KAOS’UN SORUMLUSU KİM?
Türkiye’nin Kıbrıs İşleri’nden sorumlu Bakanı Beşir Atalay, UBP kurultayı ile ilgili yeni mesajını verdi.
“Bu kurultay uzamasın, herkes kendini sınadı artık bitsin” dedi, Atalay.
Dahası, Cumhurbaşkanı Eroğlu’na da açık çağr
Türkiye’nin Kıbrıs İşleri’nden sorumlu Bakanı Beşir Atalay, UBP kurultayı ile ilgili yeni mesajını verdi.
“Bu kurultay uzamasın, herkes kendini sınadı artık bitsin” dedi, Atalay.
Dahası, Cumhurbaşkanı Eroğlu’na da açık çağrı yaparak, “Cumhurbaşkanı dahil, geçmişe sünger çekme zamanıdır” dedi.
UBP kurultayı tüm ülkeyi boğan bir hal aldı.
Ülke yönetmek için koltukta oturan bir partinin kendi iç çekişmesini bile yönetemeyip, bunu krize dönüştüren bir acz içinde olduğuna dair önemli bir gösterge aslında, UBP kurultayı.
Ve bu hükümetin aslında toplumla, halkla çok da işi olmadığına bir başka örnek.
Ama aslında kimsenin ülkenin durumuyla ilgilendiği yok. Bu satranç maçında hangi tarafın nasıl galip geleceği üzerinden oynanıyor, oyun.
Sayın Atalay, “iç politika oldu mu, bizim için konuşmak zor oluyor” diyor.
Maşallah her zorluğun altından fazlasıyla büyük bir başarıyla kalkıyor Türkiye’nin bütün yetkilileri!
Ülkedeki kaosun bir sebebi, zaten kurultaydan öte, iç siyasette etkinleşen zihniyettir.
Ve bu zihniyete koşulsuz verilen destek.
Mesela, bu cesur siyasetçiler bu etkiyi yaparken yarattıkları kaos ortamının sorumluluğunu da aynı gönüllülükle paylaşırlar mı, diye sormak lazım.
Mesela, Sayın Atalay ültimatomlarını verirken, ekonomik pakete rağmen yapılan kurultay istihdamlarına neden ses çıkarmadığını ve bir partiyi yönetemeyen, ülkede her alanda kaos yaratan bu iktidarın, nasıl başarılı bir hükümet modeli olarak işaret edildiğini de izah edebilir mi?
UBP hükümetinin sağladığı refahtan bahsederken, halkın bu refahı neden hiç yaşayamadığını da anlatabilir mi?
Oysa gündem bu değil.
Anlayış başarılı kılıfına uydurarak, Küçük üzerinden Eroğlu’nu oyun dışı bırakmak. Derin güçlerle AKP arasındaki son kalenin de yıkılmasını sağlamak.
Bunun için ne gerekiyorsa sonuna kadar yapılacağına dair yeni bir mesaj daha veriyor, Atalay.
Ve bu yolda herşeyin mübah olduğunu anlatıyor.
Şimdi demokrasiden bahsetmek, yargıda olan bir konuya müdahale ediyorsun demek, biraz naif kalıyor.
Defalarca tecavüze uğrayan bir kadının hakkını arayamadığınızda, yüzüne inen bir şaplağın hesabını hiç soramıyorsunuz.
İşte o yüzden demokrasimiz ve irademiz o şaplak kadar kalıyor.
Ama en temel demokrasi sorgulamasını eğer mevcut siyaset yapılamayacak pozisyona sokuyorsa, sanırım oturup hepimizin düşünmesi gerekiyor, artık.