1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 'Kandırın Çocuğu Da Taksim İstesin'
Kandırın Çocuğu Da Taksim İstesin

'Kandırın Çocuğu Da Taksim İstesin'

Kıbrıs’taki taksim politikaları konusunda, halkımızın, ürettiği en güzel espridir bu.. 2011 yılını bitiriyoruz..Yıllar biter, Kıbrıs sorunu bitmez..Her yılın sonunda diğer yıla aktarılır. Ve o yıl için “son fırsat” denir. Bu nedenle

A+A-

 

 

Kıbrıs’taki taksim politikaları konusunda, halkımızın, ürettiği en güzel espridir bu..

 

2011 yılını bitiriyoruz..Yıllar biter, Kıbrıs sorunu bitmez..Her yılın sonunda diğer yıla aktarılır. Ve o yıl için “son fırsat” denir. Bu nedenle biz bu hikayelere kanmaz olduk.

BM ve taraflar, kendileri çalıp kendileri söyler. Bir bakarsınız BM tarafı, “ilerleme var, ümitliyiz” der, Rum ve Türk tarafı da katılır bu görüşe..Sonra iki taraftan biri “ilerleme yok” der, diğeri “var” der.. Böyle bir oyun işte! Zamana, çıkara, güce, zayıflığa, stratejiye göre karar verilmiş bir siyaset sahnesi..

Temmuz 2012’de Kıbrıs Cumhuriyeti AB dönem başkanı olacak. Bu konu çoktan bilinen bir gerçek. Türkiye AB ile uzaklaştı ya, birkaç aydan beri Kıbrıs’ın dönem başkanlığını “oyun bozma” aracı olarak kullanıyor. Türkiye’nin AB bakanı, AB ile “dalga geçmeye” argoya kaçan, yersiz sözler söylemeye başladı. Erdoğan hakeza! “Kibirlenmeyin” diye nasihat vermişti ama, yaptığı olumlu uygulamalardan,  ekonominin derin krize girmemesinden, hatta büyümesinden kaynaklanıyor olacak herkese “posta koymaya”ya başladı. İnsanoğlunun en büyük zaafıdır başarı kazanmak takdir görmek..Ama doğa kanunları der ki: Her çıkışın bir inişi vardır..

                                                                       *****

Yeni Oyunun Adı “Oyun Bitti”

 

BM genel sekreteri, Ocak zirvesinden, çözüm yönünde bir sonuç alınmazsa, Kıbrıs dosyasını kapatacağını söylemiş. “End Game, Game Over” demişmiş.

Son günlerde, özellikle Başaran Düzgün arkadaşın yazılarında bu konu işleniyor ve Türkiye ile KKTC’nin B planı gündeme getiriliyor. Hatta, Çarşamba günkü yazısınnın başlığı, “İlhak Ya Da Külliyen Ortadan Kaldırma” idi. Belli ki Başaran, Türkiye siyasi kulislerinden bir haber aldı. Çünkü planın detaylarını yazıyor. “İlhak’ın, geçen zaman içinde hukuksal ve ekonomik alt yapısı oluşturuldu” diyor ama “Hem kuzeyde oluşturulan koşullar hem de uluslararası hukuk, ilhaka yönelik pozisyon almıştır” deyip bu olasılığın güçlü olamadığını ifade ediyor. “Kıbrıs Türkü’nün yeni bir devlete ihtiyacı var. Sil baştan kurulacak yeni bir devlete..” sözleriyle makale bitiyor..

 

Kuzey Kıbrıs İçin B Planı

Başaran Düzgün, yolun sonuna gelindiğini ve kulislerde B planının konuşulduğunu ifşa ediyor. Bu planı “Ankara’nın, Amerika’nın, o ölçüde de AB’nin ikinci konusudur, Kıbrıs Türkü’nün çıkarına olan belki de budur, evinin efendisi olmak” diye ekliyor.

 

AB’nin böyle bir oyunun parçası olacağına inanmak zor. Tam tersi, BM, “oyun bitti” dediğinde, baş aktörün AB olması beklenmektedir.

 

Plan detayları şunlar: KKTC devleti Kıbrıs Türk Devleti (Annan Planındaki ismi) haline getirilecekmiş.. Sil baştan yenilenecekmiş. Kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuracakmışız. Anayasa, yasalar demokratikleşip sivilleşecekmiş. Polis, ve TC’nin elindeki diğer kurumlar askerden alınıp bizim hükümete devredilecekmiş. Profesyonel ordu kurulacakmış.  Mış,mış,mış.!!!!

Bu denilenler neden şimdi yapılmıyor?????

                                    

KKTC İlanı Önceki Hava

Bu haberler bana KKTC öncesi yaratılan havayı anımsattı. Önce, Federe Devlet’ten Cumhuriyet’e geçmenin yararları pompalandı. “Her halkın selfditerminasyon hakkı var” denip solcuların aklını karıştırdılar. Yetmedi, muhalefet partileri  tehdit edildi. “Oy vermeyeceğiniz devletin Meclisinde bulunamazsınız” korkusu salındı ve KKTC ilanı oybirliği ile geçmiş oldu. KKTC, KTFD’den daha kötü ve yoz hale geldi.

Burdaki kirlenmenin baş sorumlusu Türkiye yönetimidir. Demokratik hakların, ekonominin, idarenin, her kurumun bozulmasının esas nedenidir.

Kıbrıslı idarecilerin ve siyasetin emrine girmesini bazan korkutarak bazan da olmayacak güzel şeyler söyliyerek yaptırmaya çalışıyor. İşbirlikçiler var ama yurtseverleri unutmamak lazım.

Bu kadar deneyim ve bilinçlenmeden sonra buradaki muhalefeti ikna etmeleri zor görünüyor. Türkiye kendi etnik ve demokratik sorunlarına çare bulsun, bizi bıraksın!

                                                                   *****

Sami Özuslu Çarşamba günkü makalesinde, B planı söylentileri üzerine şunları yazmış; “Eğer bir taktik değilse bu, ortada çok ciddi bir tavır değişikliği var demektir.

Bölünmüşlüğü kalıcı ve legal hale getirecek gelişmelere doğru sürükleniyoruz sanki.. Federal çözüm dışındaki seçeneklerin, “seçenek” olmadığına inananlar yerinden kımıldamazsa eğer, sonrası çok geç olacak!”

Dikkat! Kımıldanma yetmez! Koşmak gerek! Bu planların sözünün geçmesine dahi izin verilmemeli! Halktan gizli oyunlar deşifre edilmeli..

Bu plan, Kıbrıslıtürkler’in elindeki AB vatandaşlığını alma planıdır!

                                                            *****

Bu “kara haber” ile 2011 defterini kapatıyoruz. Okuyucularıma 2012 yılında huzur, sağlık diliyorum..

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 3054 defa okunmuştur