1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. KARA GERÇEĞİMİZLE YÜZLEŞME
KARA GERÇEĞİMİZLE YÜZLEŞME

KARA GERÇEĞİMİZLE YÜZLEŞME

“Yüzleşme” romanında, çok farklı bir pencereden aynayla buluşturmuştu bizleri, Tufan Erhürman. Bu kez “kara gerçeğimizle” yüzleştiriyor ki, bence, asıl yüzleşme burada... Tufan’ın “Kıbrıslı Türklerin Halleri”

A+A-

 

 

“Yüzleşme” romanında, çok farklı bir pencereden aynayla buluşturmuştu bizleri, Tufan Erhürman.

Bu kez “kara gerçeğimizle” yüzleştiriyor ki, bence, asıl yüzleşme burada...

Tufan’ın “Kıbrıslı Türklerin Halleri” kitabı, denemeler...

Tam da en sevdiğim tür... Nedendir bilemem ama dünyaca ünlü nice deneme yazarının kitapları, “tercüme” sonrası çok da içime sinmez.

Belki “aracısız” yani yazıldığı lisanda okusam ve anlasam, çok daha farklı olacak.

“Kıbrıslı Türklerin Halleri”, çok önemli çoğunluğu bizim SANAT ekimizdeki yazılar...

Ama kitap, yine de bambaşka...

Hem çok zengin, hem de çok güzel bir TÜRKÇE ile kaleme alınmış, nasıl bir solukta okudum, anlatamam.

Üstelik, Tufan Erhürman, kütüphanesini paylaşıyor bizimle, bizi bizle yüzleştirirken...

Kitabın önsözü ve arka yüzünde şu düşündürücü yorumu yapıyor Erhürman:

<<... Onursuzluğa mahkum edilmeye çalışılıyorsa bir halk ve dahası epeyce mesafe alınmışsa bu konuda, her şeye rağmen mücadeleye devam etmek niyetinde olanların önünde iki yol vardır. Ya “biz onurlu bir halkız, hiç hata yapmadık, mağduruz” diyerek sürekli başkaları eleştirilir ya da öncelikle ne hale gelindiğine bakılıp, özeleştiri mekanizması çalıştırılır, “kara gerçek”le yüzleşilir...>>

 

***

Doğrusu “kara gerçek”le yüzleşmeye çalışanların sayısı çok fazla değildir, biliyoruz.

Bunun sebebini de yine kitaptan bir bölümle aktaralım:

<<... Uzunca bir süreden beri, Kıbrıslı Türklerin günlük yaşamlarına ve politik faaliyetlerine kişisel çıkarlar yön vermektedir. “Toplumsal sorumluluk”, “kamu yararı” gibi kavramlar anlamsızlaştıkça düşünce dünyamızda, “toplum”un da içi boşalmakta, “biz” günden güne şişen, gürbüzleşen “ben” karşısında büzüşmekte, ilişkiler kişisel çıkarlara hizmet ettiği oranda değerli kabul edilmektedir.>>

 

***

Dahası mı?

Kitapta okursunuz artık!..

 


 

İstihdam

 

İhtiyaçlı ailelerin çocukları... Ve bir ‘ihtiyaç’ dahilinde ‘istihdam’ yapılsa...

Partizanlık dahi olsa, “hasbası çıksın” diyecek insan ve hoş karşılayacak...

Oysa öyle mi?

Pekçoğu, ailesi ‘varlıklı’ çocuklar, ki çoğunun da işi var zaten, ya aile işletmesinde, ya da özel sektörde...

Yine de ‘kamuya’ öncelikle onlar giriyor.

En fazla ‘ihtiyaçlı’ olanlar, kıyıda, köşede kalıyor yine...

 

***

İçişleri Bakanı Nazım Çavuşoğlu bir sohbetimizde demişti ki, “Böyle özel sımavla, parti içi dengelerle yapılan istihdama hep karşı çıktım. Çünkü UBP ne zaman halktan tepki almışsa, bu istihdamlar yüzünden aldı. Yani partiye zararı var, faydası yok...”

 

***

Bile bile lades mi derler buna.

Yoksa, ‘huylu huyundan vazgeçmez mi?’

Esas bayramdan sonra seyreyleyin siz alemi!..

 


 

Bayram gazeteleri...

 

Kıbrıs’ın güneyinde, dini günlerde yortularda, özel günlerde gazeteler yayınlanmaz...

Hiçbiri!..

Ve tüm gazeteciler böylece, tatil yaparlar... İnsan gibi...

Ülkemizde de öyleydi, bir zamanlar.

BAYRAM gazetesi çıkardı önceden hazırlanan.

İyi tarafı, bu gazetenin hazırlığı dahi bir “dayanışma” sağlardı basın camiasında...

Tabii bizim ülkemizde, Türkiye’den gelen gazeteler de rekabetin içerisinde.

Yanlış anımsamıyorsam, SABAH, bir bayram döneminde de “yayınlanacağını” duyurdu...

KIBRIS, onu izledi.

Ve o gün bu gündür, adanın güneyinde süren “ortak hareket etme” kültürü, yerini “aptalca rekabete” bıraktı...

Keşke, yeniden başarabilsek, “ortak değerler” yaratabilmeyi.

Bir yerlerden başlayabilsek yine, tüm farklılıklarımıza rağmen...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1536 defa okunmuştur