Kaos (!)
Hep söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Türkiye medyası bir alem. Kıbrıs’ta neler olup bittiğini 1974 öncesinde de doğru-dürüst bilmiyorlardı, 1974 sonrasında da. Hala da bilmiyorlar. Kıbrısla ve Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak basındaki makalelerin çok büyük bir bölümü hala kulaktan dolma bilgilerle yazılıyor. Haberler ise bir başka alem....
***
Okuma alışkanlığı bana babamdan kalma bir miras. Küçücüktüm, eve her gün, en az iki gazete giriyordu. Büyüdüm aynı alışkanlık devam etti. Halen de sürüyor. Şimdilerde, Türkiye basınını internetten de izliyorum. Buna karşın evime gazete(ler) almaya da devam ediyorum. Türkiyede olup bitenleri medyadan izledim hep. Ama gazetelerde, 1974’den sonra, Kıbrısla ilgili yazılanları okuduktan sonra bilgi torbamdakilerden kuşku duymaya başladım açıkçası.
Çok saygı duyduğum, yazılarını hep okuduğum köşe yazarları vardı. 1974’ün en hareketli günlerinde makaleleri Kıbrıs üzerine yoğunlaşmıştı. Bu yazarların çoğu tutarsız, taraflı, yanlış ve hatta önyargılıydı.
Yazdıkları yüzünden, kendi ülkemde olup bitenlerden bile kuşku duymaya başlamıştım nerdeyse. Kısa zaman içinde gerçekle yüzyüze geldim. O çok saygı duyduğum, yıllardır okuduğum köşe yazarları dahi, fazlaca bilgi edinme gereği bile duymadan habire birşeyler karalamaktaydılar. Bazılarını, yavaş yavaş kafamdan sildim attım, yazılarını okumamaya başladım. Sonra da kara kara düşünmeye başladım. O güne kadar okuduklarımdan da kuşku duyuyordum artık. Yazdıkları her şeyi, Kıbrıs için yazdıkları gibi yazıyorlarsaydı diye.
***
Mesleğim nedeniyle, önemli bazı gazetecilerle biraraya geldiğim zamanlar oldu. Böyle bir birliktelik sırasında, kendimi tutamadım içimdekileri döktüm. “Örneğin, Güney Doğu, PKK vb. konularda yazdıklarınız da Kıbrıs hakkında yazdıklarınız gibiyse...” ve benzeri sözler döküldü ağzımdan. Çoğu bozuldu. (İsmini vermeyeceğim) Bir ikisi dışında. Onlar da söyledikerimi doğrulayan şeyler söylemeye başlayınca tartışma bayağı alevlendi daha sonra. Ama sonuç ??? Sıfıra sıfır, elde de var sıfır... Sonraki dönemlerde de gördüm ki, değişen hiçbir şey olmadı. Hamam da aynıydı, tas da, hamamcı da..
***
Neden mi yazdım bunları ?
Geçtiğimiz günlerde, Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birinde koskocaman bir yazı. Başlık da şöyle: “Kıbrıs’ta kaos”.... Neymiş ? Cumhurbaşkanı Akıncı ‘mülkiyet’ konusunda ‘gizlice’ anlaşmış. Anlaşmaya göre, şöyle, şöyle olacakmış. Bu da ülkede huzursuzluk yaratmış. Hatta bazı milletvekilleri de Meclis’te tepkilerini dile getirmişler falan filan... KKTC toprağının (!!!) yüzde bilmem ne kadarı iade edilecekmiş v.s. v.s. v.s.
Daha önceki çok örnekte olduğu gibi, Kıbrıs’ta yaşamayan, neler olduğunu bilmeyen ve bu haberi okuyanlar, herhalde, ülkede ayaklanmalar başladığını, yakın bir tarihte Lefkoşa sokaklarında büyük mitingler düzenlenmek üzere olduğunu, mitinge katılanların “Kanla alındı masada verilmez” sloganları atmaya hazırlandığını falan sanmıştır.
Türkiye medyası bir alem... Birşeylere yardımcı olmak gibi bir amaçları da yok. Hiç olmadı. Tek bir amaç var: Siyasetle, sporla, magazinle ilgili olsun, tiraj artıracak sansasyonel haberler yayımlamak. Gerisi hiç önemli değil.