“Karanlığa mı gömülelim, pahalılığa mı teslim olalım?”
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) örgütlerden ve birliklerden sorumlu başkan Mahmut Kanber; fahiş elektrik faturalarına işaret etti, işletmelerin zor durumda olduğunu belirtti.
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) örgütlerden ve birliklerden sorumlu başkan Mahmut Kanber; fahiş elektrik faturalarına işaret etti, işletmelerin zor durumda olduğunu belirtti.
Yazılı açıklama yapan Kanber, “Kliması çalışmayan dükkanlarda bunalan esnaf, sıcaktan bunalan yaşlılarımız, konforsuz alışveriş yapmak zorunda kalan tüketici, bakkallarımız, marketlerimiz, kuaförlerimiz, berberlerimiz, terzilerimiz ve diğer meslek grupları; elektrik kesintileri yüzünden zarar eden işletmeler, fahiş elektrik faturaları, kira ve diğer temel girdiler nedeniyle ayakta kalamayan yiyecek-içecek sektörü... Bunlar, Kuzey Kıbrıs'taki elektrik sorunlarının yarattığı olumsuz tablonun sadece birkaç yansıması” ifadelerine yer verdi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Sürekli kesintiler, fahiş elektrik zamları, artan maliyetler ve ekonomik belirsizlikler karşısında, adadaki tüm esnaf ve zanaatkarlar, geçimlerini sağlamak için uzun zamandır büyük bir mücadele veriyor.
Kıbrıs'ın sıcak iklimi, özellikle yaz aylarında, klima gibi soğutma sistemlerinin yoğun kullanımı nedeniyle enerji tüketimini önemli ölçüde artırmaktadır. Bu durum, zaten yüksek olan elektrik faturalarını daha da katlanılmaz hale getirmektedir. Hava sıcaklıklarının 40 derecenin üzerine çıktığı aylarda, işyerleri ve evlerde enerji tüketimi hat safhaya ulaşırken, elektrik tarifelerindeki zamlar, sosyal devlete yakışmayan bir davranış olarak görülmektedir.
Elektrik faturası, artık sadece bir kağıt parçası değil, esnafımızın kabusu haline geldi. Her ay katlanarak artan bu faturalar, sadece işletmelerin değil, tüm toplumun belini büküyor. Çünkü elektrik, sadece dükkanları aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda üretimden hizmete, tüketimden ihracata kadar hayatın her alanında kullanılan temel bir girdi.
Esnafımızın karşı karşıya olduğu zorluklar bununla da sınırlı değil. Hammadde, ekipman, kira giderleri... Birçok işletme, temel ihtiyaçlarını dövizle veya dövize endeksli fiyatlarla karşılamak zorunda kalıyor. Türk Lirası'nın değer kaybı, esnafımızın gelirleri ile giderleri arasındaki makası daha da açıyor. Bu durum, sadece küçük esnafı değil, aynı zamanda dar gelirli vatandaşları da derinden etkiliyor. Çünkü kira giderlerindeki artış, kaçınılmaz olarak, ürün ve hizmet fiyatlarına yansıyor ve hayat pahalılığını daha da artırıyor.
Ülkemizdeki tüketim ürünlerinin %90'ından fazlasının ithal olması ve bu ürünlerin döviz veya dövize endeksli fiyatlarla satılması, hayat pahalılığını ve enflasyonu daha da körüklüyor. Esnafımız, bir yandan artan maliyetler ile boğuşurken, diğer yandan da döviz kurlarındaki dalgalanmaların yarattığı belirsizlikle mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu durum, kaçınılmaz olarak ürün ve hizmetler fiyatlarına yansıyor ve halkımızın alım gücünü düşürüyor.
“Peki, çaresizlik’mi kaderimiz? Elbette hayır!”
Çözüm için atılması gereken adımlar bellidir. Ancak, bu adımların sürdürülebilir olması ve uzun vadede fayda sağlaması için, öncelikle ülkemizin temel sorunlarından biri olan nüfus plansızlığına çözüm bulunması gerekmektedir. Nüfusun ne kadar olduğu, hangi bölgelerde yoğunlaştığı, hangi sektörlerde istihdam edildiği gibi temel verilere sahip olmadan, sağlıklı bir planlama yapmak ve sürdürülebilir ekonomi,sosyal ve siyasl politikalar üretmek mümkün değildir. Bu verilerin eksikliği, enerji üretiminden, tüketim alışkanlıklarına, kira maliyetlerinden enflasyona kadar birçok alanda sürdürülebilirliği tehdit etmektedir.
Hükümetin, bir yandan enerji politikalarını gözden geçirerek yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalı, enerji verimliliğini artırmalı ve yerel kaynakları daha etkin kullanmalıdır. Diğer yandan, döviz kurlarındaki istikrarı sağlamak, ithalatı azaltmak, yerli üretimi desteklemek ve enflasyonla mücadele etmek için kapsamlı ekonomik politikalar hayata geçirebilecek irade ve yetkinliğe ihtiyaç vardır. Esnafımıza yönelik kira, vergi, elektrik, tüketim ürünlerini döviz baskısından kurtarabilmek için somut adımlar atılmalıdır. Aynı zamanda, nüfus sayımı geçerli, güvenli ve kapsayıcı temel verilerin toplanması ve analiz edilmesi, sürdürülebilir politikaların oluşturulması için hayati önem taşımaktadır.
Bireysel, toplumsal ve kurumsal başarı, ancak zamanı ve işini doğru yönetebilen bireyler ve yöneticilerden oluşan bir toplumla mümkün olabilir.”