KARPAZ YOLU DAVALIK
YDÜ Çevre Eğitimi ve Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Yard. Doç. Dr. Şerife Gündüz, Karpaz’a herkesin sahip çıkması gerektiğini söyledi
“Karpaz bölgesi özel bir bölgedir, korunması gerekir ki oradaki yerel halk da bir şeyler kazansın. Karpaz’da ekotourism, agroturism yapılması gerekir”
“Çevreciler olarak biz o bölgenin gelişmesini istiyoruz. Bu bölgenin gerçekten gelişmesi isteniyorsa projeler hazırlanmalı ve oranın özelliklerine uygun yatırımlar yapılmalı”
“Yol çalışmaları sırasında yapılan tahribattan geri dönmek çok mümkün değil. Dere yatağına, Özel Koruma Bölgesi’nin içine girildi bu yaklaşık 300 metre alana girildiği anlamındadır”
Biyologlar Derneği Karpaz bölgesi’nde devam eden yol çalışması hakkında “yurttaşların sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına müdahale edildiği” ve “doğal yaşamı bozmaya ve/veya yok etmeye ve/veya tehlikeye atmaya neden olunacağı” gerekçesiyle ilgili bakanlıklar aleyhine dava açıyor.
YDÜ Çevre Eğitimi ve Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Yard. Doç. Dr. Şerife Gündüz, davanın salı gün dosyalanacağını belirterek, “Karpaz hepimizindir. Hepimiz sahip çıkmalıyız” dedi.
Yard. Doç. Dr. Şerife Gündüz, vatandaşların yetkililere güvenmesi gerektiğini ancak devletin kendi çıkardığı yasaları çiğneyip koruması gereken bir bölgeyi tahrip ettiğini söyledi.
Yard. Doç. Dr. Şerife Gündüz, “Karpaz’ın korumak istediğimizi söylüyoruz ama sonra kendi koyduğumuz kuralları kendimiz yıkıyoruz. Karpaz’ın korunması gerektiğini herkes biliyor. Biliyoruz ama yine de tahrip ediyoruz. Kişisel rantlar nedeniyle ülkemizi yok ediyoruz” diye konuştu.
• Soru: Karpaz’ın önemi nedir?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz: Öncelikle Akdeniz’in küresel anlamda öneminden bahsetmek isterim. Akdeniz’in özgün bir ekosistemi vardır. Akdeniz’in 12 bin 500 kadar endemik bitkisi vardır, birkaç milyon göçmenkuş, nadir kaplumbağalar, fok balıkları, su kuşları ve çok zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Bölgesel anlamda Karpaz’ın önemi de büyüktür. Karpaz’la ilgili bilimsel çalışmalar çok uzun yıllar önce başladı ve Karpaz’ın önemi bilimsel olarak ortaya kondu. 1932-1933 yıllarında Post gelip Karpaz ve bitkilerle ilgili çalışmalar yapmıştı. Ardından 1977’de Meikle, 1994-1996 yılları arasında Viney, 2001’de Phillips ve Bracewell araştırmalar yapmışlardır. Ayrıca Türkiye’den ve Kıbrıs’tan bilimadamları, Natura 2000 projesi çerçevesinde AB’den bilimadamları da bölgede çalışmalar yapmıştır. Bu bilimsel çalışmalar Karpaz bölgesinin değerini ortaya koymuştur. Bölgenin önemi tartışmasız bir gerçektir. Karpaz biyolojik çeşitlilik açısından zengindir, habitat çeşitliliği açısından çok önemlidir ve ayrıca endemizm oranı yüksek bir bölgedir. Alanda tipik kumul bir yapı ve kayalık sahil şeridi vardır ve bu da Akdeniz’in tipik habitat tipidir. Karpaz kum alanlarıyla, kaplumbağaların yumurtlama alanlarıyla, çok değerli ve kırılgan bir doğal sistemle karşımıza çıkmaktadır. AB Habitat Direktifi 9243EEC altında Kuzey Kıbrıs’ta koruma altına alınacak toplamda 20 farklı habitat tipi belirlenmiştir ve bunlardan 14 tanesi Karpaz özel çevre koruma bölgesi içerisindedir. AB Habitat Direktifi’ne göre de Karpaz’ın koruma altına alınması şarttır. Habitat Direktifi’ni veya Natura 2000’in yanı sıra biz de bugüne kadar Karpaz’la ilgili kararlar aldık. Karpaz bölgesi Çevre Dairesi’nin 21/97 sayılı Çevre Yasası’nın 11. maddesine göre “Özel Çevre Koruma Alanı” olarak bildirildi. Ayrıca Ormancılık Yasası’na göre “Ulusal Park” ve Eski Eserler Yasası’na göre de “Arkeolojik SİT Alanı” olarak ilan edildi.
“HEM YEREL HEM ULUSLARARASI ANLAMDA ÖNEMLİ BİR BÖLGE”
• Soru: Özel Çevre Koruma Bölgesi ve Milli Park terimlerinin anlamlarını da biraz açar mısınız?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz: Özel Çevre Koruma Bölgesi gelecek nesillere bozulmamış zengin bir biyolojik varlık mirası ve yaşanabilir sağlıklı bir çevre bırakmak, dünya turizminden yeterli payı alabilmek ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için ilan edilen bölgelerdir.
Milli Park da bilimsel ve/veya estetik bakımdan, milli ve/veya milletlerarası düzeyde ender bulunan doğal, eğitsel, mitolojik, arkeolojik, tarihi, ruhsal, rekreasyonel ve kültürel kaynak değerlerinden en az biri veya daha fazla ekosistemin tamamını kapsayacak büyüklükte olan yaşam alanları, önemli doğal alanlar, ülke peyzajının özelliklerini temsil eden ve öncelikle kaynak değerlerinin korunması ve rekreasyon amacıyla korunan ve yönetilen karasal, sucul ve deniz alanlarıdır. Karpaz hem özel koruma bölgesidir, hem de milli park ilan edilmiştir ve hem yerel hem de uluslararası anlamda önemli bir bölgedir. Karpaz 1977’den beri Milli Park’tır, 6 Kasım 1995 yılında doğal ve arkeolojik SİT alanı ilan edilmiştir. 2004’de Karpaz Emirnamesi’yle de bu niteliklerin korunması gerektiği vurgulanmıştır. 2007’de de Bakanlar Kurulu kararıyla Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir. Karpaz’ın korunmasıyla ilgili 1977 yılından beri birşeyler yapılıyor, demek ki Karpaz her zaman tehditlere açık bir yerdi. Orayı korumak istediğimizi söylüyoruz ama sonra kendi koyduğumuz kuralları kendimiz yıkıyoruz. Karpaz’ın korunması gerektiğini herkes biliyor. Biliyoruz ama yine de tahrip ediyoruz. Kişisel rantlar nedeniyle ülkemizi yok ediyoruz.
“ORTAK YOL ÇOK RAHAT BULUNABİLİR”
• Soru: Karpaz’da ne yapılmalı? Bölge halkı çevrecileri o bölgenin gelişmesini istememekte suçluyor...
• Yard. Doç. Dr. Gündüz: Bu konuda pek çok çalışma yapıldı. İngiliz akademisyen Dr. Julie Scott da 2002 yılında ülkemize geldi ve agroturizm konusunda çalışma yaptı. O da Karpaz’da nasıl bir turizm şekli geliştirebileceğimizi ortaya koymuştur. Karpaz’da koruma alanına yakın bir yerden 10 metre genişliğinde bir yolun geçirilmesinin nedenini anlayamıyorum. Kendi kendime soruyorum, “bu yol Karpaz’a nasıl bir gelişim getirecek” veya “ekonomik anlamda Karpaz nasıl kalkınacak?” Olaya hem orada yaşayan halkın durumu hem de bilimsel anlamda bakıyorum. Aslında ortak yol çok rahat bulunabilir. İlgili bakanlıklar AB ile birlikte “2010-2013 Karpaz bölgesinden Kırsal Kalkınma Stratejileri” diye bir rapor hazırlamıştı. Bu stratejide Karpaz’da ne yapılması gerektiği ortaya konmuştur. Bu çalışmaya bölge halkı, ilgili sivil toplum örgütleri de katılmıştı. Karpaz bölgesi özel bir bölgedir, korunması gerekir ki oradaki yerel halk da birşeyler kazansın. Karpaz’da ekotourism, agroturism yapılması gerekir. Yola harcanacak para Dipkarpaz köyünün meydanının ekoturizm ve agroturizme göre organizasyonu için kullanılabilir, bu işi yapmak isteyen ve orada yaşayan insanlar için fon oluşturulabilir. TC Elçiliği de fon oluşturabilir çünkü elçilik de ekoturizm ve agroturizme destek veriyor, AB de destekliyor. Aslında ilgili bakanlıklarımızın yapması gereken orada yaşayanlara yol göstermektir. Zaten Dipkarpaz Belediye Başkanı Mehmet Demirci de bölgeye elektrik götürüleceği dönemde halkı adına imzaladığı bir metinde özel çevre koruma bölgesinin korunması ve agroturizme yönelik kırsal kalkınma projeleri geliştirilmesi gerektiğini belirtmişti. Bu “yol gitmesin” olayı değil, bu o bölgenin ekolojik ve kültürel yapısına uygun yapıların geliştirilmesi olayıdır. Bölgedeki halkın da bunu benimseyerek kendi iş alanlarını yaratması gerekiyor. 10 metre genişliğindeki yolun gitmesinin ekonomik anlamda hiçbir getirisi olmayacak. Yapılması gereken bölge halkını yönlendirmek olmalı. Büyükkonuk’ta örnekleri var, Yeşilırmak’ta organik bir çiftlik var. Yola harcanacak parayla köye ekoturizm anlamında yatırımlar yapılsın. Eğitimler yapılsın, yurtdışı gezilere gidilip örnekler incelensin karpaz da yaşayan ve bu işe gönüllü olanlar oralarda nasıl agro turizm yapıldığını görsünler. Dünyada Karpaz gibi özel bölgeler turizm açısından çok ziyaret edilen yerlerdir. Projelerle bölgenin biyolojik ve kültürel yapısına uygun yatırımlar yapılması sağlansın. 10 metre genişliğindeki yol bu bölgeye birşey getirmeyecek. Bafra mass turizme açıldı, oteller yapıldı. Oraya yapılan otellerin bölgeye nasıl bir katkısı oldu? Bölge halkına nasıl bir yararı oldu? Bölgedeki insanların da bu otellerin beklenen etkiyi yaratmadığını görmesi lazım. Ben bölge halkının bu yola karşı çıkmasını beklerdim. Yol yapılan yere bölgenin özelliklerine uygun yatırımlar yapılabilirdi.
///////////////////////////////////////////////////
“Yol çalışmasının durdurulacağı sözünü aldık”
• Soru: Gelinen noktada bir yol çalışması yapılıyor. Oradaki tahribatın boyutu nedir?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz: 10 metre genişliğinde bir yol çalışması gibi görünüyor ama 6 metre yapılacağı ve 10 metreye çıkarılmayacağı söylendi. Bulvar yapmayı planlıyorlar, bulvarın tabelası bile asıldı. Ancak o bölgede bulvarın hiçbir anlamı yoktur. Çevreciler olarak biz o bölgenin gelişmesini istiyoruz. Bir çevreci ve akademisyen olarak söylemek istediğim, 1930’lardan beri önemi ortaya konan bu bölgeyle ilgili tüm kapılar aynı yere çıkıyor çünkü Karpaz özel bir bölgedir ve bu bir artıdır. Bu bölgenin gerçekten gelişmesi isteniyorsa projeler hazırlanmalı ve oranın özelliklerine uygun yatırımlar yapılmalı.
Yol çalışmaları sırasında yapılan tahribattan geri dönmek çok mümkün değil. Dere yatağına, Özel Koruma Bölgesi’nin içine girildi bu yaklaşık 300 metre alana girildiği anlamındadır. Artık onlar gitti ama “gitti” dememek lazım, herkes yaptığının cezasını, sorumluluğunu almalı. Biyologlar Derneği yetkilileri Çevre Dairesi ile görüştü ve yol çalışmalarının durdurulacağı, eski yolun üzerine yol döküleceğinin sözünü aldı. Ayrıca özel çevre koruma bölgeleriyle ilgili Ekolojik Etki Değerlendirme Tüzüğü’nün de en kısa zamanda Mevzuat Dairesi’nden geçirilmesi ve Bakanlar Kurulu’ndan onayını bekliyoruz.
“KARPAZ HEPİMİZİNDİR”
• Soru: Bundan sonra bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz: Biyologlar Derneği olarak salı gün ilgili bakanlıklara dava açıyoruz. Dernek olarak biz üstümüze düşen görevi yapmak durumundayız. Bu herşeyden önce bizim vatandaşlık görevimizdir. Vatandaşların bakanlıklara güvenmesi lazım. Ben bir vatandaş olarak bu özel alanları onlara bırakamıyorum. Devletime güvenemeyecek miyim? Devletin kendisinin özel koruma alanı ilan ettiği alanları tahrip etmek istemesi anlamsızdır. Benim onlara güvenmem lazım, içimin rahat olması lazım. Yasalar yapılıyor ama uygulanmıyor. Yasaları çıkaran devlet kendi yasalarını çiğneyip koruması gereken bir bölgeyi tahrip ediyor. Bir akademisyen olarak benim beklentim Çevre Dairesi’nin görevini yapması, yasaları uygulamasıdır. Ben araştırmaları ortaya koyuyorum, devletin yaptığı çalışmalara, yasalara sahip çıkıyorum ve bunları hatırlatıyorum. Karpaz hepimizindir. Hepimiz sahip çıkmalıyız.