Kara bir dönem
Üçüncü dünya savaşı başladı ve devam ediyor…
Böyle tanımlamak kötü ama ne yazık ki savaş günleri yaşıyoruz…
Artık dünyanın hiçbir yeri için ‘güvenli’ demek çok da mümkün değil.
Türkiye, Ortadoğu’daki sıcak savaş bölgelerinden sonra en güvensiz bölge durumunda ne acı ki!..
Bombanın nerde ne zaman patlayacağı belli değil.
Güneydoğusu’nda iç savaş var, yerleşim bölgeleri yerle bir ediliyor, insanlar sürekli göç durumunda…
Bir çatışma bölgesinden daha güvenli diye başka bir bölgeye göç edenler ertesi gün oradan da kaçmak durumunda kalıyorlar çünkü orası da sıcak çatışmanın ortasında kalmış. Can güvenliği, mal güvenliği zaten hiç yok.
Batıda şehirler de kaos içinde… İnsanlar tedirgin… Evden çıkmaya korkar oldular.
“Kalabalık yerlerde bulunmayın, avm’lere girmeyin, metroda yolculuk etmeyin” deniyor… Peki nasıl yaşanacak! Böyle bir ortamda yaşam nasıl olur!
Başkent’te ardı ardına üç patlama, canlı bombalar… Giden onlarca can…
Kafalardaki soru;
“Önlenemez miydi?”
Sorular devam edecek.
***
Bize nasıl yansıyor peki;
Gördüğünüz, duyduğunuz, okuduğunuz ve yaşadığınız gibi…
Bizde de paranoya yaşanıyor artık…
Gördüğümüz her ‘yalnız’ çanta ihbar ediliyor…
Bomba imha ekipleri çantaları patlatıyor…
Herkes herkese şüpheyle bakıyor.
Peki Türkiye’de okuyan gençlerimiz!..
Bazıları eşyalarını topladı bile…
Ya geri buraya geliyorlar ya da üçüncü ülkelere geçiş yapmaya çalışıyorlar…
Bu yıl, önümüzdeki yıl Türkiye’ye okumaya gitmeye niyetlenen gençlerimiz…
İçlerinde bir korku;
Gitsem mi gitmesem mi,
Gitsem ne olur, kalsam ne olur…
Ailelerde endişe… Endişeler katlanarak büyüyor…
***
Peki Türkiye’de yönetim ne yapıyor?
Her patlamadan sonra klasik açıklamalar…
“Bizi yıldıramazlar, dimdik ayaktayız!!!”
Sanki yaşananlar başka yerde oluyor… Az önce değindiğim gibi insanları yerden yere göç ediyor… Asker oturdukları mekânları yere bir ediyor… Suriye’den bir farkları kalmamış… Suriye’den gelen 3 milyon kişiye bakmaya çalışıyorlar ama kendi insanları yerlerinden kaçıyorlar… Can güvenliği hiçbir yerde kalmamış ama “bizi yıldıramazlar” deyip ortak metin hazırlatıp imzalatıyorlar…
Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi; ortak metne imza atınca ölenlerin ailelerinin acıları diniyor mu? Vekillik bu mu, sorumluluk bitiyor mu?
***
Bu olayların erken biteceği gibi bir olasılık görünmüyor… Biz de sıcak bölgenin kenarında hatta ortasında nasibimizi almaya devam ediyoruz. Belki de istenen bu; Korku, baskı, sindirme… Aşmalıyız ama nasıl!