Kanatların sesi kesilir mi?
Kanatların sesi kesilir mi?
Onları zamanla yok ediyoruz… Sulu tarım, yol inşaatları, plansız yapılaşma, bilinçsiz kimyasal kullanımı, teknolojinin yoğun olarak uygulanması, avcılık, sulak alanları kurutma faaliyetleri, yavru ve yumurta toplanması, yasa dışı ticaret, anız yakılması, ağaç kesimleri, turizm amaçlı müdahaleler ve küresel ısınma yok olmalarına neden oluyor… Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en zengin miras, tahrip edilmemiş, bakir bir doğadır… Kuşlar da doğanın vazgeçilmez bir parçası… ADRES KIBRIS’a konuşan Biyolog Asuman KUYUCU ve Biyolog Niyazi TÜRKSEVEN kuşların yok olmanın eşiğinde olduğuna işaret ediyor…
Mert ÖZDAĞ
Kıbrıs adası kuşlar için Akdeniz’de önemli bir alandır…
Kıbrıs’ta kaydedilmiş 373 kuş türü var…
Bu kuşların 204’ü transit, 90’ı kış ziyaretçisi, 43’ü yerli ve 31’i ise yaz ziyaretçisi olarak biliniyor…
Kıbrıs’ın kuzey-güney göç yolları üzerinde bulunması çok sayıda kuş türünün görülmesine neden oluyor…
Ayrıca uluslar arası öneme sahip olan Larnaka ve Akrotiri’deki tuz gölleri de bu kadar çok kuş türünün Kıbrıs’ta görülmesinde etken olarak kabul görüyor…
Kıbrıs’ta endemik, yani sadece bu topraklara özgü kuş türleri de var…
Cyprus Wheater Oenanthe cypriaca Kıbrıs Kuyrukkakanı
Cyprus Warbler Sylvia melanothorax. Kıbrıs Ötleğeni
Cyprus Scops Owl (Otus scops cyprius), İsakkuşu
Coal Tit (Parus ater cypriotes) Çam Baştankarası
Short-toed Treecreeper (Certhia brachydactyla dorotheae) Bahçe Tırmaşıkkuşu
Jay (Garrulus glandarius glaszneri) Alakarga…
Ülkemizde kuşları tehdit eden çeşitli faktör hem kuşlardaki çeşitliliği azaltmakta hem de sayılarında düşüşe neden olmaktadır.
Sulu tarım, yol inşaatları, plansız yapılaşma, bilinçsiz kimyasal kullanımı, teknolojinin yoğun olarak uygulanması, avcılık, sulak alanları kurutma faaliyetleri, yavru ve yumurta toplanması, yasa dışı ticaret, anız yakılması, ağaç kesimleri, turizm amaçlı müdahaleler ve küresel ısınma bu nedenlerden öne çıkanları…
Kıbrıs’ta kuşların durumunu Biyolog Niyazi Türkseven ve Biyolog Asuman Kuyucu ile konuştuk. İki biyolog da aynı fikirde, Kıbrıs’ın kuzeyinde kuşlar tehlike sınırında…
Kuyucu: Titreyip kendimize gelmeliyiz
Asuman Kuyucu’nun görüşleri ile başlayalım…
Kuşlar üzerine önemli gözlem ve araştırmalar yapan Biyolog Asuman Kuyucu, adanın bölgedeki kuş popülasyonunun uğradığı önemli yerlerden biri olduğuna dikkat çekiyor.
Kuyucu bu durumu şöyle özetliyor:
Kıbrıs Akdeniz’in kuzey doğusunda kuş göç yolları üstünde her yıl yüzlerce farklı tür ve milyonlarca kuşun geçiş yaptığı, duraklayıp dinlendiği, kışı geçirdiği veya ürediği çok önemli bir soluklanma alanı teşkil etmektedir.
Göçler sırasında Karpaz Ay Andrea Burnu, Akama, Kormacit Burnu, Greko Burnu ve Ağrotur Yarımadası güzel izleme alanlarıdır. Bu alanlarda yapılan izlemelerle kuş göçleri ve Adamızın bu konudaki önemini anlatacak yeterli bilimsel veriye ulaşmak mümkündür. Adanın içlerine doğru ulaşıldıkça, orman ve koruluklar, sulak alanlar, bağ ve bahçeler ve hatta şehir içi yeşil alanları kuş barındırma kapasitesine sahiptir. Orman ve sulak alanlarımız özellikle dağlık bölgelerimiz ekolojik zenginlik ve kuş popülasyonlarının korunması bakımından önemlidirler ve sürekli olarak koruma kapsamında olmaları, buralarda yapılaşmaya, avlanmaya, her türlü kirlenme yapacak insan etkisine izin verilmemesi gerekmektedir. Bu alanların yönetim planları ile koruma ve kullanım dengesinin hassasiyetine dikkat edilerek sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekmektedir.
“Kuşları izlemekle birçok şeyden haberdar olursunuz”
İçinde bulunduğumuz günlerde sulak alanlarımızda, yerli, üreyen göçmen ve geçit türleriyle birlikte kışlayan göçmenleri de görmek mümkündür. Sakarmeke türümüz (halk arasında karabatak ve karakuş da denir. Aslında bir karabatak değildir) bugünlerde yavrularıyla birlikte görülebilmektedir.
Kuşlar neden bu kadar önemlidir? Kuşlar dünya üstünde hepimizin dikkat ve beğenisini toplayan önemli türlerdir. İzlenmeleri kolaydır ve Kıbrıslı Türklerin 1960’lı yıllardan beri kuşları izleyip kayıt yaptıklarını biliyoruz. Ancak ne yazık ki Ada’mızda kuşlarla ilgili yapılmış çalışmalar içinde Kıbrıslı Türklere ait olanları yok denecek kadar az sayıdadır ve bu bizi aslında doğa ve doğa olayları ile ne kadar az ilgilendiğimiz sonucuna götürmektedir. Elbette ki bu çok üzücü, aynı zamanda düşündürücüdür. Kuşlar ve özellikle göçmen kuşların populasyonlarındaki değişmeler, yaptıkları yer tercihleri bize doğanın durumu hakkında bilgi vermektedir ve biz bunu görebiliyorsak uyarıcı ve önlem almaya teşvik edicidir. Değerlendirmeye kalkarsak görünenlerin dışında görünmeyen sonuçlar dahi elde etmemiz mümkündür.
Ada genelinde ve Adamızın her mevsim konuk ettiği kuşlarla birlikte kuş gözlemcileri ve kuş fotoğrafçıları vardır. Kuşlarla ilgilenmek bir bilim ve bir sanattır. Bu etkinlikleri gerçekleştirirken onları rahatsız etmemek ve ürkütüp kaçırmamak önemlidir. Kuşları izlerken amacınız o olmasa da aslında insan yapısı çevrenin ve unsurlarının doğaya ne kadar zarar verdiğini, insanın nasıl bir kirletici olduğunu ve doğa üzerindeki zararlı etkilerini de görürsünüz. Bu bakımdan ülkemizde uygulamalı çevre eğitiminin eksikliği hemen ortaya çıkar.
Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde bütün doğal ve yapay sulak alanlar, Beşparmak Sıradağları, Sıradağlar üstündeki Bufavento, Alevkayası, Kantara gibi yükseltiler, Ay Andrea Burnu, Kormacit Burnu bazı kayalık ve sığ deniz kıyılarımız, tarım alanları çevresindeki ağaçlıklar, bağlık bahçelik alanlar, koruluklar ve bozkırlar kuşları görebileceğimiz önemli yerlerdir. Her farklı bitki örtüsüne sahip alan bir farklı ekosistemdir ve farklı türden kuşlar içerir. Kuşlar yiyecek bulabildikleri her yerde vardırlar ve yedikleri besinleri yerken doğaya hizmet sunarlar. Ülkemizde bu aylarda kuluçkada oturan sığır balıkçılları koyun inek ve at gibi hayvanların üzerindeki parazitleri yiyerek onları bu dertten kurtarır. Hayvan sahiplerinin de parazitler için kimyasal kullanmasını engeller. Biyolojik mücadele yapar. Kırlangıçlar ağızları açık uçar, daha çok sivrisinek yakalayabilmek için. Kerkenezler(giksi) ve baykuşlar aman vermeyen birer fare avcısıdırlar. Bitkilerle beslenen kuşlar yedikleri bitkilerin tozlaşmasını ve tohumlarının uzaklara götürülerek dağılmasını sağlarlar. Ciklalar yeyip dışkısıyla toprağa bırakmazsa ardıçlar çimlenmez. Bu yüzden ciklanın adı ardıç kuşudur. Tarım alanlarının çevresine ekilen yüksek boylu selvilere konan kuşlar tarım alanlarına dadanan zararlılarla beslenir. Eğer insanlar kanserojen tarım zehirleriyle bunları öldürmemişse.
Göçmen kuşların her yıl bize gelen türlerinin sayılarındaki değişiklik hem bizim hem de geldikleri ülkelerin doğası ile ilgili bilgi verirler. Bu yüzden göç özelliklerini ve sayılarını bozmayacak önlemler almak gerekir. Kuşların ve doğalarının korunması konusunda uluslararası birçok sözleşme, proje ve bilgi ağları yapılmıştır. Bunlar arasında Ramsar Sözleşmesi, Bern Konvansiyonu, Grado Bildirgesi, Ekosistem yaklaşımı, MaB (Man and Biyodiversity)Projeleri, Kuş Direktifi ve Natura 2000 Bilgi Ağı önemli yer tutar. Ülke olarak bunlardan habersizmiş gibi davranmakta olduğumuz görüntüsüne sahibiz ancak dünya doğal mirası hepimiz içindir ve bunu korumak için bizim de üstümüze düşeni yapmak gereken önlemleri almak lazımdır. Bu konuda en can alıcı hedef yetkililerin eğitilmesidir. Yetkililerin doğanın başına geleceklerin bizim de başımıza geleceği bilincine ulaştırılması doğal mirasın korunması konusunda gereken adımları atmalarını sağlayacaktır.
Bugün ülkemizde kızıl akbabanın zehirlerle ve yaşam ortamlarına yapılan müdahalelerle tükenmesinin sonucu olarak doğaya atılan leşlerin ortadan kaldırılamadığını görmekteyiz. Diğer bir leş yeyicimiz olan kuzgun(loggaro) türünün tükenmeye yanaşacak kadar azalması akbabaları tüketen nedenlerin hala tehlikeli boyutlarda olduğunu işaret etmektedir. Bu gün farelerle savaşın ve bunun için doğaya zehir yığılmasının nedeni bizim farelerin doğal düşmanı olan yılanları ve yırtıcı kuşları ortadan kaldırmamızdan kaynaklanmaktadır.
İşte bunlardan dolayı kuşlar ve onları korumak önemlidir. Ve en erken zamanda KKTC’nin titreyip kendine gelmesi gerekmektedir.
Sabırla okuyup değerlendireceğiniz için teşekkür ederim. Kuşların neslinin tehlikede olmayacağı bir Kıbrıs dilerim.
---------------------------------------------------
Türkseven: Bilinçsiz avcılık yok ediyor
Biyolog Niyazi Türkseven de kuşlar konusunda önemli bir isim…
Kıbrıs’ta kuşlar üzerine araştırmalar ve gözlemler yapan Türkseven aynı zamanda da “KIBRIS’IN KUŞLARI” isimli kitabın da yazarı…
Türkseven, Aralık-Mayıs ayları arasında akan derelerin, 2 adet tuz gölünün, 3 lagünün ve birçok göl, gölet ve barajın Kıbrıs adası üzerinde bulunması yerli ve özellikle göçmen kuşlar için çok önemli olduğuna işaret ediyor…
“Kıbrıs, coğrafi konumu nedeniyle Batı Paleatrik-Afrika göç yolları üzerinde bulunmaktadır. Göç eden milyonlarca kuş genellikle sulak alanlarda mola vererek hem dinlenmekte hem de beslenmektedir. Bu da sulak alanların, dünya mirası olan göçmen kuşlar için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır” diyen Türkseven, adanın göç yolları üzerinde bulunmasının önemine dikkat çekiyor.
Niyazi Türkseven durumu şöyle özetliyor:
Göçmen kuşların çoğu Avrupa’da ürer. Soğuk kış mevsimini geçirmek ve besin bulmak amacıyla sonbaharda Avrupa’dan Afrika veya Orta Doğu’ya doğru göç ederler. Yine Avrupa’ya baharın gelmesiyle göçmen kuşlar yuvaya geri dönerler.
Göçmen kuşlar göçleri esnasında genellikle Kıbrıs Adası üzerinden geçerek yollarına devam ederler. Bu geçiş esnasında ya kısa bir mola vererek dinlenirler ya da direkt geçerler. Bu kuşların statülerine geçit kuşu denir. Bazı kuşlar uzun göç yolunu izleyerek Afrika’ya gitme yerine kışı ülkemizde geçirmeyi tercih eder, bunlar da kış göçmenleri diye adlandırılır. Kış göçmenlerine örnek flamingolar, pelikanlar, karabataklar verilebilinir. Yine aynı şekilde yuvaya dönüş yolunda Avrupa kıtasına uçmaktansa Kıbrıs’ta yazı geçirmeyi yeğleyen Arı kuşları, Üveyikler gibi yaz göçmenlerimiz de mevcuttur. Bu kuşların bazıları ülkemizde üremektedirler.
Kıbrıs Adası kuşlar için çok önemli olmasına rağmen onları tehdit eden önemli faktörler de vardır. Örneğin çarpık yapılaşma, sulak alanların ve çevrenin kirletilmesi, derelerin tahrip edilmesi, aşırı derecede böcek ilacı kullanma, fare zehirleri, bilinçsizce yapılan avcılık gibi... Özellikle bilinçsizce yapılan avcılık yüzünden bu yıl ülkemizde avcılar tarafından birçok şahin, delice ve kartal vurulduğu görülmüştür.
Şunu da belirtmekte yarar vardır ki kuşlar ülkemizde konaklarken veya buradan geçit yaparken sadece bu toprak parçasını kullanmakla kalmazlar. Özellikle böcekler ve fareler gibi kemirgenlerle beslendiklerinden, yedikleri bitki tohumlarını dışkılarıyla uzak mesafeler yayarak bitki örtüsünün yayılmasını sağlayarak kısaca doğal dengeyi oluşturduğundan çok önemlidirler.
Kıbrıs’ın göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle 386 civarında farklı türe ait kuşun ülkemizde görülmesi diğer ülkeleri kıskandıracak kadar önemlidir. Her yıl bu kuşları görmek için ülkemize gelen onlarca yabancı vardır. Kuşlar renkleri, ötüşleri veya özgürce gökyüzünde uçmaları nedeniyle her zaman ilgi odağı olmuşlardır. Yarınlara yaşanabilir bir Kıbrıs bırakmak ve dünya vatandaşı olarak göçmen kuşların nesillerini devam ettirmesini sağlamak için kuşları ve onların yaşam alanlarını mutlaka korumalıyız, koruma çalışmalarına destek vermeliyiz.