Yıllardır sentetik çimin, ülkemiz şartlarında ideal bir saha olduğunu savundum durdum. Spor Bakanlığı müdürlüğü yaptığım yıllarda da en çok savunduğum konulardan biri de sentetik çim konusuydu.

         Şimdi bakıyorum da, bu konuda ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anlıyorum. Dün Değirmenlik Stadı’nda gördüğüm güzellik, futbolumuzun gelişmesi bakımından önemli unsurların başında geliyor. Fiziki altyapılar çok önemlidir.

         Zemin gerçekten futbol oynamaya elverişli bir zemin. Maçtan önce sahanın ıslatılması, kurallara uygun bir davranış. Futbolcuların futbol oynamaktan keyif almasının yanında, izleyenlerin de zevk alabileceği bir görüntü vardı dün Değirmenlik’te.

          Şimdi yetkililere soruyorum? Böyle bir zeminde futbol oynatılması mı iyi, yoksa Boğaziçi, Mormenekşe, Bağcıl sahalarında oynatılması mı?

          Gelelim maça. İlk yarı rüzgarı arkasına alan Yenicami, topa daha fazla sahip olmasına rağmen, şuursuz ataklar yüzünden gol pozisyonu bulamadı. Zaman zaman uzun toplarla atak geliştirmek istese de, rüzgarın etkisini hesaba katamayarak, birbirlerini topla buluşturmaktan aciz kaldılar.

           İlk devrede kayda değer bir pozisyon yaşanmadı. Değirmenlik, sadece Vitor ile gol noktalarında etkili olmaya çalışsa da, Amani'nin olmaması, onun performansını da etkiledi. İlk devrede akılda kalan üç önemli hareket vardı. Biri, maçın başında Değirmenlik futbolcusunun eline çarpan topa hakemin devam demesi, penaltı mı değil mi tartışmasına neden oldu. Diğer akılda kalan hareket, Değirmenlik oyuncusu Yusuf'un yerdeyken, rakibine yaptığı darp hareketin kırmızı kart olup olmadığının tartışılmasıydı ki, iki hafta önce Adil de, rakibine buna benzer bir hareket yapmış ve kırmızı kartla oyun dışı kalmış.  Bu davranışının sonunda da, üç maç ceza almıştı. Yani kurallar hakemelere göre farklı arz ediyorsa bunu bilmek isterim. Tabi bu arada şunu da belirteyim ki, üçüncü akılda kalan hareket, Andrew'in rakibine yaptığı sarı kartlık hareketti.

         İkinci devreye Yenicami daha arzulu ve kazanmak düşüncesiyle oyuna başladı. Mehmet Altın ve Hüseyin Sadıklar’ın oyuna alınması, mutlak galibiyet düşüncesinin habercisiydi. Yorulan Değirmenlik defansının üzerine güçlü fiziği ile Mehmet Altın’ın alınması, zeka ve oyun okuma becerisi ile de Hüseyin Sadıklar’ın girmesi, Yenicami’nin çehresini yüzde yüz değiştirdi. Sonuç olarak da hedefine ulaştı ve arka arkaya attığı gollerle galibiyeti yakaladı. Yenicami bu galibiyetle, Değirmenlik’i kendi evinde yenen ilk takım oldu. 

         Dünkü karşılaşmada Nevval'in oyundan alınması çok doğru bir karardı. Sakat olması veya iğne ile oynaması beni fazla ilgilendirmez. Beni ilgilendiren, sahadaki oyuncunun performansı ve yaptığı hareketlerdir. Bence artık, kulağının çekilme zamanı gelmiştir. Sorumsuzca hareketlerinin dışında, tribünlerle de oynaması, kabul edilir bir davranış değildir.

         Belki bu maçta tribünlerere karşı bir şey yapmadı, ama her an yapabilecek bir potasiyelinin olması, takıma her an zarar verebilme durumunu artırıyor. Emre Hoca'nın artık Nevval’i uyarması lazım. İyi bir oyuncu olmasını tartışmıyorum, ama hareketleri hem kendine hem de takıma zarar verme noktasına gelmişse, bunu uyarmak benim görevimdir.

         Evet, yapılan değişiklikler Yenicami’nin fırtına gibi esmesine neden oldu. Özellikle Mehmet Altın’ın sol kanattaki atakları Degirmenlik savunmasına zor anlar yaşattı. Bu hareketlenme Yenicami’yi hırslandırdı ve sonuca gitti. Hele ikinci golün hazırlanmasında Mehmet Altın’ın payı çok büyüktü.

          Futbol oyununda, futbolu bilen, fizik gücünü iyi kullanan oyuncuların katkısı çok önemlidir. İşte Hüseyin ve Mehmet Altın’ın oyuna girmesi Yenicami’yi bu bakımdam olumlu etkiledi. Halil Turan geçmiş maçlara oranla çok istekliydi. Bu isteği bir birinden güzel üç gol atmasına neden oldu. Halil Turan böyle arzulu oynadığı zaman, takım arkadaşları da özgüven içerisinde oynuyor ve kazanmaya yakın oluyorlar.

          Dünkü maçta, genel olarak Yenicami’de görevini yapmayan oyuncu yoktu. Erbay ve Andrew çok iyi ikili oldular. Takımın ikinci yarıdaki hırs ve arzusu galip gelmelerindeki en büyük etkendi...