1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Karikatür iyilerin yanında, kötülerin karşısında olmuştur...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Karikatür iyilerin yanında, kötülerin karşısında olmuştur...”

A+A-

Ulus Irkad

Geçtiğimiz Cumartesi günü yani 16 Mart 2024’te MASDER, uluslararası üne sahip ünlü bir karikatür sanatçımızı üyelerine tanıttı ve ona söz vererek hem hayatını, hem başarılarını, hem de eserlerini tanıtması olanağı sağladı. Cemal Tunceri 40 yıldan fazladır ki ülkemizde dünyada bugün üniversitelerde bile ders olarak okutulup ayrı bir bilim ve sanat dalı olan karikatür ve mizah sanatını icra eden bir avuç sanatçımızdan biri.

 

TANITIMI SAYIN RIFAT YALINÇ YAPTI

Tanıtımı her zamanki gibi MASDER yetkilisi Sayın Rıfat Yalınç yaptı. Sanatçının özgeçmişini bize sundu. Sanatçımız 1952 yılında Yeşilyurt’ta doğdu. Çocukluk ve gençlik yıllarını Lefke’de geçirdi. İlk, Orta ve Lise öğrenimini Lefke’de tamamladı. Askerlik yıllarından sonra burslu olarak yüksek öğrenim için Türkiye’ye gitti. Çukurova Üniversitesi Makine Mühendisliğini tamamlayarak Kıbrıs’a döndü. Önce K.T Sanayi Holding LTD’de Fabrika Müdürü olarak çalıştı, daha sonra Toprak Ürünleri Kurumu’nda uzun yıllar İşletme Amiri olarak görev yaptı ve buradan emekliye ayrıldı.”(Kendisinin tanıtım boşüründen,u.ı.)

Cemal Tunceri karikatür çizmeye 1982 yılında başladı…

 

CEMAL TUNCERİ KENDİNİ VE ESERLERİNİ TANITIYOR

Sanatçı dünkü sunumunda özetle MASDER üyeleri ve dinleyicilere şunları söyledi;

“Önce MASDER’e beni konuk ettiği için teşekkür ederim. Karikatürün geçmişi, tarihin ilk zamanlarından mağara dönemine kadar dayanır. İtalyanca “Karakan” kelimesinden geldiği söylenmektedir. 1946 yılında Bolonyalı bir ressam, insan portresindeki insan kollarını ve bacaklarını uzattı. İlk karikatür o sayılıyor. Karikatürün Rönesans’tan da başladığını söyleyebiliriz. Karikatürde sadece resim değil, espri, iğneleme ve eleştiri vardır. Ne yazık ki giyotine kafalarını veren sanatçılar da oldu. Tabi ki, bu demokrasinin gelişmesi ile ilgilidir. II. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’nı eleştiren karikatürler vardı. II. Dünya Savaşı sonrasında bir Romanyalı göçmen ilk karikatürün başlangıcını yapar.  Yazılı karikatür aslında karikatürün arabeskidir. Evrensel karikatür ise vatandaşı düşünmeye zorlar.”

 

KIBRIS’TA İLK KARİKATÜR

“Kıbrıs’ta ilk mizah dergisi Kokonozdu. Kokonoz’u üreten kişi Ahmet Tevfik Efendi’ydi. Kendisi o zamanlar Osmanlı Padişahı Vahdettin’i eleştirerek karikatürler çizdi. O zamanlar Osmanlı tarafından Osmanlı topraklarına girmesi yasaklandı. Davul Gazetesi’nde ilk karikatürleri Ahmet Rıfat Efendi yayınladı. Kuvay-ı Milliyeyi öven yazılar ve karikatürler yayınladı. Kıbrıs’ta Ramiz Gökçe ve arkadaşları “Garga Dergisi”ni 1963 sonrası Mağusa’da yayınladılar. Gökçe’nin karikatürleri yazılı karikatürlerdi. Karikatürü yüzbin kişide beş kişi yapabilir. Türkiye’de Kurtuluş Savaşı içinde de karikatürler yayınlandı. Karikatür bilek ve yürek ister. Karikatür iyilerin yanında kötülerin karşısında olmuştur. Kıbrıs’ta “Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği”ni 1986 yılında kurduk…”

 

CEMAL TUNCERİ İLE TANIŞMAM

1980’li yılların başlarında Mağusa’da askerlik sonrasında Sayın Tunceri ile tanışmıştım. Eşi Rana Hanım da benim Hanımın tanıdığıydı. Kendisi de okuyan ve araştıran bir aydın olan Tunceri ile ben de çok okuduğumdan ötürü, o dönemlerde ortak konumuz Kıbrıs, Türkiye ve dünyadaki sanat ve siyasal gelişmelerdi.  Her ikimiz de oldukça okuduğumuzdan dolayı ortak noktalarımız çoktu. Bunun yanında Sayın Tunceri babam rahmetli Hüseyin Irkad’la da tanışmıştı ve babamla da ortak konuları aynı konulardı. Rahmetli babam da oldukça okuyan ve okuduğu için her zaman çağdaş gelişmelerden yana olan bir insandı.

 

KUZEY KIBRIS’TAKİ KARİKATÜR SANATINI ULUSLARARASI ALANA TAŞIYORUZ

1989 yılında ben de karikatürün kaynaklandığı bir diğer edebiyat alanı mizah öyküleri yazmaya başladım. O dönemde çıkmaya başlayan “Akrep Dergisi”nde rahmetli Kutlu Adalı ve Zeki Erkut’la birlikte benim de mizah yazılarım yayınlanmaya başladı ve artık uluslararası alana açılmak, dış bağlantıları yapmak için İngilizce çeviri ve yazışmaları gerçekleştirmek amacıyla, ben de Derneğin “Dış İlişkiler Sekreteri” oldum. Bu dönemde birçok teması sağladık ve bu arada Derneği FECO “Avrupa Karikatürcüler Federasyonu” üyesi yaptık.

Bu dönemden sonra Kıbrıslı Türk Karikatürcüler tüm Avrupa’da ve tüm dünyada tanındılar. Birçok sanatçımız (Hatırlayabildiklerim; Sn. Soyer, Arif Albayrak, Hüseyin Çakmak, Mehmet Ulubatlı, Alper Susuzlu, Musa Kayra, Cemal Tunceri v.s) uluslararası başarılar kazanmaya başladılar ve kısa zamanda Kıbrıslı Türkleri bu alanlarda tanıttılar. Bu dönemde Hüseyin Çakmak arkadaşımız İtalya’nın büyük devlet ödülü olan Bordigera Sanat Ödülü’nü kazanırken, Alper Susuzlu arkadaşımız da çeşitli ödüller yanında, Kıbrıs Türk Karikatürü’nü Japonya gibi ülkelerde tanıttı. Oradaki sanatla ilgili, resmi devlet yetkilileri tarafından Japonya’ya davet edildi. Bu arada Derneğimiz birçok devletten resmi davet alarak sanatçılarımızın davet edildiği resmi sergilere gittiler ve o devletlerin resmi davetlileri oldular. Hatırladığıma göre rahmetli Ramiz Gökçe de bu dönemlerde Derneğimizin temsilcisi olarak bir ülkeye ziyarette bulunarak o da Kıbrıslı Türk karikatürcüleri tanıttı.  Sayın Cemal Tunceri ve karikatürcü arkadaşlarımız birçok karikatür yarışmasında çeşitli uluslararası ödüller kazandılar. Gene Sayın Mehmet Ulubatlı ve Sayın Alper Susuzlu’nun yaptığı “3572 Mil kare” adlı 11 metrelik bir Kıbrıs Tarihini temsil eden eser, 1989 yılında Kıbrıs BM Temsilcisi Oscar Camillion’a, New York BM Merkezi’nde sergilenmesi için törenle hediye edildi. 2019 yılında Kıbrıs Türk Müzah Edebiyatı’na katkılarımdan dolayı ben Altın Zeytin Dalı ödülünü alırken, daha sonra Sayın Cemal Tunceri de Karikatür Sanatı’ndaki başarılarından dolayı aynı ödülü alan sanatçı arkadaşlarımızdan biri oldu.

Sayın Cemal Tunceri dün konuşmasının sonunda beni platforma davet ederek bundan 30 sene önce yazdığım mizah öyküm “Hakim” öyküsünü bana okutarak büyük bir incelik yaptı. Ona bu inceliğinden ötürü buradan teşekkür ederim.

Sayın Tunceri’nin MASDER’deki sunumu her bakımdan şahane ve birçok yönden faydalıydı. Kendisine bu etkili ve faydalı sunumundan ötürü teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz…

sayfa-17-masder-etkinligine-katilanlar-bir-arada.jpg

MASDER etkinliğine katılanlar bir arada...

sayfa-17-karikatur-sanatcisi-cemal-tunceri-masderde.jpg

Karikatür sanatçısı Cemal Tunceri, MASDER'de...


***  GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NELER YAPILIYOR?

“Cezasızlıkla mücadele: Gambiya’dan İsviçre’ye işkenceci bakanın yargılanması...”

Hikmet ADAL

Gambiya… Afrika’nın en küçük ülkesi…

Batı Afrika’daki 2,64 milyon kişilik bu ülkeyi Yahya Jammeh 1994 ile 2016 arasında demir yumrukla yönetti. Otoriter rejimi, siyasi muhalifleri sistematik olarak hedef aldı. Onları işkenceye, tecavüze, yargısız infazlara, keyfi gözaltılara ve zorla kaybetmeye maruz bıraktı.

Ülke, 2017'den bu yana kasvetli geçmişine yeni bir sayfa açmayı amaçlayan geçiş dönemi sürecinde.

Bu süre zarfında Jammeh, ülkede kurulan Hakikat, Uzlaşma ve Tazminat Komisyonunca (TRRC) en az 240 kişinin kendi yönetimi altındaki devlet görevlileri tarafından öldürülmesinden sorumlu tutuluyor.

Ousman Sonko ise bu rejimin son İçişleri Bakanı. (Senegalli siyasetçi Ousmane Sonko ile karıştırılmamalı)

Jammeh’ın kendisini bakan olarak atadığı 2006’dan Eylül 2016'ya kadar görevi sürdürdü. Jammeh, iktidarı kaybetmesinden kısa bir süre önce İçişleri Bakanının istifasını istedi. Sonko, önce Senegal'e, ardından da İsveç'e kaçtı. Kasım 2016'da İsviçre topraklarına girdi ve sığınma talebinde bulundu.

TRRC’nin suçlamalarında ismi Jammeh’ten sonra ikinci sırada gelen Sonko, İçişleri Bakanı olmadan önce sırayla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Birliği Komutanı ve Polis Genel Müfettişi görevlerini üstlenmişti.

***

Sonko kaçtığı ülkede mutlu mesut yaşayacağını düşünürken İsviçreli gazeteciler, kimliğini kamuoyuna açıkladı.

Hemen ertesinde eski Gambiya rejiminin kurbanlarına destek veren sivil toplum kuruluşları ve mağdurlar peşi sıra Sonko hakkında suç duyurusunda bulunmaya başladı. Talepler sonuç verdi, Sonko 26 Ocak 2017’de İsviçre’deki ‘evrensel yargı ilkesi' uyarınca insanlığa karşı suç işlemekle suçlanıp tutuklandı.

Ardından da İsviçre'nin Bellinzona kentindeki Federal Ceza Mahkemesi'nde hakkında dava açıldı. Bu İsviçre yargı tarihinde insanlığa karşı suçlara ilişkin açılan ikinci dava olarak tarihe geçti. Üstelik Sonko, Avrupa'da ‘evrensel yargı ilkesinin’ uygulanmasında uluslararası suçlardan yargılanacak en üst düzey devlet yetkiliydi.

***

Sonko tutuklandıktan 7 yıl sonra, 8 Ocak 2024’te ilk kez hakim karşısına çıktı. İlk duruşmada gündem zaman aşımıydı. Federal savcı insanlığa karşı işlenen suçların zamanaşımına tabi olmadığını, dolayısıyla Sonko'ya yöneltilen suçlamaların hiçbirinin zamanaşımına uğramayacağını söyledi... Sonko suçlu olmadığını söyleyecekti. İddiasına göre kariyeri boyunca her zaman ülkesine sadık kalmış ve elinden geldiğince ona hizmet etmişti. Ona göre, İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı süre boyunca tutukluluk koşullarını elinden geldiğince iyileştirmeye çalıştı, mahkumlar için gıda bütçesini üç katına çıkardı...

***

Sonko daha sonra Gambiya halkına yönelik hak ihlalleri konusunda sorgulanmaya başlandı. İddiasına göre İçişleri Bakanı olduğu dönemde insanlara işkence yapılmış olması mümkündü ancak Bakanlığın bu suçlardan haberi yoktu. İstihbarat Teşkilatı (NIA) hiçbir zaman onun kontrolü veya yetkisi altında olmamıştı.

Sonko’nun gerçekten de işkence, tecavüz, yargısız infazlar, keyfi gözaltılar ve zorla kaybetmelerden haberi olmayabilir miydi?

***

Duruşmalar 26 Ocak’a kadar 13 duruşma boyunca devam etti. Duruşmalarda dinlenen ilk kişi orduya katılmadan önce Gambiya polis teşkilatında çalışan birisiydi.

2006’daki darbe girişimine katıldığı şüphesiyle gözaltına alındığını, sorguda işkence gördüğünü, birkaç kez NIA binasına götürüldüğünü, burada da işkence gördüğünü, ölümle tehdit edildiğini, birçok kez iradesi dışında beyanları imzalamaya zorlandığını söyledi. Maruz kaldığı işkencelerin yarattığı ağır fiziksel ve ruhsal etkileri halen yaşadığını anlattı.

Hatta Sonko ve NIA'nın eski müdür yardımcısıyla gözaltındayken görüştürüldüğünü ekledi.

Bu kişi dokuz yılını cezaevinde zor şartlarda geçirmişti. Sonko'nun soruşturma kapsamında insanlara işkence yapıldığını çok iyi bildiğini aktardı.

***

Bir başka duruşmada Sonko'nun 2011'deki Baba Jobe cinayetindeki sorumluluğunu incelendi. İfade veren tanık bir hapishane gardiyanıydı. Tanık Jobe’nin hapishaneden alındığını ve işkence görmek üzere NIA'ya götürüldüğünü anlattı.

Ayrıca hapishane müdürü David Colley'nin Sonko'ya her sabah telefonla günlük raporlar verdiğini söyleyecekti.

***

Sanko’ya yöneltilen bir başka suçlama gazetecilere yönelik olanlardı. Bugün Gambiya parlamentosu üyesi olan Madi Ceesay ile Gambiya'nın en önemli gazetelerinden biri olan The Independent'ın genel yayın yönetmeni Musa Saidykhan, yazdıkları makaleler nedeniyle gözaltına alınan ve haftalarca işkence gören isimlerdi.

Sonko üzerindeki suçlamalar The Point'ten Deyda Hydara’nın öldürülmesi de eklendi. Duruşmalarda bu olaylara ilişkin ifade veren tanıklıklar dinlendi. Beyanlar benzer ve Sonko'yu suçlar nitelikteydi.

***

İkinci grup duruşmalar 4 Mart’ta başladı ve 8 Mart'a kadar sürdü. Grup duruşmaların ilk gününde Savcı Sabrina Beyeler uzun bir konuşmayla Jammeh diktasını ‘faillerden oluşan bir devlet kolektifi’ olarak tanımladı.

Ardından da hükümet üyelerinin organize ve koordineli bir şekilde suç işlemek üzere birlikte hareket ettiklerini söyledi. Sonko’nun Hammeh’in ardından liderlik pozisyonunu üstlendiğini anlattı.

İkinci grup duruşmalardan sonra mahkemenin karar açıklaması bekleniyordu. Ancak mahkeme karar tarihinin ileriki bir aşamada açıklanacağını duyurarak duruşmaları sonlandırdı.

***

Mahkeme henüz bitmedi ama Sonko, suçlu bulunması halinde İsviçre’de ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Mağdurlar ve mağdur yakınları şimdi sabırsızlıkla İsviçre’deki mahkemeden çıkacak kararı bekliyor. Onlardan biri 2016’da gözaltına kaybedilen Solo Sandeng’in kızı Fatoumatta Sandeng.

Fatoumatta Sandeng, Sonko’nun İsviçre’de olduğunu öğrenmesinin ardından yargılanmaya dahil olan isimlerden. Babası Demokratik Gambiya için mücadele eden tanınmış bir siyasi figürdü. Nisan 2016'da ülkenin en büyük muhalefet partisi olan Birleşik Demokrat Parti (UDP) üyelerinin seçim reformu talepli protesto gösterisi düzenlemesi üzerine gözaltına alındı. Maruz kaldığı işkence nedeniyle hayatını kaybetti.

İsviçre'nin ulusal yayın servis SRF’ye Gambiya gizli servisinin başkent Banjul'daki genel merkezi önünde verdiği demeçte “Burası benim için çok duygusal bir yer. Babam burada işkence gördü ve öldürüldü" diyecekti. Ayrıca "Bu binanın hala burada olması çılgınlık" diye ekleyecekti.

Fatoumatta Sandeng ayrıca babasının mirasını sürdürmek ve unutulmaya karşı mücadele etmek için Solo Sandeng Vakfı’nı kurmuş. İşkence mağdurlarının anısına sergiler düzenliyor. Çünkü unutmanın Gambiya kültürünün bir parçası olduğunu söylüyor: "Affediyoruz, unutuyoruz ve yolumuza devam ediyoruz."

Sonko'nun suçlu bulunması sadece adalet bekleyen Gambiyalı mağdurlar için değil, benzer hak ihlallerine karşı yapılacak yargılamalar konusunda emsal olacağı için tarihi bir zafer olacak...

https://bianet.org/yazi/cezasizlikla-mucadele-gambiyadan-isvicreye-iskenceci-bakanin-yargilanmasi-293115

(BİANET.ORG – Hikmet Adal – 16.3.2024)

Bu yazı toplam 727 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar