'KARPAZ’DA ÇEVRE' TARTIŞILDI
Karpaz, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin düzenlediği “Karpaz’da Çevre” konulu toplantıda tartışıldı.
Kuzey Kıbrıs’ın doğal güzellikleriyle tanınan bölgesi Karpaz, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin düzenlediği “Karpaz’da Çevre” konulu toplantıda tartışıldı.
Geçtiğimiz haftalarda çevrecilerin, bölgede devam eden yol inşaatının yarattığı çevre tahribatı nedeniyle eylem yaptığı Karpaz’la ilgili toplantıya Dipkarpaz Belediye Başkanı Mehmet Demirci, Çevre Koruma Dairesi Müdürü Eşref Ünlüsoyer, Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten ve Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir konuşmacı olarak katıldı.
Zaman zaman tansiyonun yükseldiği toplantıda, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin organizasyonuyla gazetecilerin Karpaz’a gezi düzenleyerek gelişmeleri yerinde incelemesi yönünde görüş birliğine varıldı.
BÖLGE GEZİSİ GÜNDEMDE
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Hüseyin Güven, kamuoyunun ve üyelerinin Karpaz’daki gelişmelerle ilgili doğru bilgilenmesi için bu toplantıyı düzenlediklerini ve çevreye duyarlı olduklarını vurguladı.
Güven, Dipkarpaz Belediye Başkanı Demirci’nin ve Çevre Koruma Dairesi Müdürü Eşref Ünlüsoyer'in davetiyle, önümüzdeki haftalarda bölgeye bir inceleme gezisi yapacaklarını söyledi.
ÜNLÜSOYER: “EKOLOJİK ETKİ DEĞERLENDİRME TÜZÜĞÜ YAKINDA...”
Çevre Koruma Dairesi Müdürü Eşref Ünlüsoyer, çevrenin korunarak gelişmesi için çalıştıklarını, KKTC yüzölçümünün yüzde 10’una denk gelen Alagadi, Salamis Kocareis-Park Hotel, Ronas Deresi, Kalkanlı, Karpaz, Akdeniz, Gazimağusa sulak alanı ve Tatlısu kıyı şeridinin özel çevre koruma bölgeleri olduğunu söyledi.
Karpaz’ın milli park, sit alanı, özel koruma bölgesi olduğunu; yapılaşmaya izin verilmediğini; şu anda incelemede olan ve yakında Bakanlar Kurulu’ndan geçmesini bekledikleri Ekolojik Etki Değerlendirme Tüzüğü’yle, tüzüğe uygun özellikle turizme yönelik yapılaşmaya izin verileceğini ifade eden Ünlüsoyer, yasa ve emirnamelere uygun olmayan yapılaşmalara karşı önlemler alındığını anlattı.
Ünlüsoyer, özel çevre koruma bölgelerinden 4’üne Karpaz, Alagadi, Akdeniz ve Alevkayası’na, AB kaynaklı projelerle yanlış tesisler yapıldığını belirterek, “Karpaz’da 10 tahta kulübeye karşı çıkan çevreciler, betonarme binalar yapılırken neredeydi?” diye sordu.
Apostolos Andreas Manastırı’nın çevresinin içler acısı olduğunu, şimdi bazı düzenlemelere gidildiğini anlatan Ünlüsoyer, bölgede eleştirilere neden olan yol konusunda ise önce 4 kilometrelik bölümde genişliğin 8 metreye çıkmasının istendiğini ancak daha sonra 6 metreye indiğini söyledi.
“2 YAMAÇTA FAZLA TAHRİBAT VAR”
Çevre Koruma Dairesi Müdürü Ünlüsoyer, fakat yol yapımı sırasında 2 yamaçta fazla tahribat yapıldığını belirtti.
Özel çevre koruma bölgesine, ilgili dairelerin onayı olmadan girilemeyeceğini ve yapılaşmaya gidilemeyeceğini vurgulayan Eşref Ünlüsoyer, “Yol iyileştirilecekse, yasal yoldan iyileştirilecek” dedi.
Ünlüsoyer, mevcut yolun güzergahının asla değişmeyeceğini, milli parkın geliştirilmesi ve benzeri girişimlerin de izinle olabileceğini vurguladı.
DEMİRCİ: “ÇEVREYİ KORUYORUZ... İNSANLARI YAŞATMADAN DOĞAYI NASIL YAŞATACAĞIZ?”
Dipkarpaz Belediye Başkanı Mehmet Demirci, “Dipkarpaz’ı anlamak için Dipkarpaz’da yaşamak lazım” diyerek başladığı konuşmasında, kendilerinin zaten 30 yıldır çevreyi koruduğunu, korumasalardı bugün bölgede eşek olmayacağını söyledi.
Bölge halkının gelirini artıracak tüm gelişmelere çevrecilerin karşı çıktığını, oysa kendilerinin bölgeye gelecek turistlerin para bırakmasını istediklerini kaydeden Demirci, “İnsanları yaşatmadan, doğayı nasıl yaşatacağız?” diye sordu.
Demirci, turistlerin lüks oteller için değil, ahşap bungalowlarda kalmak, doğal ortam, bisiklet yolları ve benzeri şeyler için Karpaz’ı tercih ettiğini, kendilerinin de bunları istediğini kaydetti.
“Karpaz’da devlet otoritesi olmadığı” görüşüne katılmadığını ifade eden Mehmet Demirci, “Karpaz devlet otoritesinin en çok olduğu yerdir ve biz devlet otoritesine saygılıyız” dedi.
Demirci, milli parka girişte para alınmayacaksa bölgenin temizliğinin nasıl yapılacağını sorarak, Karpaz’ın Kıbrıs sorunu müzakerelerinde hep verilecek bölgeler arasında yer aldığını, halkın da huzursuzluk yaşadığını anlattı.
Demirci, “Biz önümüze bakıyoruz, lütfen bizi anlayın” diye konuştu.
SARPTEN: “KARPAZ’DA DEVLET OTORİTESİ YOK”
Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, temel sorunun Karpaz’da devlet otoritesi bulunmaması olduğunu savundu.
“Karpaz, çevre ve doğa adına Kıbrıs’ın son kalesidir” diyen Sarpten, binlerce tür bitkisiyle Karpaz’ın AB tarafından koruma listesine alındığını belirtti.
Sarpten, Karpaz birçok açıdan önemliyken hala kaçak yapılar bulunduğunu, sadece Altınkumsal’da 12 kaçak bina yer aldığını ifade ederek, festival düzenleyecek diye bir kişinin belediyenin dozeriyle tepeleri yerle bir edebildiğini; devletin de kaçak binaları yıkamadığını ve bölgede gereğinden fazla tahribat yapıldığını söyledi.
Karpaz’da yol, su, elektrik gibi yatırımlara kimsenin karşı çıkmadığını; ama derelerin tahribatını, ağaçların sökülmesini, yolların güzergahının değişmesini kabul etmediklerini vurgulayan Hasan Sarpten, bölgenin korunarak çevre değerinden ekonomik değer elde etme şansının giderek yitirildiğini ifade etti.
Sarpten, “Elektrik gitti, 5 yılda ne kazandırdı Karpaz halkına?” diye sordu.
Sarpten, şikayet dilekçelerine ilgili devlet birimlerinden yanıt alamamaktan yakındı.
Karpaz’da özel çevre koruma bölgesi sınırını farklı yerde kabul etme hakkının kimsede olmadığını vurgulayan Sarpten, yapılanlarla Karpaz’ın niteliğinin düşürüldüğünü söyledi.
SAHİR: “MİLLİ PARK, MİLLİ DAVA GİBİ...”
Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir, Karpaz sevgisinin doğru kullanılmaması yüzünden bugünlere gelindiğini belirterek, “Milli park konusunda, milli dava gibi farklı anlayışlar var” dedi.
Sahir, Karpaz’ın doğal ve arkeolojik değerleri nedeniyle milli park ilan edildiğini, Yeşil Barış Hareketi’nin de yurt dışından uzmanların, profesörlerin, ekologların, ekonomistlerin de katılımıyla buranın nasıl kalkındırılabileceği konusunda birçok çalışma yapıp rapor hazırladığını anlattı. Sahir, Dünya Milli Parklar yöneticisini de davet ederek bir çalışma yaptıklarını kaydetti.
Sahir, “20 yıldır söylediğimiz şudur: Burayı sadece milli park ilan etmek yetmez. İnsanların da milli parkın ne olduğunu anlaması, buna uygun davranmaya teşvik edilmesi, eğitim verilmesi ve bunların planlı yapılması lazım. Hâlâ yanlışlar içindeyiz” dedi.
Sahir, çevreyi bozanın, yapılardan çok insanların faaliyetleri olduğunu vurgulayarak, “Bu faaliyetlerin nerede, nasıl olacağına tanım getirmek lazım” diye konuştu.
Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir, son dönemde gündemde olan yol yapımını eleştirdi ve bunun hem trafik kazalarını artıracağını hem de turistlerin bölgeye hızlı gidip hızlı ayrılmasını sağlayarak bölge halkının ekonomik kazancını düşüreceğini belirtti.
Sahir, milli parkların asla konaklama yeri olmadığını vurguladı.