“Kayıp” Yannis Mihail Kunduris, bugün toprağa veriliyor…
Stroncilo'dan "kayıp" edilmiş olan Yiannis Mihail Kunduris'in bugün Yeri’de yapılacak olan cenaze törenine katılacağız...
Stroncilo’dan (şimdiki adıyla Turunçlu) alınarak “kayıp” edilen Kunduris’ten geride kalanlar, okurlarımızın sözünü ettiği Abalestra Çiftliği yöresinde bir kuyuda bulunmuştu… Bu kuyudan toplam 17 “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanlar eksik biçimde çıkarılmıştı… Çünkü bu ilk gömü yeri değildi… Stroncilo’dan alındıktan sonra “Beygirli Mağara”ya götürülerek burada öldürülen 17 Kıbrıslırum’un mağaranın altındaki tarlaya gömüldüğü, 1990’lı yılların ikinci yarısından sonra toplu mezarları boşaltma operasyonları esnasında bulundukları yerden çıkarılarak Sinde dışındaki Abalestra’ya gömüldükleri okurlarımız tarafından anlatılmaktaydı. Abalestra’daki gömü yeriyle de oynandığı yönünde duyumlar bulunmaktaydı.
Okurlarımız onun ve onunla birlikte alınarak "kayıp" edilen 17 Kıbrıslırum'un başına neler geldiğini öğrenmemizde çok önemli roller üstlenmişlerdi yıllar önce... Stroncilo'dan birkaç Sindeli ve onlara yardım eden birkaç Stroncilolu Kıbrıslıtürk tarafından alınarak "Beygirli Mağara"ya götürüldüklerini ve burada öldürülerek mağaranın altındaki tarlaya gömüldüklerini yazmıştık yıllar önce, okurlarımızın anlatılarına dayanarak. Daha sonra 1990'lı yılların sonlarında tıpkı başka toplu mezarların boşaltıldığı gibi bu yerin de 1996 yılı civarında boşaltıldığı ve bu "kayıp"lardan geride kalanların Sinde dışında Abalestra Çiftliği'nde bir kuyuya tekrar gömüldükleri hakkında okurlarımızın anlattıklarını Yenidüzen'deki sayfamızda seneler önce yazmıştık...
Okurlarıma Stroncilo'dan "kayıp" edilen 17 Kıbrıslırum'un akibetini çok detaylı biçimde araştırmamıza yardım ettikleri için sonsuz teşekkürler diyorum...
2004 yılında Yiannis Mihail Kunduris'in oğlu Kostas Kunduris'le röportaj yapmıştım ve bu röportajımız "İncisini Kaybeden İstiridyeler" başlıklı kitabımda yer almıştı...
Bugün Yeri’de yapılacak olan cenaze töreni, Ayios Haralambus Kilisesi’nde saat 11.00’de başlayacak. Biz de cenazeye katılarak Kunduris'in küçük tabutuna bir çelenk koyacağız ve ailesinin acısını paylaşacağız…
YANNİS KUNDURİS KİMDİ?
Yannis Kunduris 1920 doğumluydu, hayvancılıkla uğraşırdı, 300 kadar Kıbrıslıtürk ve 200 kadar Kıbrıslırum’un yaşadığı Stroncilo köyündendi. Maritsa hanımla evliydi ve dört çocuğu vardı: Üç erkek, bir kız.
Stroncilo’nun bir kulübü vardı, bir de futbol takımı vardı ve bu takım karmaydı. Hem Kıbrıslıtürkler, hem de Kıbrıslırumlar vardı futbol takımında ve bu takım 1960’tan 1974’e kadar karma bir takım olarak faaliyetini sürdürdü.
“Kayıp” Yannis Kunduris’in oğlu Kostas Kunduris’le 2004 yılında yani tam 13 yıl önce yapmış olduğumuz röportajda bize şöyle demişti:
“Sadece başka bir köye gittiğimizde dikkatli olmamız gerekirdi çünkü takımımızda Kıbrıslıtürkler de vardı. Ve aynı şekilde köye başka takımlar geldiğinde de dikkatli olmamız gerekirdi. Takımda oynamış olan Turgut vardı, Rüstem vardı. 1974’e kadar bu isimleri hatırlıyorum. Bir de Nevzat vardı, Harper vardı…
Ben 1972’de evlendiğim için Lefkoşa’ya geldiydim. Radyo-televizyon tamirciliği yapardım.
15 Temmuz 1974’te köyde Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar arasında bir şey olmadıydı. Darbeden sonra hiç kimse söylemeden Kıbrıslıtürkler bazı silahları teslim etmişlerdi. Darbeden hemen sonraydı bu. Belki korkularından vermişlerdi bunları. Rumlar arasında da köyde bir şey olmadıydı, kimse tutuklanmadıydı. Köyde birkaç darbe yanlısı vardı ancak köylüler onların kendilerini ifade etmelerine izin vermiyordu… 20 Temmuz’da ben Lefkoşa’daydım, kardeşim öğrenciydi, askere gitmişti…
20 Temmuz’da köyde bir şey olmadı. 14 Ağustos’a kadar da bir şey olmadı. Bu ara dönemde Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar birbirini koruyordu, bunun için bir şey olmadı. 14’ünde Kıbrıslırumlar köyden ayrılmıştı. 8 kişi köyde kalmıştı. Köyde kalan Kıbrıslırumlar arasında muhtar ve babam da vardı. Bu kişiler Kıbrıslıtürkler’in etkisiyle köyde kalmışlardı. Mesela annem kaçtıydı köyden ama babam kaldıydı çünkü sadece hayvanları için kalmışlardı. Kıbrıslıtürkler onlara “Merak etmeyin, bir şey olmaz” diyordu. Ahna’ya gidenler de vardı, 3-4 kişi geri dönmüştü Ahna’dan… Ahna’dan bu 3-4 kişi köye geri döndüğünde bu 8 kişiyi aradılar ama bulamadılar. Bir Kıbrıslıtürk kadın, “Kaçın çünkü geri kalanları tutukladılar ve nereye götürdüklerini bilmiyoruz” demiş onlara. Asker gelmiş ve onları alıp gitmiş… Nereye götürüldüklerini bilmiyorlardı. Bu Kıbrıslıtürk kadın onlara yardım etti ve akşamüzeri onlar da köyden kaçtılar. Olabilir Türk askeri daha Stroncilo’ya gelmeden önce de alınmış olabilirler. Durum karmakarışıktı. Bizim üç gün boyunca onlarla hiçbir temasımız olmadıydı.
Barikatlar açıldıktan sonra gittik, köylülere sorduk. Kimse bize kesin bir şey söylemedi. Askerin gelip aldığını söylediler ama tam olarak nereye götürüldüklerini söylemediler.
O zaman durumumuz çok zordu çünkü sadece ben ve kızkardeşim evliydik. Kardeşlerimin biri üniversitedeydi, diğeri de öğrenciydi. Ekonomik bakımdan çok kötü durumdaydık. Tabii şimdiye kadar neler olduğunu öğrenmeyi bekliyoruz.
Daha önce yaşadığımız gibi yaşayamayız belki… Ama barış içinde ve beraber yaşayabileceğimiz bir çözüm bulunmalıdır mutlaka. Savaş istemiyoruz. Herkes birbirine anlayış göstermelidir. Eğer babamın kaybolmasında bir Kıbrıslıtürk’ün de katkısı olduğunu öğrenirsem, öç almak istemeyeceğim. Çünkü bu olayın milliyetçiliğin aşırı olduğu bir dönemde meydana geldiğini bilirim. Onun için benim “intikam almak” gibi bir düşüncem yoktur.
Barikatlar açıldıktan sonra köyüme gittiğimde üzüntü hissettim çünkü orada bizim çocukluk hatıralarımız vardı. Zamanla evler yıkılmıştı. Benim evim yıkılmamıştı, genç bir Kıbrıslıtürk köylümüz yaşıyordu evde… Tamamdır, duruyor ev, muhafaza ediliyor… Eski evler yıkılmıştı. Köyde şimdi sadece köylümüz Kıbrıslıtürkler ve adanın güneyinden kuzeyine göç eden Kıbrıslıtürkler yaşıyor.
Eğer bir çözüm bulunursa ve yine Stroncilo’ya gidebilirsek, eminim ki Kıbrıslıtürk köylülerimiz sevinecek ve bizimle birlikte yaşayacaklar… Çünkü 30 yıl sonra oraya gittiğimizde çok iyi karşıladılar bizi… Tabii onlar neler hissettiğimizi biliyorlar, bütün bu acılardan sonra… Ama eminim ki birlikte yaşayabiliriz…”
1964 “kaybı” Theodosis Vurkas’ın cenaze töreni yarın…
1964 yılında bazı Kıbrıslıtürkler tarafından kaçırılarak “kayıp” edilen ve çok değerli bir okurumuzun bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine 2010’da Kömürcü’de göstermiş olduğu alanda 63-64 “kaybı” başka Kıbrıslırumlar’la birlikte kalıntıları bulunan Theodosis Vurkas, yarın toprağa veriliyor.
Leymosun yakınlarındaki Kalohoryo köyünde ailesi tarafından toprağa verilecek olan Vurkas, öldürüldüğü zaman henüz 37 yaşındaydı… Beş çocuğu vardı… Arabasıyla ticaret yapan, sebze ve diğer başka tüketim maddeleri alıp satan Vurkas, Kömürcü’de bir dere yatağına gömülmüştü başkalarıyla birlikte.
Bize bu alanı göstermiş olan okurumuza sonsuz teşekkürler diyoruz.
Biz de “kayıp” Vurkas’ın cenaze törenine katılarak tabutuna çiçek koyacağız ve ailesinin acısını paylaşacağız…