“Kayıp” Özel Reşat Kansoy, Cuma günü toprağa verilecek… 2
Mehmet Barışsever, Özel Relat Kansoy için devamla şöyle yazıyor:
Ateş Gazetesi 27 Eylül 1946 tarihinde yayımlanmaya başlanmış ve 30 Mart 1947 tarihinde 154. Sayıda yayına ara vermiş. Daha sonra 1 Kasım 1954 tarihinde bu kez Köylü Gazetesi olarak yayınlanmaya başlanmış. Bütün sayılarını bulup bakamadım. Baktıklarım arasında Özel Reşat Kansoy’un bazı yazılarını buldum. Bulabildiklerim: Mahalli Hükümet ve Biz, 9 Temmuz 1954; Maddi Zenginliğimiz, 8 Kasım 1954; Aramızdaki Yılanlar Ezilmelidir, 1 Aralık 1954; Yunanistan Ne Durumda?, 27 Aralık 1954; İane Topluyorlar, 17 Ocak 1955; Bu bir haktır, 24 Ocak 1955; Şimdi de kaçakçılık mı?, 31 Ocak 1955. O gazetelerin arşivinin tamamı varsa oralarda da yazıları olduğunu düşünüyorum.
02 Mart 1956… Kıbrıs Türk’tür Partisi Leymosun Şubesi Genel Sekreteri olarak seçildi.
17 Nisan 1958 tarihli Halkın Sesi gazetesinde, “Evdim’de Federasyon Gecesi” başlıklı bir yazısı yayınlandı.
14 Eylül, 1951 tarihli Halkın Sesi Gazetesi, onun İngiliz Okulu giriş sınavında başarılı olduğunu kaydediyordu. 1952 yılı haziranında yayınlanan iki şiirini, 1953-55 yılları arasında yayınlanan 17 tane yazısını Halkın Sesi gazetesinden, Köylü Gazetesi’nin bulabildiğim altı sayısından da 6 yazısını okudum. Toplum sorunlarına ilgisini, daha sonra, bölgeden Halkın Sesi Gazetesi’ne geçtiği bölge haberleriyle de sürdürmüştür.
Lise öğrencisi olduğu yıllarda, toplum liderleriyle tanışmış, bir anda kendini bölgede insiyatif kullanır konumda bulmuştur. Bu konuda Halkın Sesi arşivinden, basına yansıdığı tarih itibarıyla, toplayabildiğim bilgiler aşağıdadır:
2 Mart 1956… Kıbrıs Türk’tür Partisi Leymosun Şubesi Genel Sekreteri olarak seçildi.
27 Haziran 1958… Öğretmen tayinleri: Özel Reşat-Alehtora’ya..
27 Eylül 1958… Kıbrıs Türk Kurumları Limasol idarecileri seçiminde Köycülük Kolu çalışmalarını yürütmek üzere seçildi.
8 Kasım 1958… Kıbrıs Türk Kurumlarına bağış paralarını Federasyon Temsilcisi olarak teslim etti.
16 Mayıs 1959… Kıbrıs Türktür Parti’si Gökağaç Örgütü’nde tahsildar seçildi. Bu sırada köyün öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
21 Mayıs 1959… Gençlik Teşkilâtı Yıldırım Ekibi’nin, Leymosun’da Halk Evi Meydanı’nda gerçekleştirdiği toplantıda, gençlik temsilcisi olarak, 6000 kişilik kalabalığa hitap etti.
30 Ağustos 1959… Öğretmen tayinleri listesinden; Özel Reşat-Gökağaç’tan Çınarlı’ya-Muvazzaf öğretmen. Bu göreve gitmedi ve Evkaf’a memur olarak girdi.
26 Eylül 1959, Kıbrıs Türk Kurumları İdare Heyeti’ne Leymosun’dan seçildi. İsmini Lefkoşa’da toplanan bağış listesinde de gördüm.
Halkın Sesi Gazetesi’nden; 01 Aralık 1958’de, Ülker Niyazi ile nişanlandıklarını ve 11.09.1960’da evlendiklerini kaydetmiştim. Ülker Kansoy Limasol’da öğretmendi. Kızları İnanç yeni doğmuştu. Reşat dayı ağır bir karaciğer rahatsızlığı geçiriyordu. Limasol çarpışmalarının durduğu günlerdi. Babasını hastahaneye götürmek üzere Lefkoşa’ya sorunsuz geldiler. Babasının tedavisini yaptırıp geri Limasol’a gönderdi.
Kendisinin başka işleri de vardı. Bir süre sonra dönüş yoluna düştü. 21 Nisan, 1964 tarihli Halkın Sesi gazetesi, aşağıdaki haberi geçmişti; “Üç Türk daha kayıp... 18 Nisan, Cumartesi günü saat 16.30’da Limasol’a gitmek üzere, Lefkoşa’dan ayrılmış olan üç Türk hala Limasol’a vasıl olmamıştır. Bunlar; Özel R. Kansoy, Bayar Piskobulu ve seyahat ettikleri TBW 126 numaralı kamyonun sürücüsü, Erol İsmail isimli şahıslardır. Şu ana kadar nerede oldukları öğrenilememiş ve akıbetleri bilinmemektedir. Kamyon alkollü bir Türk içkisi olan boş ‘Hayat’ konyak şişeleri ile doluydu.” Daha sonra gazete, 226 kayıp Kıbrıslı Türk arasında onun ismini verirken, son üç günde 32 Türk’ün kaybolduğunu yazıyordu (15.05.1964, Halkın Sesi). Türk Kesimi’nden çıkar çıkmaz alındıkları söyleniyordu….
Ülker yenge, 1974 sonrasında bir süre Girne’de yaşadıktan sonra, kızı İnançla birlikte İstanbul’a yerleşti. İnanç mimarlık eğitimin tamamladı ve orada evlendi. Niyetim, bu yazı dizisi içerisinde yer verdiğim söyleşilerin benzerini Ülker hanımla gerçekleştirmekti. İnanç’ın elektonik posta adresini bulup bir mesaj gönderdim. Bir süre sonra, bir gece Ülker yenge telefon açtı. İkimiz de gözyaşlarımıza boğulduk... Bazı acılar yıllar geçse de geçmiyor. O gece cesaretim kırıldı ve plânladığım bir diğer söyleşi olan İrfan çavuşun eşi Şükran abla ile söyleşiyi de gerçekleştirmekten vazgeçtim.
Birlikte kaybolan arkadaşları, Bayar Hüseyin Piskobulu ve Erol İsmail’in fotoğraflarına da yer verdim. Işıklar içinde olsunlar…”
Devam edecek...