KASIM BEY VE ARALIK HANIM
Geçen gün Üniversite kafeteryasında kahve kuyruğundayken öğrencilerin birbirine “kalo mina”, “iyi aylar” dediğini işittim. Her ay dönüşünde söylenen Yunanca bir iyi dilek bu. “Vay be! Kasım’a girmişiz” diye geçirdim kafamdan. Her ayın bir kimliği var zihnimde, şimdi düşününce. Her biri ayrı özelliklere sahip 12 arkadaş sanki onlar. Kasım orta yaşlı ama olgun görüntüsüne rağmen biraz çılgın bir erkek mesela. Her ay geçmişin hatırlarıyla yüklenmiş biraz da bu anlamları. Aralık ise birden içimi burkan bir ay. Upuzun eteklerini dalgalandırarak sırtını dönmüş giden bir kadın imgesi canlanıyor gözümde. Annemin ölüm ayı olduğundan belki de.
Sonbaharın hüzünle özdeşleşmesi tevekkeli değil… Düşen yapraklar bir veda hissi taşıyor. Güz ayları kültürel etkinlik ayları bir yandan da. Geçen hafta Münih’teki Schamrock Şiir Festivali’nde idim. Bu hafta Kıbrıs’ın güneyinde Ideogramma’nın düzenlediği 2. Uluslararası Genç Şairler Festivali” var. Ben de festivalin gençlere eşlik edecek ruhu genç (!) katılımcılarındanım. Bu yazıyı bitirir bitirmez yabancı şairleri Larnaka’ya yüzmeye götürecek minibüse koşmam gerek. Gelecek hafta sonu TÜYAP’ta Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği’nin TYS ile ortak düzenlediği “Çeviri Yoluyla Komşuyu Tanımak” paneli var ve İstanbul yolcusuyuz. Hemen ardından gelen hafta sonu ise adanın güneyinde bir köyde “All Nights Long” adlı ilginç bir festival var. Etkinlikler gece boyunca sabaha kadar sürecek, battaniyeler olacakmış izleyiciler için. Ben sabahın 6’sında şiir okuyorum mesela. Bir sonraki hafta sonu ise Lefke’de 2. Fikret Demirağ Festivali bizi bekliyor. Aralık ayına ulaşmış oluyoruz böylece ve gerisini saymayayım en iyisi… Sayarken bile yoruldum çünkü.
Her ayın bir kimliği var dedim ya… Ocak ciddi, kararlı ve azimli bir kadın diye devam edebilirim. Şubat çocuksu ve tutkulu, hep genç kalan biraz muzip bir kadın. Doğduğum ay, aşk ayı… Mart nedense erkek… Narkisus’a benzer genç bir erkek var kafamda. Nisan ve Mayıs’la ilgili pek net bir imge yok ama sanki dünya nimetlerinden ve güzellikten payını almış iki kız kardeş ya da kız arkadaş Nisan ve Mayıs hanımlar. Haziran sarışın, güzel bir kadın ve kafasında tilkiler dolaşıyor. Temmuz derin düşüncelere dalmış bir güzel. Ağustos yıldızlı gecelerde gökyüzüne bakan yakışıklı bir erkek… Eylül Hanım ve Ekim Bey ise el ele tutuşmuş evli bir çift.
Bazı tarihler tam da ayırdına varmadığım bazı nedenlerle heyecanlandırır beni. Kim bilir geçmişte o tarihte ne olmuştur, belki bir seyahat, belki de önemli bir etkinlik için o tarih bekleyip durmuşumdur diye düşünürüm. Yaş aldıkça bellekteki kayıtlar da çoğalıp karmaşıklaşıyor. Her anın geçerken kendini bir anıya dönüştürme hali yok mu… Yaşamak böyle müthiş bir deneyim işte.
Yakında bu yılın da sonuna gelmiş olacağız. Geriye bakıp değerlendirmeler yapacağız… Hayat nasıl da değişmiş, neler olmuş neler diye düşüneceğiz.
Her ayın başında “İyi bir ay” dilenmesini çok iyi anlıyorum. Her yeni ay bize verilmiş yeni bir vaat çünkü… En çok da bizim elimizde onu güzelleştirmek. Böylesi bir dünyada üretmekten, yaratıcılıktan başka çare yok.
Her doğan günün değerini bilelim derim. Hayat kısa diyoruz ya bir başka açıdan bakınca hayat çok uzun aslında.
Kasım ve Aralık hepimiz için güzel geçsin. Dünya daha iyiye doğru değişsin benim dileğim.