret ödemeden girmesi yasaldır ve bu hakkı sonuna kadar savunuyorum. Oteller, şimdiden hazırlık yapmaya başlayarak, plaj fiyatı duyuruyor. Şemsiye, şezlong ve havlu ücreti diyerek, 50 TL talep ediyorlar. Ancak, “Biz şezlongu veya diğer hizmetleri kullanmayacağız, sadece denize gireceğiz” veya “Sadece sahilde yürüyeceğiz” dendiğinde, insanlara zorbalık yapılıyor. Bu kabul edilemez bir davranıştır. Asıl, halka müdahale edene müdahale etmek gerekir. Yasalarımız ne yazık ki halkın yararına değil, sermayelere çalışıyor. Kimi oteller ise, “Bu hizmetleri kullanmayacaksanız bile, sahili biz temizlediğimiz için ücret ödemeniz gerekiyor” diyor. Plajı temizlemek zaten devletin görevidir. Kimse çıkıp bu sebeple ücret talep edemez. Halk, sahip olduğu kamusal alana giremiyor. Denize girip çıkmaktan ve kumsala ayak basmaktan para istenemez. Bunun yanı sıra, talep ettikleri ücret de, halk için çok pahalı. Bir aile denize girmek istese, 200-300 TL ödemesi gerekecek. En azından bunu değiştirmeleri lazım.”

yeniduzen-satin-aliniz-20190529101833.jpg

Bu haber toplam 4784 defa okunmuştur
Etiketler : , ,