1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kayıp” Londos için hüzünlü cenaze…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kayıp” Londos için hüzünlü cenaze…

A+A-

Kıbrıslıtürk bir “kayıp” yakınının, bir şirocuyla birlikte bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiş olduğu Ağırdağ’da bir alanda kalıntıları bulunan “kayıp” Hristoforos Kaymakamis “Londos”, Leymosun’da toprağa verildi…

Hristoforos Kaymakamis “Londos”la ilgili araştırmalarımıza bundan tam beş yıl önce, 2012’de başlamıştık…

“Londos”un oğlu Panayotis Kaymakamis aramıştı beni, buluşmuştuk ve bir röportaj yapmıştık…

Aslen Laptalı olan “Londos”, özellikle Kıbrıslıtürkler’in çok iyi tanıdığı, çok iyi ilişkileri olan bir “kayıp”tı – “Londos”u tanımayan yoktu çünkü “Londos”, KEO içkilerinin Girne bölgesindeki ana dağıtımcısıydı… Bu yüzden tüm lokantalara, tüm meyhanelere uğruyordu içki dağıtmak için ve bu yüzden onu tanımayan yoktu…

Aslen Laptalı olup Karavalı Loria Fragala’yla evlendikten sonra Girne’ye yerleşen “Londos”, 1974’te Karmi’deki bir evden alınarak “kayıp” edilmişti…

“Londos” tanınmış olduğu için, Panayotis’le röportajımızdan sonra yaptığım araştırmada çok kısa sürede onun başına gelenleri öğrenebilmiştim.

Karmi’de tutuklandıktan sonra Templos’a (Zeytinlik) götürülerek burada sorguya çekilmiş, ardından “infaz” için Ağırdağ’a götürülmüştü. Onu sorguda hatırlayan bir Kıbrıslıtürk şahit bana gömü yerini tarif etmişti…

“Ağırdağ’da büyük bir çam ağacının altına gömülüdür – Ağırdağ ilkokuluna giderken, o yol üzerinde” demişti…

Kayıplar Komitesi yetkililerine daha derin araştırma yapmak üzere o dönem bu bölgede görev yapmış olan şahısların isimlerini vermiştim ancak bundan pek bir şey çıkmamıştı maalesef – Kayıplar Komitesi yetkilileriyle birlikte Ağırdağ’a giderek büyük çam ağacını aramış ve bir çam ağacı bulmuştuk… Ancak Templos’ta “Londos”u görmüş olan şahit, gelip tam yeri göstermiyordu – sadece tarif ediyordu…

Derken iki yıl sonra şans yüzümüze güldü – bir Kıbrıslıtürk “kayıp” yakını beni arayarak, bir şirocuyla birlikte bir yer göstermek istediğini söyledi. Bu “kayıp” yakını ve şirocuyla birlikte Ağırdağ’da buluştuk – Boğaz-Ağırdağ yöresindeki bir evin yüzme havuzu yapılırken bazı insan kemikleri görmüştü şirocu ve şimdi bu yeri bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine gösteriyordu… 2014 yılı Ağustos sonundaydık – kısa süre sonra Eylül 2014’te burada kazılara başlandı ve tam da şirocunun söylediği alanda kalıntılar çıkmaya başladı…

Üç yıl aradan sonra kuşkulandığımız şeyin doğru olduğunu öğrenecektik: Buraya gömülmüş olan şahıs, “kayıp” Londos’tu…

Geçtiğimiz Cumartesi günü yani 7 Ocak 2017’de canyoldaşımla birlikte Leymosun’a gittik… “Londos”un oğlu Panayotis, sevgili partneri Eleni, Panayotis’in annesi Loria, kızkardeşleri Maria, Diniosia ve Yiola’yla Leymosun’un göçmen bölgesi Ayios Athanasios’ta bir kilisede buluştuk… “Londos” için cenaze töreni vardı – cenaze törenine sevgili Komikebirli “kayıp” yakını arkadaşım Hristina Pavlu Solomi Patça ve eşiyle birlikte katıldık…

Cenaze töreninde “Londos”un kızı Yiola, çok dokunaklı bir konuşma yaparak babasına veda etti…

Oğlu Panayotis, bir şiir okuyarak babasına hoşça kal dedi…

Cenazenin önemli bir özelliği vardı: İlk kez bir aile, ne asker, ne politikacı istemişti cenaze töreninde. Bu yüzden ilk kez bir cenaze töreni tümüyle “sivil” olarak yapılıyordu… Bu “kayıp” cenazeleri için alışılmadık bir durumdu… Aile hiçbir politikacının katılmamasını, hiçbir politikacının törende konuşma yapmamasını istemişti, buna devlet yetkilileri de dahildi…

Ancak bu karara rağmen kilise hıncahınç doluydu – “Londos”un tüm sevdikleri, akrabaları, yakınları, arkadaşları, köylüleri çıkıp gelmişlerdi cenaze törenine…

Aile o kadar titiz davrandı ki isim okunarak siyasi partilerin ve diğer zevatın tabutun önüne çiçek ve çelenk koyması da yapılmadı. Çiçekler hep beraber defin töreni ardından mezarın üzerine kondu…

“Londos”un bulunmasına yardımcı olan Kıbrıslıtürk “kayıp” yakını, herkese örnek olması gereken insani bir davranışta bulundu ve kendi babası “kayıp” olduğu halde, başka bir “kayıp” insanın bulunmasına yardım etmekten kaçınmadı… Onu yürekten kutluyoruz…

Yüzme havuzu yapılırken insan kalıntıları gören ve bunu kendine saklamayarak bizimle paylaşan şirocu arkadaşa da sonsuz teşekkürler diyoruz…

Ağırdağ-Boğaz yöresindeki kazıyı titizlikle yürüten Kayıplar Komitesi kazı ekibindeki arkeologlarımıza ve diğer çalışanlara da sonsuz teşekkürler…

Bu alanda kazı yapma kararı alan Kayıplar Komitesi yetkililerine de teşekkür ediyoruz…

“Kayıp” Hristoforos Kaymakamis “Londos”un değerli ailesinin acısını paylaşıyoruz…

Panayotis Kaymakamis’le “kayıp” babası “Londos”la ilgili Mayıs 2012’de bu sayfalarda yayımladığımız röportajımızı tekrar yayımlıyoruz…

Panayotis Kaymakamis, “kayıp” babası Hristoforos Kaymakamis “Londos”u şöyle anlatmıştı bize:

lordos.jpg

SORU: Panayotis, babanın adı Hristoforos Kaymakamis...

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: Evet, ama “Londos” diye de biliniyordu. Annemin adı Loria Fragala...

 

SORU: Bu bir Latin adına benziyor...

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: Annem Karava’dandır (Alsancak), babam da Laptalı’dır...Evlendikten sonra Girne’de ev yaparak Girne’de yaşamaya başlamışlardı... Dört kardeşiz biz, bir ben, üç tane de kızkardeşim var. En küçükleri benim... 1974’te dört yaşındaydım ben...

 

SORU: Baban ne iş yapardı?

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: Babam KEO’nun Girne bölgesindeki temsilcisiydi, KEO içkilerini satıyordu. Girne bölgesindeki her lokantaya KEO içkilerini dağıtan babam olduğu için çok tanınmış bir şahsiyetti, hem Kıbrıslıtürkler, hem de Kıbrıslırumlar arasında... Girne bölgesinde çok iyi tanınırdı, çok aktif bir adamdı, çok sosyal biriydi babam anlatılanlara göre, herkesi tanırdı, herkes de onu tanırdı...

 

SORU: “Londos” ne demektir?

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: “Londos” çok eskilerde, 1940’lar’da Amerika’da bir güreşçinin adıymış, çok ünlü bir güreşçiymiş “Londos”.  Babam da güçlü kuvvetli, boylu boslu olduğu için ona bu lakabı takmışlar. İnsanların çoğu onu “Londos” olarak tanıyor, “Hristoforos” olarak değil...

 

SORU: Soyadınız nereden geliyor? Çünkü “Kaymakamis” sözcüğü Türkçe “kaymakam” sözcüğünden geliyor...

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: Büyük büyük dedemiz çok zengin bir adammış, çok büyük arazileri, tarlaları varmış, yanında da çok sayıda Kıbrıslıtürk çalışıyormuş bu tarlalarda. Kıbrıslıtürkler, büyük büyük dedeme “Kaymakamis, Kaymakamis” diyormuş, bu lakap daha sonra ailemizin soyadı olmuş...

 

SORU: Babanız “kayıp” edildiğinde kaç yaşındaydı?

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: 45 yaşındaydı “kayıp” edildiğinde...

 

SORU: 1974’te önce “darbe” olmuştu...

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: Darbeden öncesinden başlamak istiyorum, EOKA döneminden... Babam o dönem “ENOSİS” düşünceleriyle büyüyordu, EOKA’dayken İngilizler babamı dört yıl hapse atmıştı, EOKA-A’daydı tabir caizse ve İngilizler’e karşı savaşı nedeniyle hapse atılmıştı. Londra-Zürih Anlaşmaları imzalandığında, buna da karşı çıkmıştı babam. Bu durum hoşuna gitmemişti... Makarios’a da karşıymış babam. Ondan sonra babamın Yunanistan’dan bazı kişilerle ilişkileri olmuş ve sonuçta Girne bölgesindeki EOKA-B’nin liderlerinden birisi olmuş babam.

 

SORU: EOKA-B’ye katılmadan önce Yorgacis’in “Teşkilat”ında bulunmuş muydu baban?

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: Hayır... Darbe olduğu zaman bazı Kıbrıslırumlar’la bazı Kıbrıslıtürkler’i tutuklayıp Girne kalesine kapatmış bazı Kıbrıslırumlar ve onları öldürmek istiyorlarmış. Türk askerlerinin Kıbrıs’a geldiği gün, babam Girne kalesine giderek kilide ateş açmış ve kapıları açarak orada bulunan tutukluları serbest bırakmış. Bu yüzden pek çok insan hayatta kalabilmiş... Babam Girne kalesindeki bu insanların öldürülmesine karşı çıkmış... Ve yalnız başına gidip Girne kalesindeki kilitlere ateş ederek kalede tutuklu olan insanları serbest bırakmış.

 

SORU: Kalede hapsedilen Kıbrıslıtürk olduğunu sanmıyorum ama bunu araştırabiliriz...

PANAYOTİS KAYMAKAMİS: Babam çok cömert bir insandı, ister Kıbrıslıtürkler olsun, ister Kıbrıslırumlar olsun, herkese çok yardım ederdi, çok sosyal bir insan olduğu için herkes onu tanırdı, bilirdi... İyi bir insandı ancak düşünceleri ENOSİS yönündeydi... Babam Karmi’deydi, başka bazı Kıbrıslırumlar’la birlikte bir evde saklanıyordu. Onunla birlikte olan bazı Kıbrıslırumlar korkuyordu, babam onlara “Korkmayın sakın, benim çok iyi arkadaşlarım var Kıbrıslıtürkler arasında, korkmanıza gerek yok” demiş, “Bu arkadaşlarımız mutlaka bize yardım eder” demişti. Aslında kaçma şansı vardı babamın ama kaçmamıştı, kalmayı tercih etmişti...

Amerikan yurttaşı olan bir Kıbrıslırum komşumuz vardı, onlarla birlikte ayrılabilirdi ama kaçmayı reddetmişti, “Hayır ben kalıyorum” demişti. Annem ve biz çocuklar, bu komşumuzla birlikte ayrılmıştık Girne’den. Ama babam kalmıştı...

 

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1786 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar