Son iki ayda daha az sayıda kamu görevlisi işinin başında yer alıyor.
En azından “hatırı sayılır” diyelim.
Pek çok kurum yarı personel ya da dönüşümlü çalışma ile işlevini yerine getiriyor.
Sizce hayatımızdan ne eksildi?
Bunu “toplumsal hizmet” anlamında sorguluyorum.
 

***

Yok yok!

Derdim öyle kimilerinin ön yargısı gibi “çalışmıyorlar canım” mesajı vermek değil.
Toptancı ya da genellemeci yaklaşmıyorum.
Yine de şunu görebiliyoruz.
Salgın süreci, kimin çalıştığını, kimin hizmetine gerçekten ihtiyaç duyulduğunu çok daha net ortaya koydu.

***

Kamusal organizasyona yönelik defolarımızı konuşuyorum.
Kimi alanlarda bir avuç insanın sırtına yükleniyor, olanca iş!

Kimi kurumlar artık iyice işlevini yitirdi.
Bugünün ihtiyaçlarını karşılamayan pek çok kurum, çalışan, amir var; bu yapılara ilişmiş, çoğu hatır gönülle istihdam edilmiş çok da insan…
Olsa da olur, olmasa da!

***

Teknoloji kullanımı, insan kaynağı, üretim süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesi, verimlilik analizi, sosyal devletin ihtiyaçları anlamında altın bir fırsat var önümüzde...
Kimi kurumların kapatılması, kimilerinin birleştirilmesi gerekiyor.
Çok daha iyi yönetmeliyiz kaynaklarımızı hem insan boyutunda, hem de mali!
Hele de bulundukları yerlerde ‘işlevi kalmamış’ insanları, örneğin, denetim kurumlarına aktarmalıyız, personel ihtiyacı bulunan yerlere…
Olur mu?

Hiç sanmam!

Olmasın diye bu ülkede birkaç senede bir araya 'seçim' sıkıştırılıyor.

***

"Varlık sebebi" diye bir gerçeklik vardır.

Kamu kurumlarında bu anlayış değişti.

"Topluma Hizmet ve Üretim" olması gereken sebep, giderek farklılaştı.
Eğer aradan "hizmet" ya da "üretimi" çıkartırsanız, kimin işe gelip gelmediğinin, kimin saat kaçta geldiğinin, kimin mesai kimin ek mesai yaptığının bir önemi kalmıyor.

***

Bir de gördük ki...

Sosyal güvenlik, sağlık, denetim gibi kurumlara yoğunlaşmalıyız önce, hem altyapı hem de insan kaynağı olarak.
Toplumun kendisi kurumlara hizmet etmeye başladı kimi yerlerde!
Buraları ‘güncellemeliyiz’ mutlaka