Kamusal Eğitim ve Özel Okullar
Yapılan duyurularla önümüzdeki yıl için temel eğitim kademesindeki özel okul ücretlerini asgari ücretin 10 katının üzerinde olacağı kesinleşti.
“Eee ne yapalım! Aha kamu okulları orada çocuklarını oraya göndersinler” dediğinizi duyar gibiyim. Ne var ki durum bundan çok farklıdır.
Anne- babalar özel okulları birçok nedenden dolayı tercih ediyor olabilir. Bunları arasında en öne çıkanlar;
- Özel okulların, kamu okullarına oranla daha başarılı olduğu algısı,
- Çocuklarının daha iyi bir yabancı dil eğitimi alacakları düşüncesi,
- Çocuğunun seçilmiş bir öğrenci grubunda olma isteği,
- Daha çok eğitim hizmeti, daha iyi eğitim ortamı,
- Kamu okullarında birçok yapısal sorundan kurtulma düşüncesi,
Aslında bütün bunların temelinde yatan şey özel okula giden öğrenci ile kamu okula giden öğrenci arasındaki gelişimsel farkın maksimum düzeyde açılmış olmasıdır.
- Bir tarafta yabancı dili öğrenen bir öğrenci, diğer tarafta ana dil becerisini henüz tamamlayamamış bir öğrenci,
- Bir tarafta sosyal aktivitelerle bütünlüklü gelişim sağlama yolunda önemli adımlar atan bir öğrenci, diğer tarafta sadece akademik alanda ezbere dayalı bilgi yüklemesi altında ezilen bir öğrenci,
- Bir tarafta eğitim teknolojisine sonuna kadar ulaşan bir öğrenci, diğer tarafta eğitim teknolojine uzaktan bakan bir öğrenci,
- Ve en önemlisi, bir tarafta günde en az 3 saat fazla eğitim diğer tarafta günde en az 3 saat eksik eğitim alan bir öğrenci…
Peki ama özel okulların olumsuz yanı yok mu? Olmaz olur mu onlarca…
- Örneğin her şeye rağmen gerek ülkemizde yapılan merkezi sınavlar gerekse ÖYSM tarafından yapılan YGS, LYS gibi sınav sonuçlarından da rahatlıkla görebileceğimiz gibi başarı sıralamasında birçok kamu okulu, özel okullardan çok daha başarılı sonuçlar elde ediyor. Özel okulların tamamının kolej olduğunu ve GCE A-Level programı odaklı eğitimler verdiğini dikkate alan bir karşılaştırma yapsak bile yine de özel okulların kamu kolejlerinden çok daha iyi olduğunu söylemek mümkün değil.
- Bir diğer ciddi olumsuzluk da öğretmenin emeğinin karşılığını alamaması. Öğretmenin göreve başlaması ya da görevden çıkarılması patronun bir sözüne bağlı olması nedeniyle çok sık ve sürekli öğretmen değişikliği ile karşılaşan öğrencilerin pedagojik gelişimlerindeki sıkıntılar.
- Eğitim-öğretim uygulamalarındaki bütünlük, öğretmen kadrosunun kalitesi ve etkinliği, okul yaşamı, öğrenci gelişimi ve diğer eğitim disiplinleri açısından da kamu okulları lehine bir durumu rahatlıkla tespit edebiliriz.
- “Müşteri” olarak görülen anne-babaya şirin görünmeye yönelik uygulamalarla okul yaşamı, öğrenci başarısı, sınıf geçme ve davranışların disipline edilmesinde adil olmayan uygulamalara rastlıyoruz.
Kısacası en temel hakkımızı bile ulaşılmaz kılan ucube bir yapıya doğru koşar adım gidiyoruz.
En liberal ülkelerde bile eğitimin kamusal bir yanı vardır. Bu kamusal yan, saygın bir yaşam sürebilmek için sadece bireyin sahip olduğu eğitim hakkından değil, eğitimin; “insanlaşma” sürecinin esası olmasından kaynaklanmaktadır.
Kamusal haklar, eşitlik ve adalet kavramları ile anlam kazanır. Eğitimin kamusallığı, sınırını genişletme ve eğitim alma durumunu koruma işidir. Devlet tarafından verilen parasız eğitim, eğitim hakkının kullanıldığı anlamına gelmez. Eğitim, her çocuğun fırsat eşitliği bağlamında kaliteli eğitime ulaşma işlevi sağladığı sürece kamusaldır.
Eğitim, kamusal olmanın ötesinde diğer hakların kullanımı konusunda anahtar bir işlev de görür. Bu öneminden ötürü kamusal ve kişisel haklarınızı veya haklarımızı sınırlandırmak isteyenler önce eğitim hakkını kullanılmaz hale getirmek ister. Ne var ki çoğu zaman bu sınırlandırma ekonomik yolla yapılmaktadır.
Sözün özü;
- Eğitim kamusal bir hizmetten öte, kamusal bir haktır. Bu hak, sadece kamu okullarını açık tutmak demek değildir.
- Eğitim ekonomik bir sektör, okullar ticarethane, öğrenciler de müşteri değildir. Kaliteli eğitim sadece parası olanın alabileceği bir hizmet değil, her bireyin ulaşması gereken bir haktır.
- Sadece doktorların, mühendislerin, öğretmenlerin çocukları doktor, mühendis, öğretmen olursa yani eğitim bireylere sosyal sınıf atlamada yetersiz kalırsa o ülkede eğitim sistemi yok demektir.
Eğitim sisteminin hem ülke kaynaklarının hem de aile bütçelerimizin ne denli büyük bir kısmını tükettiği göz önüne alınırsa, ne derece büyük bir öneme sahip planlama ile yönetilmesi gerektiği çok daha iyi anlaşılabilir. Çünkü eğitim kamusaldır ve ulaşması gereken hedefleri vardır.
Eğitimi yönetenler;
- Sorumluluğunuz sadece kamu okulları ile sınırlı değildir. Ülkedeki tüm eğitim kurumları ve eğitim işleriyle ilgilenmek zorundasınız. Fırsat eşitliği, eğitime ulaşma imkanı, her öğrenci tam ve kaliteli eğitim almasını dert edinin artık…
- Özel okulların sadece eğitim-öğretim uygulamaları değil, ücretlendirme dahil, eğitim yönetim süreçlerinde de sorumlu olduğunuzu unutmayın.
- Bugünkü kaotik yapıyı değil, nitelikli ve kaliteli “Tam Gün Eğitimi” sağlamak için plan yapın, vizyon geliştirin. Ya da dün yaptıklarınızı yapmaya devam edin ve yükseköğretimden sonra genel eğitim sistemimizin de duvara toslamasını seyredin.
Okumuş muydunuz?
Ya düşünürsünüz ya da başkaları sizin yerinize düşünür…
F. Scott Fitzgerald