Katliamda öldürülen 14 çocuk defnedilecek... En küçükleri 4 ve 6 aylık, en büyükleri 15 yaşında...
1974’te EOKA-B’cilerin gerçekleştirdiği Muratağa-Sandallar katliamıyla ilgili Kayıplar Komitesi’nin Muratağa’da yürüttüğü kazılarda bulunarak DNA testleri aracılığıyla kimlikleri tespit edilen yedisi kız, yedisi erkek 14 çocuk, 26 Aralık 2020’de Muratağa-Sandallar Şehitliği’nde törenle toprağa verilecek...
1974’te EOKA-B’cilerin gerçekleştirdiği Muratağa-Sandallar katliamıyla ilgili olarak Kayıplar Komitesi’nin Muratağa’da yürüttüğü kazılarda bulunarak DNA testleri aracılığıyla kimlikleri tespit edilen yedisi kız, yedisi erkek 14 çocuk, 26 Aralık 2020 Cumartesi günü sabah saat 10.00’da düzenlenecek törenle, Muratağa-Sandallar Şehitliği’nde toprağa verilecekler...
EN KÜÇÜKLERİ DÖRT AYLIK...
Katliamda öldürülen 14 çocuk defnedilecek. Çocukların en küçükleri dört ve altı aylık, en büyükleri ise 15 yaşında...
26 Aralık 2020 Cumartesi günü defnedilecek olan en küçük çocuk dört aylık Hayriye Arif... Henüz altı aylık bir bebekken EOKA-B’ciler tarafından katledilen Zehra Bayram da DNA testleriyle kimliklendirilerek defnedilecekler arasında bulunuyor... 3 yaşındaki Mustafa Bayram, 6 yaşındaki Ayşe Bayram, 6-7 yaşlarındaki Yüksel Arif, 9 yaşındaki Eren Bayram, 9-10 yaşlarındaki Göksel Arif, 10 yaşındaki Aziz Fikri, 10 yaşındaki Sevgi Hasan, 10-11 yaşlarındaki Havva Süleyman, 11 yaşındaki Halil Bayram, 12 yaşındaki Aliye Süleyman ve 15 yaşındaki Ayşe Hasan, 26 Aralık 2020 Cumartesi günü Muratağa’da defnedilecek çocuklar...
KARDEŞLER...
Çocuklardan Hayriye Arif, Göksel Arif, Yüsel Arif kardeş... Mustafa Bayram, Ayşe Bayram, Eren Bayram, Halil Bayram da kardeş... Aynı şekilde Sevgi Hasan ile Ayşe Hasan da kardeş... Ve Aliye ile Havva Süleyman da kardeş... Aziz Fikri ise, yaz tatili için köye ninesinin yanına gitmişmiş... Savaş çıkınca orada kısılmış ve katliamda EOKA-B’ci Kıbrıslırumlar tarafından öldürülmüş... Aziz Fikri, aynı zamanda Ayşe ve Sevgi Hasan’ın yeğeniydi.
Biz de Muratağa’daki tüm ailelerin acılarını paylaşıyoruz...
Muratağa-Sandallar’daki katliamda öldürülen ve 26 Aralık 2020’de defnedilecek olan 14 çocuğumuzla ilgili sorularımızı yanıtlayarak bizlerle ellerindeki bilgiler ve fotoğrafları paylaşan Muratağa-Atlılar-Sandallar Şehitlerini Yaşatma Derneği Başkanı Ahmet Aşır ile Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı Gürsel Benan’a çok teşekkür ediyoruz. Ahmet Aşır’la yaptığımız röportajı da yarından itibaren bu sayfalarda okuyabilirsiniz...
2015-2016 YILLARINDA KAZILMIŞTI...
Muratağa’daki toplu mezarda 14 Ekim 2015 ile 5 Şubat 2016’ya kadar Kayıplar Komitesi tarafından yapılan kazılarla üç farklı gömü yerinden 89 kişinin kalıntıları çıkarılmıştı.
ALTINCI CENAZE TÖRENİ...
26 Aralık 2020’de yapılacak olan tören, Muratağa-Sandallar Şehitliği’ndeki altıncı cenaze töreni olacak.
İlk cenaze töreni Ağustos 2017’de yapılmış ve katliamda öldürülen 4 kişi defnedilmişti. Aralık 2017’de 6 kişi, Eylül 2018’de 12 kişi, 20 Aralık 2018’de 15 kişi ve 7 Ekim 2019’da da 21 kişi törenle defnedilmişti...
EOKA-B’cilerin Muratağa-Atlılar-Sandallar’da 14 Ağustos 1974’te yaptığı katliamda ağırlıkla kadın ve çocuklar ile yaşlı adamlardan oluşan 126 Kıbrıslıtürk öldürülerek iki ayrı toplu mezara gömülmüşlerdi.
Kayıplar Komitesi 2015-2016 yıllarında Muratağa’daki Muratağa-Sandallar’dan öldürülenlerin toplu mezarında kazı yürütürken, Atlılar’daki toplu mezar kazısı henüz yapılmış değil. Atlılar’daki toplu mezarda da kazı yürütülmesi bekleniyor.
HİÇBİRİ CEZALANDIRILMADI...
Muratağa-Atlılar-Sandallar’da EOKA-B’cilerin yaptığı katliamda rol alan EOKA-B’ci hiçbir Kıbrıslırum herhangi bir cezai kovuşturmaya uğramadı, cezalandırılmadı. Sivil halktan pek çok barışsever Kıbrıslırum’un sözkonusu katillerin cezalandırılması yönünde çağrılarına karşın bugüne kadar herhangi bir cezalandırılma girişimine rastlanmadı. Aynı şekilde Kıbrıs’ın kuzeyinde de Palekitre (Balıkesir) ve Derinya gibi yerlerde özellikle kadınlar ve çocukları hedef alan katliamlar yapmış olan bazı Kıbrıslıtürkler de, benzer biçimde hiçbir şekilde cezalandırılmadı ve ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşmaya devam ettiler. Her iki toplumun yöneticileri de, ne yazık ki bu tür insanlık suçları işlemiş olanlara tolerans göstererek, gelecekte bu gibi katliamların tekrarlanmasına zemin hazırlamış oluyorlar. Oysa bizim çağrımız, her iki tarafta da katliamlara, tecavüzlere ve insanların “kayıp” edilmesine karışmış olanların toplumların yetkili makamları tarafından soruşturularak cezalandırılmalarıdır.
Unutmayalım ki insanlığa karşı işlenmiş savaş suçlarında zaman aşımı yoktur... Ne kadar zaman geçerse geçsin, bu suçları deşifre etme, cezalandırma ve geçmişten dersler çıkarabilmek maksadıyla bunları toplumsal belleğe güçlü biçimde çıkarma, geçerli bir mücadele olacaktır.