1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kaptan Hüseyin Tantura…” 1
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kaptan Hüseyin Tantura…” 1

A+A-

Araştırmacı-yazar Ulus Irkad, YENİDÜZEN için kaleme aldı… Savaş, Baf’ın ilk Kıbrıslıtürk armatörünü nasıl yoksullaştırmış, her şeyini nasıl kaybettirmişti… İşyerinden ve evinden ancak silah zoruyla çıkarılmış, geriye kalan ömrünü yoksulluk içinde geçirmek zorunda bırakılmıştı…

“Kaptan Hüseyin Tantura…”


Ulus Irkad

Onu kişi olarak yakından tanıdığımı söyleyemem. Ama görmüşlüğüm çok olmuştu. İşine can-ı gönülden sarılışı, Dip Baf’ta yarattığı tersanesinde, depo ve mağazalarında, vatanı Kıbrıs’a kök salmak ve çocuklarının, torunlarının geleceğini de garantiye almak için nasıl çalıştığını, o küçük yaşlarımda kendi gözlerimle şahit olmuştum. Daha sonra, yani 1964 çarpışmalarından hemen sonra tüm işyerlerini ve gemilerini yitirince, onu, Mutallo’da daha yakından gördüm ve tanıdım. Kafasındaki kaptan şapkasını ise öleceği güne kadar hiç çıkarmadı. 1964’te çatışmalar sırasında onu yakından gördüğümde hayatını vakfettiği o büyük işyerlerini ve tersanesini kaybettiğinden dolayı çok yıpranmıştı. 1930’lardan itibaren tüm Ortadoğu limanlarına mal ihraç edip oralardan mal ithal eden bu adam, Kıbrıs’taki haksız, kırıcı ve de üzüntü veren sorunlardan ötürü üzüntülüydü. Kolay mıydı 1964 çarpışmalarından sonra tüm hayatınızı ve servetinizi verdiğiniz gemilerinize el konulması, mavnalarınızın delinerek deniz dibini boylaması veya depolarınızın açılıp içindeki malların soyulmasıyla, gemilerinize el konulmasından dolayı yaşamak? O malları elde etmek için gecesini gündüzüne katarak ve de nice denizler aşarak emeğine emek eklemişti Hüseyin Dayımız. Bu acı dayanılır bir acı mıydı sizce? Bunu yaşamayan anlayamazdı 1964 yılının o göç günlerinde.

Ben daha küçük bir çocukken, 1960 sonrası, çevrede onun tersanesi ve de kızağa çekilmiş sandallardan da büyük yat ve gemi  veya gemilerdeki yükleri taşıyan ona ait mavna dediğimiz yük taşıyıcılarının arasında denize girerdim. Kale  çevresinde daha fazla tamirat bekleyen veya yeni yapılmakta olan deniz taşıtlarının  olduğu birçok sandal ve gemiler vardı o koskocaman tersanesinde. İşte onların arasından girerdik denize büyük kardeşim Tema’yla. Belki Hamza benden küçük olduğundan bizimle gelmezdi ama ben genelde babamın Lambretta motorunun önünde Tema da arka oturağında Dip Baf’a giderdik. Rahmetli babam genelde motorunu ya sandalların arasında ya da oradaki limanın devamı beton kaldırımın kenarına terkederdi. Tersanedeki işçiler ise, her zamanki gibi iş yoğunluğu içinde işlerine devam ederlerdi. Limanın arka taraflarında depolar, kapalı gemi inşaat hangarları ve büyük bir yoğunluk olurdu. Sık sık Tantura’nın sürat motoru denize açılır, sonra tekrar geriye gelirdi. Benim en büyük tutkum ise bu sürat motoruna binmek olarak kaldı içimde. Kimbilir bu sürat motoruna binmek ne kadar da zevkliydi diye düşünürdüm. Ama  belli ki Tantura Dayı ya kendisi, ya da oğlularıyla o sırada gelen gemilerden yük veya oraya gelen gemilerde yükleme veya boşaltma işleriyle uğraşmaktaydı ve bu işyerinin, denize girdiğimiz zamanlarda da pek durduğunu görmedim. Devamlı yoğundu ve uğraş halindeydi. Oğluları ve yanındaki işçileriyle hiç durmadan limanın içindeki tersanelerinde uğraşıyorlardı. Tantura Dayı ekmeğini taştan çıkarmıştı ve orada yaptıklarıyla kökleşmeye tutunmaya çalışmıştı; elbette tutunmuştu da...
                                                        
ONU TANIYANLARIN ANILARI

Bu yazıyı hazırlarken 1930’lu yıllardan itibaren Dip Baf Gümrük müdürü olan Ali Şefik Bey’in oğlu bugün Güzelyurt’ta (Omorfo) yaşamakta olan Mehmet Şefik bana onun hakkında şu bilgileri vermiştir:
“Babam Ben doğmadan önce 1931’de Baf gümrüğüne geldiğinde ikinci sınıf memurdu ve tanışmışlıkları o zaman başlamıştı.1956-59 yıllarında ikinci defa Baf liman müdürü olarak geldiği zamanları hatırlarım. Baf limanına o zamanlar ithalat ve ihracat tradalarla yapılırdı. Tanturanın da tradaları vardı.Balıkçılık tradalarla yapılırdı. Trada tamiri, yapımı ve servislerini sadece Tantura verirdi. Babam devlet memuru idi. Fakat iyi biri olduğu için Tantura dahil Türk-Rum herkese yardımcı olurdu. Dostlukları vardı. Her gün görüşüyorlardı. Baf limanına gelen tonajlı gemiler açıkta demirler, mallar mavnalarla kıyıya taşınırdı. Tantura taşıma işlerini yapması yanında mavna yapım ve tamiri de yapıyordu.”

 

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 3608 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar