“Karşımda ayak oyunlarında uzman bir ekip var”
“Kendisi ‘UBP tabanına hayranım’ demişti. Güzel de kendi tabanınız? ‘Yeterli değil’ diyor, peki siz kimsiniz, Harvard, Oxford, Cambridge? Siz kimsiniz de partinizi beğenmiyorsunuz?”
DP-UG Genel Sekreteri Bengü Şonya YENİDÜZEN’e konuştu, DP-UG’nin 2 Şubat’taki 9’uncu Olağan Kurultayı’nda başkanlığa aday olacağını yineledi
Ödül AŞIK ÜLKER
DP-UG’nin 9’uncu kurultayı 2 Şubat’ta yapılıyor. Başkanlığa aday olacağınuı yineleyen DP-UG Genel Sekreteri Bengü Şonya, DP-UG Başkanı Serdar Denktaş’ın son dönemdeki politikalarının “partinin tabanına dinamit koymak” olduğunu söyledi.
Partinin tek yükseliş döneminin kendisinin genel sekreterlik dönemi olduğunu savunan Şonya, parti tabanının kendisine sahip çıktığını hatta Denktaş ve örgütler arasında hakaret boyutuna varan tartışmalar yaşandığını belirtti.
Şonya, “Tabandan büyük bir destek bekliyorum. Ancak bu siyasi oyunda çok da saf olmamanız gerekir. Bir sürü ayak oyunları olacak, bekliyorum. Karşımda ayak oyunlarında uzman bir ekip var” diye konuştu.
Genel başkanlığa aday olmayı bir görev olarak gördüğünü de söyleyen Şonya, kurultayda kaybetmesi durumunda da Serdar Denktaş’ın başkanlığındaki bir siyasi parti içerisinde kesinlikle yer almayacağını kaydetti. Şonya, “Hiçbir yerinde olmam, delege dahi olmam. Ama niye istifa edeyim ki, yakışmaz bize” dedi.
“Kim başlattıysa o sonlandırdı”
• Soru: Kurultay tarihi belli oldu, siz de çok önceden başkanlık için aday olduğunuzu açıklamıştınız. Parti içinde çalkantılı bir süreç yaşandı, parti başkanı Serdar Denktaş sizin görevden alınmanızı talep etti, siz istifanızı sundunuz ve Serdar Denktaş da görevden alma talebini geri çekti. Siz genel sekreterliğe devam ediyorsunuz. O toplantı öncesinde “ipler koptu” diye demeç verirken, o gece ne oldu?
• Şonya: Bir kere şunu netleştirelim, hiçbir olayı da sonlandırmadım. Yani benden kaynaklanan bir şey yok. Kim başlattıysa o sonlandırdı, sonlandırma ihtiyacı hissetti.
• Soru: Serdar Bey’in başlattığını söylüyorsunuz...
• Şonya: Dolayısıyla benimle hiç alakası olmayan bir süreç.
• Soru: Siz istifanızı sundunuz, Serdar Bey de istifayı kabul etmedi. Siz görevinize devam ediyorsunuz. Sizi genel sekreterlikte kalmaya iten gelişme neydi?
• Şonya: O Serdar Bey ile aramızda varılan bir mutabakattı. Serdar Bey ile yaşanan atışma hiç beklemediğim, çok çirkin bir olaydı, cevap vermek zorunda kaldım. Çünkü orada hiçbir suçlama yönlendirilmemesine rağmen, gözle görülen tek şey nisabın kontrolünü istememdi.
“Bu parti kimsenin malı, oyuncağı değildir”
• Soru: O günden önce de bir huzursuzluk vardı. Seçimlerden sonra kopma olmuş gibi. Seçimlerde önünüzün kesildiğini söylüyorsunuz, UBP’den gelen grup, UG kanadı çok fazla benimsenememiş gibi görünüyor.
• Şonya: Seçimlerle bunu bağdaştırmak çok doğru değil. Benim açımdan alakası yok. Seçime girersiniz, kazanırsınız veya kaybedersiniz. Karşı tarafın yaptığı oyunlar hiç önemli değil. Yasal çerçeve içerisinde herkes herkesi kesebilir, ittifak kurabilir. Bundan şikayet etmek çocukluktur. “Ben küstüm oynamam” diye birşey yoktur, sonucu saygıyla karşılıyorum. Mesele o değildir. Seçim tarihi belli olduktan sonra parti içerisinde başlayan bir gerginlik söz konusudur. Sanki “genel sekreterin misyonu artık tamamlandı, genel sekreter en zor gününde aldı partiyi bir yerlere getirdi, ayağımız düze bastı artık ayağımızın altında dolaşan birini istemiyoruz” gibi. Genel olarak durumu böyle özetleyebilirim. Ben birinin ayağının altında dolaşmak istemem ama neticede bu parti kimsenin malı, oyuncağı değildir. Seçilmiş organları, seçilmiş yöneticileri vardır, onların yetkileri vardır ve bu yetkileri herkes tüzüğe göre kullanır. Bu başkan, genel sekreter, örgüt başkanı ve delege için de geçerlidir. Benim DP-UG içerisinde attığım her adım tüzüğe dayanır. Tüzük doğrultusunda hareket ederim ve herkesin de bu doğrultuda hareket etmesini beklerim. Ancak zaman içerisinde herhalde insan yaradılışından kaynaklanan bir sahiplenme oluştu, “bu parti benimdir, ben ne söylersem o olur, kurultayı açarım, kurultayı kapatırım”. Siz kurultayı açamazsınız da, kapatamazsınız da. Bunlar dışa vuran alışkanlığın bir tezahürüdür. Bu sadece bir örnektir çünkü öyle alıştı. Artık öyle değil. Bu parti bu mantıkla bir yere gitmez ve yıllarca gitmedi de. Bu partinin tek yükseliş dönemi benim genel sekreterliği almamla başlayan dönemdir. Geri kalan tarihinde hep düştü. Taban da bunu görüyor.
“Siz kimsiniz? Harvard, Oxford, Cambridge?”
• Soru: Bu sahiplenmenin bir alışkanlık olduğunu söylüyorsunuz. Demek ki daha önce de vardı, daha önce parti içinde dışa yansımayan tartışmalar yaşandı mı aranızda. Serdar Bey’i tavrından dolayı uyardığınız oldu mu?
• Şonya: Tabi ki muhalefet dönemlerinde daha mülayim bir hava vardır, telkinlere daha yatkındır. Yatkındır derken daha fazla tahammül eder, kabul eder demiyorum. Bu tahammülü gösterirken de bir yere yazar gibi geliyor. Belki doğruyum, belki yanlışım. Zor durumlar atlatıldığı anda, selamete doğru giderken çok büyük bir tavır değişikliği gördük. Bir kalemde başka birilerini sizi yalnız bırakmayan insanlarınıza, tabanınıza tercih ediyorsunuz. Kendisi “UBP tabanına hayranım” demişti. Güzel de kendi tabanınız? “Yeterli değil” diyor, peki siz kimsiniz, Harvard, Oxford, Cambridge? Siz kimsiniz de partinizi beğenmiyorsunuz? O zaman yanlış yerdesiniz. Bunların değişmesi gerekir. Ben bu denemeyi tabanım adına, partim adına yapacağım.
“Taban kavgaya sıcak bakmıyor”
• Soru: “Kendi hesabıma kendi derslerimi çıkardım” demiştiniz. Kendinizle ilgili çıkardığınız ders neydi?
• Şonya: Benim kendimle ilgili değil, olayla ilgili çıkardığım ders var, o da taban kavgaya sıcak bakmıyor. Bunlar parti meclisinde ortamı yatıştırmak için söylenen sözlerdir. Taban genel sekreteri kaybetmek istemiyor, bunu çok net şekilde ortaya koydu, başkanla örgütler arasında hakaret boyutuna varan tartışmalar geçti. Dolayısıyla bu derstir. Ben ders çıkardım derken, “inşallah karşı taraf da çıkardı” anlamında söyledim.
---------------------------------------
“Şu anki Serdar Denktaş, munis Serdar Denktaş”
• Soru: “Seçim öncesinde ve sonrasında karşımda farklı bir Serdar Denktaş var” demiştiniz. Şimdiki Serdar Denktaş nasıl?
• Şonya: Şu anki Serdar Denktaş karşısında rakip olduğu için munis Serdar Denktaş pozisyonundadır. Herkesin gönlünü almaya çalışan, ilçelerde yetkili olduğuna inandığı kişileri ziyaret edip, “ben değişmedim, şöyle apacağız, böyle yapacağız” diyen bir adam var. Bu da benim aday olmamla ilgilidir.
• Soru: Örgüt seçimleri devam ediyor. Delege sayısında bir değişiklik oldu mu?
• Şonya: Sayıda bir değişiklik yoktur, tüzükte neyse odur. Ancak tüzüğe göre bir önceki dönemden farklı bir hesaplama yöntemi kullandık. Ancak örgütlere zarar veriliyor. İskele bölgesinde, uzun yıllar, bu partide kimse yokken bir bölgenin örgüt başkanlığını üstlenmiş bir arkadaşımla görüştüm. Örgüt kurmak için gidildiğini, UBPli, CTPli kişilerin oy kullandığını söyledi. 6 aylık üyelik mecburiyetinin kaldırılmasından dolayı bir form doldurup, şimdi DP’li olup, bir saat sonra DP örgütüne başkan oluyorsunuz. Bu DP örgütlerini dağıtmak için hazırlanmış bir senaryodur. Bu senaryo şu anda devam ediyor. Lefkoşa ilçesinde büyük sorunlar alıyorum, bu insanlarla kavga ediyorum. Ümit ederim parti tabanı da bunu görür. Ya bu aşamada bunun önüne geçeriz, durdururuz veya gidişat parti açısından hiç hoş değildir. Görüntü olarak, partiye katılımlar var, büyüyeceğiz, oy alacağız. Bunlar külliyen yalan. Seçime girmeden partimize her hafta katılım olurdu. İktidara geldik, tek bir katılım yok. Şimdi gelenler bugün formu doldurup yarın delege oluyor. Bu aşamada herkes komutan olarak geliyor. Herkes bir yere gelecek, kurultayda oy kullanacak, parti meclisi yapısı değişecek, parti değişecek. Delege yapısı değiştirilmeye çalışılıyor. 6 aylık üyelik zorunluluğunun UBP’den gelecekleri engellediğini iddia ettiler. Ancak dünyanın hiçbir yerinde bir kurula üye olduğunuz anda, o kurulun yetkilisi olamazsınız. Büyüyeceğiz rüyasının arkasına saklanarak, bahane olarak kullanarak bunları önümüze getirdiler. Bu süreci yaşıyoruz, savaşıyoruz.
-------------------------------------
“Denktaş’ın politikaları, partinin tabanına dinamit”
• Soru: Serdar Denktaş bu partinin başkanı, kurucularından. Sizce hangi mantıkla bu şekilde hareket ediyor?
• Şonya: Bunu kendisine soracaksınız. Sayın Başkan’ın politikalarının geçmişte tahammül edilir bir seviyesi vardı ama özellikle son dönemde çok büyük bir tahribat var. Bu resmen partinin tabanına dinamit koymaktır. Ben bunu kabul etmiyorum ve son duruşumu da yapacağım.
“Sağda ayrılık niye oldu?”
• Soru: Sağda birlik söylemleri de arttı. Sağda birlik konusunda düşünceniz nedir? Başkan olursanız UBP ile birleşmeniz söz konusu olabilir mi?
• Şonya: Sağda birliği cevaplarken sağda ayrılık niye oldu diye sormamız lazım. Bunlara cevap bulunması gerekir. Bugün niçin sağda birlik istiyoruz ben anlamış değilim. Siyasette boşluk yoktur. Eğer siz iki sağ siyasi parti birleşirseniz, otomatik olarak başka bir parti doğacak. Çünkü siz sağ görüşlü herkesi o partinin politikalarına mahkum edemezsiniz, hele hele çok büyük tepki olan bu politikalara. İnsanlar kendilerine çıkış yolu arayacak ve bunu sunacak olanlar da vardır.
Bir başka açıdan bakalım. Bugün koalisyondayız ve 4 bakanlığımız vardır. Diyelim ki UBP ile birleşeceğiz, o zaman bakanlık sayımız kaç olacak? 5? Her iki partinin içinde bu birleşmeye sıcak bakmayan milletvekilleri olduğunu da çok iyi biliyorum. 26 ile hükümet etmek çok da kolay değildir. TDP ile başka koalisyon formülleri düşünebilirsiniz ama bu maceraya niye girelim ki? Bizim kazancımız ne olacak? Bir ekstra bakanlık mı alacağız veya dönüşümlü başkanlık mı yapacağız? Değer mi bunlara... Ana düşünmemiz gereken konu halk olmalı, bu kadar eziyete, bu kadar maceraya değer mi? Bu pandoranın kutusudur, açtığınız zaman altından ne çıkacağını bilemezsiniz.
“Türkiye ve yabancı misyonlarla aramız sıfır”
• Soru: Kazanmanız veya kazanamamanız durumunda ne yapacaksınız? Kazanırsanız Serdar Bey’den nasıl bir tavır bekliyorsunuz? Kazanamazsanız sizin tutumunuz ne olur?
• Şonya: Kazanamamam durumunda ben yokum. Çünkü gidilen yönü doğru bulmuyorum, hoş karşılamıyorum. Partiden istifa etmem ama hiçbir şekilde hiçbir yerinde görev almam. Benim zamanım yoktur, ben böyle şeylerle uğraşamam. Ya bu parti bir siyasi parti olacak, ülkesi için, halkı için ne gerekiyorsa onu yapacak, başkasının hesabına kitabına, kendi şahsi hesabına göre değil, önce tabanına sonra halkına güven verecek. 20 sene aynı tavırlar, aynı entrikalar, aynı oyunlarla bizi gömmüştür.
Türkiye ile aramız sıfır. Türkiye’yi bir kenara bıraktım, bir sürü bahane, “beni isterler de şunu istemezler”. Yabancı misyonlarla aramız sıfır. Bütün partilere gelen davetler bize gelmiyor. Niye? Ortada bir tavır var, partiye mi, şahıslara mı? Bizim DP olarak artık bütünleşmemiz lazımdır. Türkiye ile ilişkilerimizi düzeltmemiz lazım, AB ve yabancı misyonlarla ilişkilerimizi düzeltmemiz lazım. “Bize ne” “vatan millet sakarya”, “bu ülkemizi bölmeye çalışıyor”, “bu zaten bana karşıdır” gibi söylemlerle siyasi partiler yürümez. Bu ilişkilerin önünde engel varsa, o engelin kenara çekilmesi gerekir. Benim başkan olmam durumunda bunların önü açılacaktır. Parti halkıyla bütünleşecektir, Türkiye ve yabancı misyonlarla aynı lisanı konuşmaya başayacağız. Bu demek değildir ki haklarımızdan feragat edeceğiz. Biz milliyetçi bir partiyiz. Ama fikirlerimizi savunabilecek, dünyanın anladığı bir dil kullanacağız.
“Seçilirsem, Serdar Bey’in tavırlarına tahammül etmem”
Ben seçilirsem, Serdar Bey’in bugüne kadar devam ettirdiği tavırlara tahammül etmem. Bu tavırların düzelmesi gerekir. Bu partinin başkanı olmam durumunda inanıyorum ki parti çok büyük bir ivme kazanacaktır. Benim UG kanadı istememem diye birşey yoktur. Benim parti içinde herkesle ilişkilerim çok çok iyidir. Belki bir istisna hariç. O da gelenek olarak hep öyle giden birisidir. Bu da normaldir herkes herkesle iyi olmak durumunda değildir.
“Bu siyasi oyunda çok da saf olmamanız gerekir”
• Soru: Örgütlerle Serdar Bey arasında büyük tartışmalar çıktığını, tabanın size sahip çıktığını söylediniz. Kurultaydan beklentiniz nedir?
• Şonya: Tabandan büyük bir destek bekliyorum. Ancak bu siyasi oyunda çok da saf olmamanız gerekir. Bir sürü ayak oyunları olacak, bekliyorum. Karşımda ayak oyunlarında uzman bir ekip var. Ayak oyunları örgütlenmelerde başladı ve şu anda devam ediyor, kurultayda da devam edecek. Bunları mümkün olduğu kadar halka açıklayarak, deşifre ederek önleyebiliriz. Kurultay sürecinde her ilçeden iki kişinin katılacağı bir kurultay komitesi olmasını, bütün düzenlemeleri onların yapmasını önerdim. Ayak oyunları ekibinden bir kişi parti meclisinde “ne gereği var” diye itiraz etti çünkü tarafsız ve bağımsız bir komite işlerine gelmiyor.
“Niye istifa edeyim ki, yakışmaz bize”
• Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
• Şonya: Bu aşamada genel başkanlığa aday olmayı bir görev, partime yapabileceğim son görev olarak görüyorum. Kazanırsam bu görev devam edecek, partiyi üç yıllık genel sekreterlik dönemimde getirdiğim noktalardan çok daha ileriye getirmeye çalışacağım. Kurultayda kaybetmem durumunda da Sayın Serdar Denktaş’ın başkanlığındaki bir siyasi parti içerisinde kesinlikle ve kesinlikle hiçbir şekilde yer almayacağım. Hiçbir yernde olmam, delege dahi olmam. Ama niye istifa edeyim ki, yakışmaz bize.