KARPAZ VE LEFKOŞA’NIN GÜNDEMİ
Karpaz’a yapılacak olan sahil yolu projesini protesto etmek isteyen sivil toplum örgütleri bölge halkının saldırısına uğradı.
Aslında ilk anda son derece alışıldık olmayan bir durum gibi gelse de olay süpriz değil.
Çünkü çok uzun zamandır Lefkoşa
Karpaz’a yapılacak olan sahil yolu projesini protesto etmek isteyen sivil toplum örgütleri bölge halkının saldırısına uğradı.
Aslında ilk anda son derece alışıldık olmayan bir durum gibi gelse de olay süpriz değil.
Çünkü çok uzun zamandır Lefkoşa ve Karpaz’ın gündemi birbirinden gece ile gündüz kadar farklı.
Gündemleri de kültür ve beklentileri de...
Yıllarca bu bölgede yaşayan insanlar, özellikle de UBP hükümetleri döneminde istismar edildiler, oy için kullanıldılar.
Öfke duydular, güvenlerini yitirdiler ama yine de o oy umudundan fazlası ellerinde olmadığından, bu kandırmaca oyununu birlikte oynamaya devam ettiler.
Yıllarca sadece bölge halkı değil, bölge de adanın unutulmuş bir köşesi olarak kaldı.
Gösterilen çabalar sonrasında adanın en özellikli bölgelerinden olan Karpaz, koruma alanı ilan edildi. Özel yasalar çıkarıldı.
Buna rağmen, bölge halkı yıllarca özgür eşeklere işkence yaptıkları, onları öldürdükleri gerekçesiyle hep eleştirildi.
Onlar eşekleri öldürdüklerini hiç inkar etmediler.
Ama ortaya koydukları gerekçeler, en az eşeklerin uğradığı saldırı kadar düşündürücüydü.
“Bizim eşekler kadar değerimiz yok” diyorlardı.
Neredeyse tek gelir kaynakları olan ekinlerini yiyen, talan eden eşeklere karşı tek mücadele yöntemleri öldürmekten geçiyordu.
Bölgeye elektrik götürüleceğinde de buna karşı çıkan çevre örgütlerine sert tepki gösteriyordu, bölge halkı.
O dönemde çevre örgütleriyle kalabalık bir grup olarak, dönemin Kıbrıs Gazetesi yönetimi ve yazar kadrosula ziyaret ettiğimiz bölgede, biz de darp edilmekten kıl payı kurtulmuştuk.
Dünkü eylemde eylemciler arbededen kurtulamadı.
Lefkoşa’dan sadece manzara izlemek ya da denize girip kısa süreli tatil yapmak için bölgeye giden Lefkoşalılar’ın bir gelişme olduğunda çıkıp bağırmasına tabir yerindeyse “gıcık”oluyorlar.
O zaman da aynı şey söyleniyordu, bugün de umut aynı;
Bölgeye elektrik gelecek, yol gelecek ve gençlerimize iş imkanı çıkacak.
Bölgeye en yakın olan turizm yatırımlarından bölge halkı beklediğini bulamadı.
Çünkü aslında murat edilen, ya da bu yatırımların ardındaki temel hedef, bölge halkının kalkınması ya da işsizliğin kalkması değil.
Yıllarca müzakere masasında bir pazarlık kozu olan Karpaz, Annan Planı dönemi sonrasında, asla verilmeyecek yerlerden biri olarak işaret edilerek, bunu güçlendirmek için bölgeye yatırımların hızlandırılması hedeflendi.
Tıpkı Güzelyurt ve diğer bölgelerde olduğu gibi...
Ama bütün bunlar da yapılırken, hoyratça, plansız ve programsız, son derece çarpık yapılıyor.
Hatırlı birilerine sırf yatırım için peşkeş çekilerek yapılıyor.
Hem geri dönülemez şekilde doğal ve tarihi değerlerimiz, kültürel varlıklarımız heba ediliyor, hem de bu çarpıklık sonuçta denildiği gibi topluma bir refah getirmiyor.
Aksine fakirleştiriyor.
Şimdi de bölge halkı kullanılarak, neşter vurulanların ardından tepki gösterenlerin sesi kısılmak isteniyor.
Ne yapılırsa yapılsın, kıyımların önüne geçilemiyor.
Zira ortada bir hata yok.
Ortada her alanda bir kıyım yaratan ve yaratacak bir politika var.
Yeni bir strateji...