“Kayıp” bir babayı beklemek…1
55 yıl önce babası Hüseyin Ali, Mia Milya’da çalıştığı çiftlikten “kayıp” edilmiş olan ve bunca yıldır babasının akibeti hakkında bilgi edinmek için hala bekleyen Fatma Hüseyin Ağdıran anlatıyor…
Fatma Hüseyin Ağdıran’la ilk tanışmamız bundan tam on yıl önce, 2008 yılının Ocak ayında, elektronik posta aracılığıyla olmuş ve yazışmamızı bu sayfalarda yayımlamıştım…
O günlerde şöyle yazmıştım:
“Avustralya’dan mektup…
Avustralya’dan bize yazan bir okurumuz şöyle diyor:
“Selam Sevgül,
Benim adım Fatma Ağdıran’dır ve umarım ki bana yardımcı olabilirsin. Babam 1963 yılında “kayıp” olmuştu. Kıbrıs’ta, Rum tarafında çalışıyordu. İşe gitti ve bir daha geri dönmedi. Başına ne geldiğini bilmiyoruz.
Benim öğrenmek istediğim ne yapmam gerektiğidir. Avustralya’dan DNA testi yaptırmamız mümkün müdür? Ya da yapabileceğimiz başka ne vardır? Kıbrıs’ta bu konuda bana kim yardımcı olabilir? Babamın adı Hüseyin Ali’dir, benim bekarlık adım ise Fatma Hüseyin’dir – üç tane erkek kardeşim vardır ve onların adları da Hasan, Osman ve Ümit Hüseyin’dir.
Ne yapmamız gerektiği konusunda yardımcı olursanız çok müteşekkir olacağız...”
Bu okurumuz gibi bazı “kayıp” insanların yurtdışına göç etmiş olan ve DNA testi için bulunamayan ailelere önerimiz şudur:
[email protected] elektronik posta aracılığıyla Kayıplar Komitesi Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük’ün yardımcısı Mine Balman’dan DNA için nasıl kan örneği gönderebileceğiniz konusunda ayrıntılı bilgi alabilirsiniz. Bir sümen kağıdının üzerine bir kan damlası konsa ve kurutulup Kayıplar Komitesi’ne postalansa dahi, Kayıplar Komitesi laboratuvarında bundan DNA örneği çıkarmak mümkün...
HÜSEYİN ALİ’NİN ÖYKÜSÜ
Edindiğimiz bilgiye göre 1916 Akhisar (Ayia Anna) doğumlu olan Hüseyin Ali, ailesiyle birlikte Luricina’da (Akıncılar) yaşıyormuş. Eşinin adı Emine’ymiş... Luricina’da (Akıncılar) yaşıyor ancak Haspolat’ta (Mia Milya) Arkiviadis inek çiftliğinde çalışıyormuş. Bu çiftlikte yalnızca dört Kıbrıslıtürk çalışıyormuş: Hüseyin Ali, Ramadan İsmail (Luricinalı), Derviş Mazhar Zemin ve Lefkoşa’dan soyadını öğrenemediğimiz Ali adlı kişi. Aynı çiftlikte Palluryotissalı Dimitri ve Hambi’nin akrabaları olan Kıbrıslırum işçiler de çalışmaktaymış. Çiftliğin sahibi Arkiviadis Kutsumbas imiş.
1958 yılında Omorfo’dan (Güzelyurt) gelen bir papaz, çiftlik yakınındaki bir küçük kilisede yaşamaya başlamış ve Kıbrıslıtürk işçilerle çok iyi geçiniyor, hatta zaman zaman onları uyarıyormuş. 1963 Aralığı’nda da onları uyarmış.
20 Aralık 1963’te Derviş Mazhar Zemin ile Lefkoşa’dan Ali, evlerine dönmeyi başarmışlar ancak Hüseyin Ali ile Ramadan İsmail, o günden beridir “kayıp”…”
OLASI GÖMÜ YERİ HAKKINDA İHBAR…
Daha sonra bir Kıbrıslırum okurumuz, Fatma Hüseyin Ağdıran’ın babası Hüseyin Ali’nin ve onunla birlikte “kayıp” edilen Ramadan İsmail’in olası gömü yeri hakkında bizi 2010 yılında bilgilendirmiş, biz de bu bilgileri bu sayfalarda paylaşmıştık…
Şöyle yazmıştık Mayıs 2010’da:
“*** Bir Kıbrıslırum okurumuzdan....
“Arkiviadis çiftliği yakınında dere yatağına gömülmüş iki Kıbrıslıtürk vardır...”
Bir Kıbrıslırum okurumuz, şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“Mia Milya’da (Haspolat) eskiden Arkiviadis çiftliği olarak bilinen bir çiftlikte çalışan iki Kıbrıslıtürk vardı... Bunlar Aralık 1963’te öldürülerek, bu çiftliğin yakınındaki dere yatağına gömülmüşlerdi. Bildiğim kadarıyla bu çiftlik ve dere yatağı yeşil hat içerisindedir ve sanırım Birleşmiş Milletler denetimindeki ara bölge oluyor bu... İstersanız bir araştırınız...”
Bu Kıbrıslırum okurumuza vermiş olduğu bu bilgiler için sonsuz teşekkürler. Söylediklerini araştırdık, gerçekten de bu Kıbrıslırum okurumuzun sözünü ettiği çiftlikte 1963 yılında Ayia Annalı (Akhisar) Hüseyin Ali ve Lurucinalı Ramadan İsmail çalışmaktaymış ve onlarla birlikte çalışan iki Kıbrıslıtürk’ten Derviş Mazhar Zemin ile Ali adlı şahıslar, zamanında çiftlikten ayrılıp canlarını kurtarırken, Ayia Anna’dan Lurucina’ya gidip yerleşmiş olan Hüseyin Ali ile Lurucinalı Ramadan Ali “kayıp” olmuş.
Hüseyin Ali’nin ailesi halen Avustralya’da yaşıyor ve bundan birkaç yıl önce kızı Fatma bize yazarak, DNA örneği vermek istediğini belirtmiş ve bizden yardım istemişti. Biz de Fatma Ağdıran’ı, Kayıplar Komitesi’yle temasa geçirerek DNA konusunda yardımcı olmaya çalışmıştık. Hüseyin Ali evli olup üçü erkek biri kız çocuğu, dört evlat sahibi idi... Hüseyin Ali ve Ramadan İsmail’in öykülerini daha önce bu sayfalarda yayımlamıştık…”
ÜMİT ADLI BİR ÇOCUK…
Bu yayınımız üzerine bir başka okurumuz bizi aramış ve yeni bilgiler eklemişti… Onun söylediklerini de yine Mayıs 2010’da bu sayfalarda şöyle paylaşmıştık:
“Emin Dudu, kocası “kayıp” olduktan sonra dünyaya getirdiği oğluna Ümit adını vermişti...”
Bir Kıbrıslıtürk okurumuz, şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“Hüseyin Ali’nin Alkis Çiftliği’nde çalışırken, Ramadan İsmail’le birlikte “kayıp” olmasına ilişkin yazdıklarınızı okudum. Ben de bildiklerimle bu çalışmalara katkıda bulunmak istiyorum.
Hüseyin Ali, aslen Pirgalı idi ve Lurucina’dan (Akıncılar) Emin Dudu’yla evlendikten sonra, Londra’ya gitmişti. İlk çocukları Hasan, 1953 yılında dünyaya gelmişti. Daha sonra 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilince, Hüseyin Ali eşi ve çocuklarıyla, artık ortalık yatışmıştır diyerekten Kıbrıs’a dönmüştü. Lurucina’da kaynatasının evinin yanındaki bir evciği onarıp oturmuşlardı.
Hüseyin Ali, Ramadan İsmail’le birlikte Mia Milya’daki (Haspolat) bir çiftlikte çalışmaya giderdi. Çiftlikte kalırlardı. Bir kahve vardı Mia Milya’da, çiftlikten kurtulunca, hava kararınca, köy meydanındaki kahveye giderler, bir köşecikte hem sıcak çay içerlerdi, hem de televizyon seyrederlerdi – o zamanlar televizyon yeni çıktıydı... Lurucina’ya gidip gelmezlerdi, mandranın içinde kalırlardı, herhalde onlara Rum ustaları oda verdiydi...
Bir gece gene çaylarını içerken ve televizyon seyrederken, bir köşede bazı Kıbrıslırumlar pirelenmiş. Kahvede bulunan bir Kıbrıslırum onların yanına gidip “Sizin hakkınızda eyi konuşmazslar, kaçarsanız daha iyi olur buraştan” demiş. Bunlar da bu ikazı alınca, çıkmışlar gitsinler, mandraya geri dönsünler ve onlardan bir daha haber alınamadı. Herhalde bazı Kıbrıslırumlar peşlerine düşüp gecenin karanlığında onları öldürüp “kayıp” ettiler.
Hüseyin Ali’nin sevgili eşi Emin Dudu, kocası “kayıp” olduğunda hamileydi. Hasan, Osman ve Fatma diye üç çocukları vardı. Eşi öldükten sonra dünyaya gelen oğluna “Ümit” adını koydu. “Ümidimi kesmeyim” derdi, “kocam mutlaka dönecek...” Beklerdi, kocası dönecek diye... Bu yüzden kocası “kayıp” olduktan sonra dünyaya getirdiği oğlunun adını “Ümit” koymuştu...
Daha sonra lise çağında askerlik görevini yaparken, oğlu Hasan yanlışlıkla bir arkadaşı tarafından vuruldu ve öldü. Emin Dudu buna da çok üzülmüştü, zaten bağrı çok yanıktı. Kızı Fatma, oğlu Osman ve Ümit’i de yanına alarak, çocuklarıyla birlikte Avustralya’ya gitti… Ramadan İsmail evli değildi, çoluğu çocuğu yoktu. Bekar idi. Şimdi annesi ve babası vefat etti. Kaç kardeş olduklarını tam bilmiyorum. Görme özürlü bir kızkardeşi var, Akdoğan’da (Lisi) yaşar ve onu bakan bir kızkardeşi daha var. Ramadan’ın annesinin adı Hatem İsmail, babasının adı da İsmail Hasan idi.
O, Lurucinalı idi...”
AVUSTRALYA’DAN KIBRIS’A…
Aradan yıllar geçti ve geçtiğimiz günlerde bir gün telefonum çaldı. Arayan Zorlu Töre idi – Meclis Başkan Yardımcısı Zorlu Töre de bir “kayıp” yakınıydı – “kayıp” Hüseyin Ali, onun dayısıydı…
Zorlu Töre’nin yanında Fatma Hüseyin Ağdıran vardı, on yıl önce bana e-mail gönderen, “kayıp” Hüseyin Ali’nin kızı Fatma Ağdıran… Görüşmek istiyordu – bunu büyük bir memnuniyetle kabul ettim – ilk kez “kayıp” Hüseyin Ali’nin evlatlarından birisiyle tanışacaktım…
Geçtiğimiz günlerde Lefkoşa’da, HAMUR’da Fatma Hüseyin Ağdıran ve sevgili eşi Mehmet Ağdıran’la buluştuk. Avustralya’dan tatil için Kıbrıs’taydılar… Oturup konuştuk, çocukluğumuzdan, bir zamanlar yaşamış olduğumuz yoksulluktan bahsettik… Birer kahve içtik…
Fatma Hüseyin Ağdıran, babasını hep beklemişti… Okuldan eve koşarak gelir, “Bugün babam mutlaka gelecek” diye düşünür ama evin dışındaki büyük harnıp ağacının yanına vardığında, babasının gene geri dönmemiş olduğunu anlardı… Yine de umudunu yitirmezdi… Babası Aralık 1963’te Mia Milya’daki çiftliğe çalışmaya gitmiş ve bir daha geri dönememişti… “Kayıp” edilmişti…
Fatma Hanım’ın anneciği Emine Hanım çok çalışkandı – evlatlarına babasızlıklarını hissettirmemek için insanüstü bir çabayla uğraşmış durmuştu… 1971’de en büyük evladı Hasan askerliğini yaparken bir arkadaşı tarafından yanlışlıkla vurulmuş ve ölmüştü… Emine Hanım için bu ikinci büyük yıkımdı… Ve tüm aile için de öyle…
Fatma Hanım, Mehmet Ağdıran’la 1975’te evlenip Avustralya’ya gitmiş, buraya yerleşmiş, birkaç yıl içinde tüm ailesini – annesini ve kardeşlerini – de yanına almıştı…
Babacığı Hüseyin Ali hala “kayıp”tı…
Aile taa Avustralyalara göçetmiş, aradan 55 yıl geçmişti ve Hüseyin Ali ile Ramadan İsmail hala “bulunamıyor”du…
Bu vesileyle bir Kıbrıslırum okurumun vermiş olduğu bilgiyi bir kez daha Kayıplar Komitesi’nin dikkatine getirmek istiyorum: Bu Kıbrıslırum okurumuzun yıllar önce 2010 yılı Mayıs ayında yaptığı ihbara göre, “kayıp” Hüseyin Ali ile Ramadan İsmail, Arkiviadis Çiftliği yakındaki dere yatağına gömülmüşlerdi… Okuruma göre burası ara bölgede, belki Birleşmiş Milletler denetiminde bir yerdi… Ara bölgelere giremeyeceğimize göre, bu konuda herhalde – eğer yapmamışlarsa – Kayıplar Komitesi’nin araştırma yürütmesi gerekiyor…
55 yıl önce babası Hüseyin Ali, Mia Milya’da çalıştığı çiftlikten “kayıp” edilmiş olan ve bunca yıldır babasının akibeti hakkında bilgi edinmek için hala bekleyen Fatma Hüseyin Ağdıran’la röportajımızı yarın yayımlayacağız…
DEVAM EDECEK