‘KAN’ Bankası
Telefon çaldı...
Yoldayım...
(Burada sanırım aracımı yana çekerek, görüşmemi böylece yaptığımı yazmam gerekiyor.)
Kan Bankası’ndan aradılar.
“A Rh Negatif kana ihtiyacımız var, sizin kan grubunuzla uyuyor. Kan vermek ister misiniz.”
En son altı ay önce vermiştim.
Üç aylık bir süre yeterli.
- “Elbette” dedim.
***
Yine telefon çaldı, az sonra...
Bu kez ‘kan’ bekleyen hastanın yakınıydı arayan...
Üstelik tanıdık bir ses...
- “Çok teşekkür ederim” dedi...
- “Ne gerek var” dedim, “Ben teşekkür ederim...”
***
Öylece yolumda giderken, bana kendimi iyi hissettiren, o gün için ‘işe yaradığım’ duygusunu yaşatan bu telefona insan elbette teşekkür ederdi.
***
Kan Bankası’na gittim.
Bir yurttaşın yakını için kan ihtiyacı vardı ve bir arkadaşını bulmuş, getirmişti.
Ve aynı saatlerde, 3 yaşında ‘bakla zehirlenmesi’nden yoğun bakıma alınan bir çocuk için de kan aranıyordu...
Üstelik de yakını için arkadaşını getiren adamın kan grubuyla aynıydı.
“Bu kan çocuğa gitsin” dedi adam...
***
Gülümseyerek kanımı verdim.
Çok zamandır bu kadar mutlu hissetmemiştim kendimi...
Hani bu seçim sürecinde delicesine birbiriyle didişen hallerimizi düşündüm...
Şu ‘avuç içi’ kadar coğrafyada biriktirdiğimiz kötülükleri, kirleri, kaypaklıkları...
‘İnsanlık’ denen tılsım yeterdi, hepimize...
***
Kan Bankası artık akşam saat yediye kadar hizmet veriyor, bir iyi gelişme de bu.
Hani Turkcel-Sağlık Bakanlığı ortaklığında ‘kan veri bankası’ oluşmuştu ya, yurttaşlar genelde ‘mesajlar’a kayıtsız kalıyormuş, ancak, telefonla yapılan aramalarda geri dönüyormuş mutlaka...
En nihayetinde ‘banka’da birikiyor veriler...
Biraz daha duyarlılık gerekiyor demek ki...
Ve teşekkürler güler yüzlü hemşirem, hiç acıtmadı canımı...
Ne güzel bir gündü öyle...