“Kapı açık bırakıldı”
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ‘Kıbrıs raporu’nu BM Güvenlik Konseyi’ne sunmasının ardından gözler, Kıbrıslı liderlere ve müzakerelerde nasıl bir yol izleneceğine çevrildi.
Ayşe GÜLER
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ‘Kıbrıs raporunu BM Güvenlik Konseyi’ne sunmasının ardından gözler, Kıbrıslı liderlere ve müzakerelerde nasıl bir yol izleneceğine çevrildi.
Uluslararası ilişkiler uzmanı ve akademisyenler raporu, YENİDÜZEN’e değerlendirdi.
Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’ta iki kesimli, iki toplumlu federasyonu desteklemekten vazgeçmediğine değinen uzmanlar, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçiminin de müzakerelerde önemli rol oynayacağına işaret etti.
CTP Milletvekili Armağan Candan, siyasi irade olması ve siyasi eşitliğin özümsenmesi halinde müzakere sürecinde ilerlemeler kaydedilebileceğini söyledi.
Candan, CTP olarak müzakere sürecinin yeniden sağlıklı ve sonuç odaklı bir şekilde başlayabilmesi için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini belirtti.
DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, raporda ‘objektif ve gerçekçi’ resim çizildiğini, taraflara Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu çözüm için kapının açık bırakıldığını söyledi.
Sözen, 2020 yılında yapılacak, Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce müzakere sürecinin başlayacağını düşünmediğini de ifade etti.
Öte yandan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı, Prof. Dr. Erol Kaymak da raporun ‘iyimser ama zayıf’ olduğunu ifade ederek, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığını, liderlerin artık esneklik gösteremeyeceğini dile getirdi.
Kaymak, “Yaza kadar hareketlenme olmazsa müzakere süreci Meclis’ten de kabul görmez. Hükümet ve cumhurbaşkanı arasındaki kriz derinleşir” dedi.
İLGİLİ KESİMLERDEN KIBRIS RAPORU YORUMU:
CTP Milletvekili Armağan Candan:
“Temaslar ve istişareler devam etmeli”
“Raporda, genel olarak tarafların hazır olması halinde; Guterres’in müzakerelerin yeniden başlaması için çaba harcamaya devam edeceğini, arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu anlıyoruz. Genel Sekreter, müzakerelerin bundan böyle anlamlı ve sonuç odaklı olarak başlayabileceğini vurguluyor. Lute’un şu ana kadar sürdürdüğü ve ortaya çıkarmaya çalıştığı referans kağıdı ve yol haritası için taraflar arasında henüz bir mutabakata varılamadığını, diğer yandan Lute’un bu yöndeki istişarelerini devam ettireceğini anlıyoruz. Biz de bu temasların ve istişarelerin devam etmesi gerektiğini, tarafların buna olumlu katkı yapması gerektiğini düşünüyoruz.
Genel Sekreterin ilgili tüm taraflara yapıcı, yaratıcı ve aciliyet duygusu ile katkı koymaları yönündeki çağrısına katılıyoruz. Hazırlanan raporda, BM Güvenlik Konseyi’nin iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı, iki kesimli, iki toplumlu federasyonu desteklemeye devam ettiğini vurgulamasını da önemsiyoruz. Raporda, kendisinin de 30 Haziran 2017 tarihinde, 6 noktadan oluşan çerçeveyi taraflara yardımcı olmak amacıyla sunmuş olmasının altının özellikle çizmesinin belirleyici olduğunu düşünüyoruz.
Bununla birlikte, taraflara Guterres Çerçevesi diye bilinen 6 noktayı yapıcı anlayışla değerlendirme çağrısı yapmasını da özellikle Kıbrıs Rum tarafına önemli bir mesaj olarak algılıyoruz.
Genel sekreterin ayrıca bütün tarafların Lute’a sonu gelmeyen müzakerelerin artık geride kaldığını, mevcut statükonun kabul edilemez olduğunu vurguladığını ifade etmesi de değerli…
Raporda, Genel Sekreter tarafından tarafların sürecin BM çatısı altında yürütülmesine, Lute aracılığı ile sürece müdahil kalmasını arzu ettiklerini söylemelerini ve öngörülebilir bir gelecekte kalıcı anlaşmaya varmayı hedeflediklerini ifade etmelerinin de altı çiziliyor.
Genel Sekreter, adada ve etrafında bulunan doğal kaynaklardan her iki toplumun da faydalanması gerektiğini vurgulaması, kalıcı çözüm için bunu bir teşvik unsuru olarak kullanmaları gerektiğini ifade etmesi de önemli.”
“Güven yaratıcı önlemlere ilişkin karar hayata geçmeli”
“Raporda da ifade edildiği gibi; iki liderin, üzerinde mutabık kaldığı özellikle güven yaratıcı önlemlerin ve cep telefonlarına ilişkin kararın bir an önce hayata geçirilmesini ısrarla vurguladığını görüyoruz. Genel Sekreter, garantör devletlere de gerek Lute, gerekse birbirleriyle olan istişarelerinde yapıcı anlayışla devam etme çağrısı yapıyor. Önümüzdeki sürecin iyi hazırlanmış olması, aciliyet taşıması, buna odaklanılması gerektiğini hassasiyetle vurguluyor. Dolayısıyla siyasi irade olması ve genel sekterin de ifade ettiği gibi Kıbrıs Türk tarafı içinde çok önemli nokta olan siyasi eşitliğin tam olarak özümsenmesi ve önümüzdeki dönemde net olarak sonuçlandırılması halinde müzakere sürecinde ilerlemeler kaydedebileceğini düşünüyorum. CTP olarak, ilgili tüm taraflarla temaslarımızı önümüzdeki dönemde de yoğunlaştırarak, müzakere sürecinin yeniden sağlıklı ve sonuç odaklı bir şekilde başlayabilmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.”
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı, Prof. Dr. Erol Kaymak:
“BM’nin yazdığı rapor iyimser ama zayıf...”
“Rapor içerik açısından fazla detaya girmiyor. Tarafların Guterres çerçevesi üzerinde yaptığı demeçler vardı. Türk tarafı, 30 Haziran 2017 belgesinden bahsetmekteyken, Rum tarafı farklı ilkelerden bahsediyordu. Bu konuda görüş ayrılığı söz konusuydu. Raporda, taraflar arasındaki uçurumu detaylandırmadılar. Ancak, Lute’un görevine devam edeceğini söylediler. Süreç devam edecek.
Raporun, Türk tarafını memnun etmeyeceğini düşünüyorum. Hatırlanacağı üzere Akıncı, bitmek bilmeyen sürecin bu şekilde devam edememesi ilkesinde buluşmuştu. BM, her şeye rağmen federasyon tezinden vazgeçmiyor. Bu ibareyi de raporunda tekerrür etti. Sorunların nasıl aşılacağını bilmiyorum. Liderlerin ötesinde sivil toplum katkıları raporda yer alıyor. Rapordaki bilgiler, iki lider arasında hakemlik yapmamakta… Bilindiği üzere Lute, temaslarını iki lider arasında değil, garantörler ve AB ile birlikte yürüttüğü istişare sürecinden bahsediyor. Bir yandan Kıbrıs’ta odaklandığımız siyasi eşitlik ve etkin katılım meselesi var. Bu kelimeler, raporda yer almıyor… Garantör devletlerarasında da görüş ayrılıkları var. Basına bu derece yansımadıysa da birkaç gün önce TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bu yönde bir demeci vardı, her zamankinden daha önemli olduğunu söylemişti garantörlüğün. Bunda esneklik olmayacaksa nasıl ilerleyeceğiz? İki lider arasında gayri resmi buluşma noktasında ikna etmeye çalışmış Lute. Ancak bir buluşma gerçekleşmedi.
“Yaza kadar hareketlenme olmazsa müzakere süreci Meclis’ten de kabul görmez”
“Akıncı, ‘Guterres çerçevesi olduğu gibi benimsenmezse ben yokum’ pozisyonunda. Rum lider, yeni fikirler icat ettiğini ikna ediyor. Bu konuda da BM’nin yorumu yok. Guterres çerçevesinin mutabakatı nasıl oluşacak bilmiyorum. Lute adaya gelecek. Ne diyecek onu bilmiyorum. Lute görüşmeleri, bugüne kadar olanlar pasif bir görüşmeydi. Çünkü arabuluculuk misyonu olmayan bir kişi… Şu an itibariyle Türk tarafı rapora karşı memnuniyetsiz olacak, olmazsa şaşıracağım… 50 yıldır müzakerenin ilelebet sürmesine karşı BM’nin böyle bir saptamaya varmaya hem fikirdir. Bu durumda Lute, adaya gidip-gelecek ama nasıl arabuluculuk olacak? Değişik federal modellerine atıfta bulunuyordu. Liderlerin güvensiz oldukları ortamda fikirlerin öne gitmesi mümkün değil. Birkaç aydan beridir Anastasiadis’in sözlü açılımları Akıncı tarafından samimi bulunmadı.
Akıncı’nın son kullanma tarihi tükeniyor. Seçim dönemine girdiğimiz bir ortamdayız. Liderler, artık istese de esneklik gösteremez. Yaza kadar hareketlenme olmazsa müzakere süreci Meclis’ten de kabul görmez. Hükümet ve cumhurbaşkanı arasındaki kriz derinleşir. BM’nin yazdığı rapor iyimser ama zayıf...”
DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen:
“Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu çözüm için kapı açık bırakıldı”
“Raporda sürpriz bir şey yok, beklediğim gibi bir rapor çıktı. Sürecin sonlanmadığı, tamamen bitmediği, başarısızlığa uğramadığı vurgulanıyor. Kimileri, Lute 4 kez adaya geldi, referans şartlarını yerine getirmedi, BM sürecin başarısızlıkla sonuçlanacağını açıklanacağını beklediler. Ama böyle olmadı. Rapor, Ekim 2018-Nisan 2019 dönemi içerisinde Kıbrıs meselesinin, nereye gittiğini bu dönemde BM’nin ne tür roller oynadığını, taraflarla olan diyalogları tasvir ediyor.
Raporda, anlamlı ve sonuç odaklı müzakereleri başlatacak, mutabakatla ulaşılacak bir başlangıç noktası aranıyor. Çabalar bu yönde… Genel Sekreter, bunu hayata geçirmeye yardımcı olmak için Lute’u adaya gönderiyor. Rapor; sürecin genel anlamda bitmediğini, tarafların sonuç alıcı müzakere sürecine girmesi halinde BM’nin tüm yardımı, iyi niyet misyonu şeklinde vereceğini söylüyor. Raporun adanın her iki tarafı için pozitif ya da negatif olduğunu söyleyemem.
Raporda; durumu özetleme açısından objektif ve gerçekçi resim çiziliyor. Taraflara Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu çözüm için kapı açık bırakılıyor. Bununla birlikte Türk tarafının lehine olabilecek kısımlar rapora girdiğini söylemek mümkün. BM Genel Sekreteri; ucu açık, sonuç alıcı müzakere sürecine gitmeyeceğini ifade ediyor. Bu açıdan Türk tarafı için kötü bir rapor değil.
Aslında bu konudaki gözler iki tarafa çevrildi. 2020’de Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce müzakere sürecinin başlayacağını düşünmüyorum. Aday olması beklenen kişiler, kampanyaya erken başladı. Böyle bir ortamda, ciddi müzakereleri beklemek çok gerçekçi değil. Diğer yanda, Crans Montana’dan beridir sürekli süreci ertelemeye çalışılan Anastasiadis yönetimi var.
“Toplumdaki siyasi konjonktür negatif”
“Guterres, iki toplumda bir çözüm için gerekli siyasi iradenin olmadığı algısının, giderek çoğaldığına değiniyor. Şu anda iki toplumda da siyasi konjonktürün negatif olduğundan bahsediyor. Bundan dolayı da iki toplum siyasi angajmandan uzak duruyor. Aslında, havanın ‘zehirli’ olduğunu söylüyor. Adadaki tartışma söylemi, hem ton hem de içerik olarak iki toplumu birbirine yaklaştırmıyor, aksine iki toplum arasındaki farklılıkları daha da derinleştiriyor. Guterres’in çektiği fotoğraf bu… Raporda, İki lider arasında iki toplantı olduğundan bahsediliyor. Özellikle son görüşmede, iki liderin elektrik, telefon, mayınların temizlenmesi gibi bazı güven yaratıcı önlemler konusunda önemli adımlar attıklarından bahsediliyor. Burada da 2015 tarihine vurgu yapılıyor. Raporda; bu kararların 2015’te alındığına vurgulanıyor, 4 yıl güven yaratıcı önlemlerin hayata geçmediğine, ‘yılan hikayesine’ dönüştüğü üzerine vurgu yapılıyor. Genel Sekreter, teknik komitelerin potansiyellerinin çok altında çalıştığını söylüyor. BM’nin özellikle AB finansmanı ile birlikte teknik komitelerin son 10 yılın taraflarla istişare içerisinde değerlendirme yapılacağı ifade ediliyor.
“Kalıcı çözümün yolu, en çok iki tarafın elinde”
“Guterres bazı mesajlar veriyor. Kalıcı çözümün yolunun, en çok iki tarafın da elinde olduğuna işaret ediyor. Topu iki tarafa atıyor. Çözüm konusunda; her konuda yüzde yüz tatmin olmayacağını taleplerinin bunun altında olacağının farkına varmalarını, bunu toplumlara anlatmaları için mesaj da veriyor. Çözümün kalıcı olması, çözümsüzlüğün getirecekleri konusunda her iki toplumun da liderler tarafından bilgilendirilmesi gerektiğine işaret ediliyor. Liderler bu bağlamda toplumlarına pozitif mesajlar vermeli, sürece daha çok sivil toplum aktörleri ve özelikle genç nesil ve kadınları dahil etmelidir. Lute, taraflarla istişarelere devam edecek. Genel Sekreter, garantörlerle ilgili tarafların yapıcı, yaratıcı ve aciliyet duygusu ile bu konuya yaklaşıp, tekrardan müzakere masasına dönecekler.
Genel Sekreter, Kıbrıs’ta çözümün iki toplumun eşitliğine dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olduğuna işaret ediyor. Taraflara bu vizyona ulaşmak için yardımcı olması adına 30 Haziran 2017’de 6 noktalık çerçeve önerdiğine işaret ediyor. Bu çerçeveyi tarafların aralarındaki en önemli farklılıkları gidermesi adına önerdiğine, bunu kullanmalarına çağrı yapıyor.
Tarafların aciliyet duygusu ile davranarak, konulara odaklanmasını istiyor. Bunun için liderlere, garantör ülkelere Lute ile yapıcı bir diyaloga girme müzakereleri başlatmaları için çağrıda bulunuyor.”