‘Kanunsuz işin kaydı olmaz’
'Yasa dışı hamileliği sonlandırma' davasında sona yaklaşıldı… Dünkü duruşmada Kıdemli Savcı Erdinç Akyener mahkemeye hitap etti
Yargı süreci yaklaşık 1 yıldır devam eden ‘yasa dışı hamileliği sonlandırma’ davasında sona yaklaşıldı. Dünkü duruşmada Kıdemli Savcı Erdinç Akyener mahkemeye hitap etti, savcının hitabına 21 Şubat Salı günü devam edilecek, ardından da dava karara kalacak
Ayşe GÜLER
Toplumda büyük infiale neden olan, yaklaşık 1 yıldır da yargı süreci devam eden ‘yasa dışı hamileliği sonlandırma’ davasında sona yaklaşıldı.
Sanık avukatlarının ardından dün de Kıdemli Savcı Erdinç Akyener mahkemeye hitap etti.
Savcının hitabına 21 Şubat Salı günü devam edilecek, ardından da davanın karar günü açıklanacak.
Girne Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden ve yaklaşık 5 saat süren duruşmada Kıdemli Savcı Akyener, gerek sanıkların durumu gerekse meselenin kapsamında davanın son 30 yılın en fazla konuşulan, en çok ses getiren davası olduğuna vurgu yaptı, meşakkatlı bir süreç geçirdiklerine değindi.
Hiçbir sanığın polise yardımcı olmadığını, tüm bilgileri sakladığını vurgulayan Akyener, yasa dışı sonlandırma ameliyatlarında kime ne kadar ücret ödendiğinin tespit edilemeyeceğini de savundu.
Akyener, sanık Ayşegül İşbilen'in hastanede tüm dosyaların kayıt altında olduğunu söylediğini buna rağmen yapılan araştırmada sonlandırma ameliyatı ile ilgili tek bir kağıdın dahi bulunmadığını belirterek, “Kanunsuz işin kaydı olmaz o nedenle kayıt tutmadılar” şeklinde konuştu.
“SON 30 YILIN EN ÇOK KONUŞULAN DAVASI”… Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, gerek sanıkların durumu gerekse meselenin kapsamında davanın son 30 yılın en fazla konuşulan davası olduğuna vurgu yaptı, sonlandırma ameliyatı ile ilgili tek bir kağıdın dahi hastanede bulunmadığını belirterek, “Kanunsuz işin kaydı olmaz o nedenle kayıt tutmadılar” dedi.
Taraflar hazır bulundu
Başkan Fatma Şenol, üye yargıç Murat Soytaç ve üye Yargıç Seran Bensen huzurundaki dünkü duruşmada İddia Makamı Başsavcılık adına Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, sanıklar Mehmet Ali Tunçbilek, Verda Tunçbilek, Taner Okburan, Ayşegül İşbilen, Fahri Karagözlü ve Rasiha Serdaroğlu hazır bulundu.
“30 yılın en çok konuşulan davası”
Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, mahkeme huzurundaki davanın gerek sanıkların durumu gerekse meselenin kapsamında davanın 30 yılın en fazla konuşulan en çok ses getiren davası olduğuna vurgu yaptı, meşakkatlı bir süreç geçirdiklerine değindi.
Mahkemeye birçok emarenin sunulduğunu, ceza davalarında sanığın itham edilip işlediği suçların kanıtlanmasının iddia makamının omuzlarında olduğunu ifade eden Akyener, iddia makamı tanıklarının şahadetlerini özetledi.
“Olay polisin bilgisine 25 Şubat 2016’da geldi”
Akyener, olayın 25 Şubat 2016 tarihinde polisin bilgisine geldiğini hatırlatarak, fetüslerin bir kısmının aynı gün bir kısmının ise 27 Şubat'ta bulunduğunu kaydetti.
Bu sırada Ada Hospital Hastanesi'nin çalışmaya, ameliyat yapmaya devam ettiğine belirten Akyener, ilk tanık olayın tahkikat memuru Namık Kemal Baz'ın şahadetindeki önemli hususlara değindi.
Akyener, "Savunma makamı dava boyunca 34 haftalık bebeğin ölü olduğu için alındığını iddia etti. Ancak sanık Fahri Karagözlü 11 Nisan 2016 tarihinde alt mahkemede verdiği yeminli şahadetinde ‘Eğer böyle bir bebek bulunduysa mutlaka anomalidir’ dedi. Özetle savunma bebeğin ölü mü yoksa anomali olduğu için alındığını mı iddia etti, hangisi doğrudur? " diye sordu.
Duruşmada sanık Fahri Karagözlü'nün gönüllü ifadesine değinen Akyener, önemli bulduğu yerleri mahkemede yineledi.
“34 haftalık bebek ölü olsaydı, annesi müdafaa tarafından mahkemeye getirilirdi”
Akyener, doktorların kayıt tutmak mecburiyetinde olduğuna dikkat çekti.
34 haftalık bebeğin ölü olması halinde bebeğin annesinin müdafaa tarafından mahkemeye getirileceğini savunan Akyener, ancak böyle bir adımın atılmadığını belirtti.
“Tüm sanıklar alanında uzman, deneyimli ve çok bilgili…”
Sanık avukatlarının dava boyunca sanıkların kimlik ve kişilikleri hakkında sürekli beyanda bulunduklarına da değinen Akyener, "Ancak biz kimseyi kötülemeye değil, suçu işleyip islemediklerini tartışıyoruz" şeklinde konuştu.
Akyener, yaptığı çalışmada İngiltere'de yeminsiz beyanların rahatsızlığı ve yemin altında şahadet veremeyecek durumda olan sanıklar tarafından tercih edildiğini tespit ettiğini açıkladı.
İngiltere'deki avukatların müvekkilinin cahil, soruları anlayamayacak durumda olması halinde yeminsiz beyana çağırdığına değinen Akyener, ancak mahkeme huzurundaki tüm sanıkların çok bilgili, alanında uzman ve deneyimli olduklarına dikkat çekti.
Öte yandan Akyener, dava boyunca sanıklar Ayşegül İşbilen, Taner Okburan, Rasiha Serdaroğlu ve Fahri Karagözlü’nün yemin altında mahkemede şahadet vermelerini, tarafından sorgulanmalarını beklediğini de kaydetti.
“34 haftalık bebeğin ölü olduğuna dair rapor yok”
Birçok defter ve kayıt bilgilerinin mahkeme huzurunda olduğunu ifade eden Akyener, sanık avukatlarının 34 haftalık bebeğin ölü olduğunu iddia ettiğini ancak bununla ilgili doktor raporu ve ulstrasound bilgilerine ulaşılamadığını belirtti.
“Kayıt yok”
Akyener, sanık Ayşegül İşbilen'in hastanede tüm dosyaların kayıt altında olduğunu söylediğini buna rağmen yapılan araştırmada sonlandırma ameliyatı ile ilgili tek bir kağıdın dahi bulunmadığını söyledi. Bunun yanı sıra mahkeme huzurunda da beyan veren 5 aylık bebeğin annesi ve tanık N.D'nin hastanede herhangi bir kaydı olmadığını ifade eden Akyener, aynı ameliyatı olan KKTC vatandaşı M.A ile ilgili kaydın tutulduğunu kaydetti.
Akyener, sanık Ayşegül İşbilen'in yeminli ve yeminsiz beyanlarının kendi içinde çeliştiğini de kaydetti.
“8 bin TL ödediler”
Akyener, mahkemeye iki anne adayı geldiğini, bu iki annenin bir hafta arayla operasyona alındığını belirterek, bir annenin 2, diğer annenin ise 4 gün hastanede kaldığını ancak her ikisinden de 8 bin TL ödeme alındığını dile getirdi.
Mahkemede beyan veren 5 aylık fetüsün annesi N.D'nin DNA'sının 5 numaralı fetüs ile uyuştuğunu da dile getiren Akyener, bebeğin sağlıklı ve erkek olduğunun tespit edildiğini belirtti.
“4 sanık ameliyat ekibinde olmadığını yalanlamadı”
Akyener, mahkeme aktarılan olgular ve şahitlerin Ayşegül İşbilen, Taner Okburan, Rasiha Serdaroğlu ve Fahri Karagözlü’nün birlikte ameliyatlara girdiğini ve aynı ekipten bahsettiğine değinerek, hiçbir sanığın yeminli şahadet altında bu ekipte olmadığını yalanlamadığını hatırlattı.
Bunun yanı sıra Akyener, sanık Rasiha Serdaroğlu'nun gönüllü ifade ve yeminsiz beyanında hastaneye uzun süredir gitmediğini iddia ettiğini fakat son 4 sezaryende kendisinin olduğuna dair tanık beyanı olduğunu savundu.
Cep telefonu mesajı…
Sanık Fahri Karagözlü'nün cep telefonuna 16 Kasım tarihinde bir mesaj geldiğini ve bu mesajda da 18 Kasım'da Türkiye'den yasa dışı sonlandırma ameliyatı için gelineceğinin ifade edildiğini kaydeden Akyener, 19 Kasım'da ise tanık Aziz Doğgün'ün Fahri Karagözlü'ye gömme işlemleri ile ilgili whatsup'tan mesaj attığının belirlendiğini söyledi.
Akyener, aynı gün saat 10.47'de de ise sanık Rasiha Serdaroğlu'nun telefonundan hastanenin arandığını ve 20 saniyelik görüşme yapıldığını da dile getirdi.
21 Şubat’ta hitaba devam edilecek
Girne Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, mesainin sona ermesi nedeniyle Kıdemli Savcı Erdinç Akyener’in hitabına 21 Şubat Salı günü kaldığı yerden devam etmesine emir verdi.