“Kaptan Hüseyin Tantura…” 3
*** Araştırmacı-yazar Ulus Irkad, YENİDÜZEN için kaleme aldı… Savaş, Baf’ın ilk Kıbrıslıtürk armatörünü nasıl yoksullaştırmış, her şeyini nasıl kaybettirmişti… İşyerinden ve evinden ancak silah zoruyla çıkarılmış, geriye kalan ömrünü yoksulluk içinde geçirmek zorunda bırakılmıştı…
Damadı Aygün Aydıngün, Kaptan Hüseyin Tantura’yı anlatmaya devam ediyor:
“Babası kaptan olduğundan dönemin yelkenli kayıklarıyla Akdeniz bölgesindeki Filistin, Suriye ve İsrail gibi yakın limanlara sık sık sefer yaparak Kıbrıs’ta yetişen üzüm, harnıp, soğan gibi ürünlerin taşımacılığını yapıyordu. Küçük yaştan itibaren tatillerde babasına yardımcı olmaya başlayan Hüseyin Tantura Kaptanlık mesleğini de çekirdekten öğrenmeye, bu seferlere katılarak başlamıştır. Yine bu seferlerden birinde fırtına ve yaşanan sorunlar nedeniyle Kıbrıs’a vaktinden geç dönmüş ve son sınıf kaydını yaptıramayarak okula alınmamış, böylece okul hayatı sona ermişti. Rumca, İngilizce ve Arapça bilirdi.
Artık babası ile birlikte kesintisiz olarak çalışmaya başlamıştı. Sonraki dönemlerde ailesi ile İskele’den ayrılarak Aşağı Baf’a yerleşmiş, Baf limanı karşısında mülk edinerek babası ile birlikte işine devam etmiş ve buna ilaveten gemi acenteliğine başlamıştır. O dönemde liman elverişli olmadığından gemiler rıhtıma yanaşamıyor ve ancak mavnalar ile boşaltılıp yüklenebildiğinden, gelen gemilere, yükleme ve boşaltma ile lojistik hizmetler ve diğer acentelik hizmetlerini vermeye başlamıştı. 1940’lı yılların başında Münevver Mustafa isimli Aşağı Baflı bir hanım ile evlendi. Bu evlilikten dört oğlu ve bir kızı oldu. Kıbrıs’ın İngiliz idaresindeki döneminde 1960 yılına kadar Aşağı Baf’ın muhtarlık görevini de yürüttü. Savaş yıllarında İngiliz ordusuna lojistik hizmetlerinden ve kazandığı güvenden dolayı İngiltere Kraliçesi’nin takdir belgesini kazanmış ve bir madalya ile de taltif edilmişti.
1950 ile 1960 yılları arasında adada huzur bozulmuş Rumların kurmuş olduğu EOKA teşkilatı ile Türk Toplumu yok edilmeye ve göçe zorlanmaya başlanmıştı. Türk Toplumunun adadaki varlığının korunması güvenliğinin sağlanabilmesi için TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) kurulmuştu. O dönemlerde, Rumlar Tantura’nın ekonomik faaliyetlerinden TMT ile ilişkisi olabileceğini şüphelenmişler, kendisine sürekli tehdit mektupları yollamışlardı. Kendisi hiç yılmamış faaliyetlerine devam etmişti.
İngiliz yönetimi ile de ilişkilerini iyi tutmayı başarmıştı. Baf komiserini birçok kez misafir etmiş ve birlikte sık sık motorla balık avına gidecek kadar yakın bir dostluk kurmuştur. Bu süre içerisinde maddi durumunu da kullanarak insanlara yardım etmeyi ve korumayı da ihmal etmemiş, din, ırk farkı da gözetmeyerek, zorda olup kendisinden yardım isteyen Rumları da geri çevirmemiştir. Hatta suçlu olup İngiliz yönetimince tutuklanan bazı Rumları da ailelerinin yardım istemesi üzerine İngiliz komiseri tarafından affedilmeleri için komiseri ikna etmiştir. Bu nedenle bölgedeki hem Türk Halkının hem de Rum Halkının sevgi, güven ve bağlılığını kazanmıştı. Bu dönem içerisinde Baf’ta komiserlik görevinde bulunan Faik Müftüzade ve diğer İngiliz komiserler ile dostluk kurmuş en son komiserlik görevi yapan İngiliz komiser kendisine hatıra olarak içerisinde Kuran’ı Kerim’den alıntılı ayetler yazılı pirinçten yapılmış bir tabak hediye etmişti.”
- Devam edecek -