Karalamalar
Yazamıyorum...
Pes ettiğimden değil... Umudumu tümden yitirdiğimden de değil... Belki yorulduğumdan... Belki, her kafadan bir ses çıkıyor olmasından... Belki, aynı filmi yarım yüzyıldır tekrar tekrar izlemekten bıkıp usandığımdan...
Kızgınım...
Ülkem üzerinde, benden başkalarının söz sahibi olmasına... Üzerimizde oynanan oyunlara... Bu oyunların bir türlü son bulmamasına...
Üzgünüm...
Bu güzelim ülke için... Üzerinde yaşayanlar, bu ülkeyi ‘vatan’ bilenler ama kıymetini bilmeyenler için... Kaybedilen bunca yıl için... Bunca kayıp için... Yaşananlara karşın hala uyuyanlar, uyumaya devam edenler için...
***
Herşey bitti mi ? Hayır bitmedi. Alınan bunca yoldan sonra pürüzlü noktalar üzerinde odaklanılacaktır kuşkusuz. Bir çözüm, her iki tarafı da mutlu edecek bir formül bulunur mu ? Karşılıklı gerçek ‘niyet’e bağlı.
***
Çözüm ve Barış görüşmelerinin herhangi bir noktada ille de takılıp kalmasını, hatta bitmesini, kesilmesini dört gözle bekleyen ve isteyenler çok sevinçliler. Ne’ye sevindiklerini sorsanız, klişeleşmiş, ezberlenmiş nedenler sıralayacaklar. “Biz söylememiş miydik Rum’a güvenilmez diye...” ; “Biz söylememiş miydik Rum istedikçe isteyecek diye...”; “Biz dememiş miydik ödün vermekle olmaz diye...” ; “Biz dememiş miydik, bir karış toprak verilmemeli...” diye...
En ilginci de, nerdeyse şimdiye kadar afaroz etmeye hazırlandıkları Akıncı’yı şimdi kahraman bile ilan edebilecek olmaları... “Verebileceklerim bu kadar” dediği için.
Sonuç: Bir tarafta hayal kırıklığı var... Diğer tarafta ise, yıllardır, ganimet üzerinde oturup ‘adam’(!) olanlar, mutlu mu mutlu... Havadan kazandıklarını kaybetmedikleri için çok sevinçli hepsi de. Şimdi dört gözle, daha sonrasında neler olabileceğini hiç düşünmeden, çözüm çabalarının tümden fiyaskoyla sonuçlanmasını bekliyorlar.
***
‘Çözümcüler’ cephesi (leri) mi ? O cephedeki cephelerde de kimin ne dediği pek belli değil. Her zaman olduğu gibi bölük pörçük bir manzara var. “Yüzde bir’lerin ikilerin tartışması mı olur ?...” diyenler de var, “Neydi Akıncı’da beklediğiniz ?...” diyenler de... ‘Çözüm’e, Türkiye’ye ve Yunanistan’a rağmen ulaşılabileceğine inananlar bile var.
***
Sadece ‘biz’den söz ederek haksızlık etmeyelim. Güney’de de, en az bizdeki kadar, karmaşa var. 74 öncesine dönüleceğini hayal edenler mi istersiniz ? Girne kalesine Yunan bayrağı dikmek isteyenler mi istersiniz ? Bu yüzyılda hala kan’dan ve kan kokusundan beslenenler mi istersiniz ? Hayal aleminde yaşayanlar mı istersiniz ? Hepsi var... Yanısıra, gerçekten barış isteyenler; 74 öncesine asla dönülemeyeceği gerçeğini kabul edenler de var.
***
Şimdi ne olacak ?
İki taraftan da, gerçekten çözüm isteyenler, nefeslerinin yettiği kadar, bu yolda çabalamaya devam edecekler... Büyük bir olasılıkla başka başka güçler devreye girecek... Baskıyla mı telkin yoluyla mı bilemem ama iki tarafı da (hatta dört tarafı) tatmin edecek formüller üretmeye çalışacaklar... ‘Çözüm’ yanlıları yine umutlanacak... ‘Çözümsüzlükçüler’ ise baltalama çalışmalarına devam edecekler...
Standart vatandaşlar mı ?
Yarım yüzyıldır olduğu gibi, kadere boyun eğmiş durumda, sessiz sadasız beklemeye, oynanan oyunların figüranları olmaya devam edecek. Taa ki birileri karar verip “Sen ne diyorsun ?” diye sorana dek.
---------------------------------------
Sokak Ağzı
• Bıgdım usandım... Herşeyden... ‘Çözüm’ lafını duyduğumda da tüylerim diken diken olur artık...
• “Biz göremedik. Belki çocuklarımız, torunlarımız görür” dedik, sabırla bekledik. Galiba onların da göreceği yok... Açık açık söyleyelim: Ne bizde niyet var ne de Rum’da... Niyet olmayınca da hiçbir b..k olmaz...
• Biraz umudum varsaydı AP’nin ‘Türkiye’ kararı ile o da uçtu gitti... Bu karardan sonra Türkiye Kıbrıs’da bir anlaşma için “Evet” der mi ? Hiç zannetmem...
• “Kıbrıs... Çözüm... Müzakere...Pazarlık” diye diye Akıncı da en sonunda tansiyon hastası oldu. Önemli değil. O da alışır dengesiz tansiyonla yaşamayı. Bizler ve çok sayıdaki Kıbrıslı gibi...
• Farkındasınız ki Kasım ayı da bitti ama ülkede hala yağmur yok...
• Ne memleket be... Maaşlar dışında herşey dövize indeksli... Çarşıdan aldıklarımız da, petrol da... Ev, dükkan kiraları bile öyle. Buna bile bir çare üretilemiyor. Ne olacak bu işin sonu, hiç belli değil...