Kayıplar Komitesi çalışmaları için 50 bin Euro bağış…
Kayıplar Komitesi’nin bağışlara dayalı olan faaliyetlerini yürütebilmesi için çalışmalar devam ederken, Yunanistan 40 bin Euro, Lüksemburg da 10 bin Euro bağışladı… Yani geçtiğimiz günlerde komiteye toplam 50 bin Euro bağışta bulunuldu. Kayıplar Komitesi’nin esas bağışçısı, Avrupa Birliği – her yıl Avrupa Birliği 2-3 milyon Euro civarında bağışta bulunuyor ancak bağışlar bununla kalmıyor ve çeşitli ülkeler de kendi değerlendirmeleri çerçevesinde bağış yapıyorlar. Bunlar arasında Türkiye ve Yunanistan, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yönetimleri de bulunuyor…
KOMİTE’NİN AÇIKLAMASI…
Kayıplar Komitesi tarafından yapılan açıklamalarda şöyle denildi:
“Kıbrıs'taki Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), 30 Aralık 2024 tarihinde Yunanistan’dan 40,000 Euro destek almıştır. Bu rakam, Yunanistan’ın 2006’dan günümüze KŞK’ya sağladığı mali yardımın toplamını 425,000 Euro'ya yükselmiştir. Bu bağışlar, Komite'nin kayıp şahısların kalıntılarının tespit edilmesi ve ailelerine iade edilmesi amacına katkıda bulunulmakta; uzun yıllardır aileleri etkileyen belirsizliğin sona erdirilmesini hedeflemektedir.
Lüksemburg Büyük Dukalığı da Kayıp Şahıslar Komitesi’ne 10.000 Euro bağışladı. Kıbrıs'taki Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), 23 Aralık 2024 tarihinde Lüksemburg Büyük Dukalığı’ndan 10,000 Euro destek almıştır. Bu destekle Lüksemburg Büyük Dukalığı 2018’den günümüze KŞK’ya sağladığı mali yardımın toplamını 18,000 Euro'ya yükselmiştir.
KŞK, 1981 yılında Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderler tarafından, Birleşmiş Milletler himayesinde gerçekleştirilen bir anlaşma ile kurulmuştur. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi Projesi, 2006 yılında aktif olarak işlev kazanmış ve kayıp şahısların gömülü oldukları yerden çıkarılması, kimliklendirilmesi ve ailelerine iade edilmesine yönelik misyonlar üstlenmektedir.
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıplardan, şu ana kadar toplam 1,051 kişi kimliklendirilmiş ve usulüne uygun bir cenaze töreni düzenlenerek ailelerine teslim edilmiştir. Kayıp Şahıslar Komitesi, iki toplumlu yürütülen bu projeyi sürdürebilmek için bağışçı desteklerine ihtiyaç duymaktadır.”
*** GİDENLERİN ARDINDAN…
“Güzel şarkılar söyleyen Şenol Bey’i ve öğrencimiz Züleyha’yı kaybettik…”
Ulus IRKAD
Şenol Bey’in ardından…
Bugün Lefkoşadaydım. Kızımızın yanındaydık. Yeni yıl geçtikten sonra bugün sabahleyin kalkınca sosyal medyada, İsmet Ezel arkadaşın “Yeni yıl Mağusa’ya üzüntüyle geldi” şeklinde mesajını görünce gene bir üzüntü ile karşılaşacağız diye telaş ettim ve kısa bir süre sonra da üzüntülü haberle hemen karşılaştım. Mağusa’nın tanınmış sosyal ve de aydın kişilerinden Şenol Bey’i kaybetmişiz. Şenol Alicik Bey’i 1975 yılından beri, yani Mağusa’ya geldiğimiz günlerde tanıyordum. Kendisi, Baf’tan çok yakından tanıdığımız, babamın öğrencilerinden Tankız ablamızın beyiydi. Şenol Bey’le birçok kez bilhassa son 20 yıldır devamlı karşılaşıyor ve sohbet ediyorduk. Bu sohbetlerimiz sanat ve tabi ki ülkemiz ve ülkemiz siyaseti üzerineydi. Şenol Bey rahmetli babamı da yakından tanıyor ve onunla bayağı teması olan kültürlü ve sanatçı bir kişilikti Mağusa’da.
SESİ ÇOK GÜZELDİ…
Şenol Bey’i sadece sosyalliğiyle de tanımadım. Birkaç defa onu Türk Sanat Müziği konserlerinde de izleme ve dinleme olanağım oldu. Seslendirmesi çok zor olan Münir Nureddin Selçuk’un şarkılarını söylemekteydi. Gerçekten gerçek bir sanatçı, çok güzel şarkılar söyleyen, sosyal yönünü sanatçılığıyla da zenginleştiren çok değerli bir Mağusalı aydındı. Benim için onun gibi değerli bir insanla tanışmak bir gururdu. Aslında “Her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadın vardır” sözünün gerçeğini Şenol Bey’de görmüştüm çünkü Tankız ablamız hem öğretmen olan ve Baf’ta tanınan bir babanın kızı, hem de Baf Kurtuluş Lisesi’nin başarılı bir kız öğrencisiydi. Bu iki insanın 1974 yılından sonra evlenip Mağusa’da yuva kurmaları ve de başarılı mutlu çocuklar yetiştirmeleri de aslında örnek gösterilecek bir olgudur.
GURUR KAYNAĞIMIZDI…
Şenol Bey’i benimle yaptığı kültürel sohbetleri, rahmetli babama duyduğu sevgi ve saygı ve elbette Tankız ablamızla birlikte kurdukları bu aile ocağıyla da tanıma fırsatım oldu ve onun beyefendiliğiyle sanatseverliği ve de Türk sanat müziği şarkılarını Mağusa’da seslendirmesi de benim içim bir gurur kaynağıydı.
Geçen Haftalarda MASDER’de yaptığı değerli bir konuşmada Bülent Fevzioğlu çok güzel bir söz etmişti: “İnsanın hayata bir çizik bile atması anılmasına yeter” demişti.
Şenol Bey hayata sadece bir çizik atmadı, yüzlerce binlerce çizik attı ve Mağusa tarihinde hem sanatseverliği, hem sanatçılığı, hem de çok değerli bir Beyefendi olmakla binlerce yıl anılacaktır.
Anısı önünde saygıyla eğiliyorum…
SENİ KAYBETMEKLE BÜYÜK ÜZÜNTÜ DUYDUK KIZIM; SEVGİLİ ÖĞRENCİM ZÜLEYHAMIZ…
Öğretmen olur olmaz ilk atandığım okul Şehit Osman Ahmet İlkokulu’ydu. Tam 44 yıl önce… Şehit Osman Ahmet, Baf’tan arkadaşım, birlikte Baf’ta Ülkü Yurdu maçlarını izleyip Ülkü Yurdu hakkında fikirler yürüttüğümüz, orada genelde onunla Baf’ta hizmet gören öğretmenlerin bulunduğu, Baf’tan “Aydın” veya “Aytyanni” köylü Osman Ahmet’in adına verilmiş bir okuldu. Çocuklarımız Aşağı Maraş’ta genelde bahçecilikle uğraşan insanların çocuklarıydı... Orada on bir yıl sınıf öğretmenliğim oldu. Öğretmenliğimin ilk deneyimi…Yüzlerce çocuk okuttum. Yüzlerce aile ile tanıştım. Orada eğitim deneyimimde, eğer siz öğrencilerinizi sevip de onlar da sizi severse, iyi bir eğitim olacağını öğrendim sayelerinde. Hayattaki öğretmenlik başarısının bu olacağını elde ettim Şehit Osman Ahmet ilkokulu’nda…Tümü ile velilerim beni sevdi. Hele hele çocuklar her zaman beni sevip saydılar.
ZÜLEYHA MUTLU…
Züleyhamızın ailesi de öyle…Züleyha Mutlu…Devamlı okuyup kendini yenileyen ve de bir üniversiteli gibi kendini aydınlatan Mehmet Mutlu arkadaşımın kızı. Hanımı da çocuklarını sevip devamlı kucaklayan değerli saygıdeğer bir anne. Diğer çocuklarını da okuttum. Mehmet Mutlu arkadaşım, Aşağı Maraş’ın bilgesi ve devamlı okuyup kendi kendini yetiştiren bir aydın velisi. Arkadaşım… Kimi zaman benden de kitaplar alıp okudu. Kimi zaman benden kitap tavsiyeleri alıp kitaplar getirtip okudu. Bu velim, arkadaşım, bilge insanın çocukları da onun gibi. Bilgiye aç ve okumaya eğilimli parlak çocuklardı. Önce 1980’li yıllarda Ünalımız vardı. Mehmet’in oğlu…Daha ağzımdan matematik problemleri çıkmadan bana yanıtını hemen yapıştırırdı sınıfta... Onu herhalde üçüncü veya dördüncü sınıftayken kaybettik. Ünalımız ailesini de, öğretmeni olan beni de büyük üzüntüler içinde bırakıp gitti aramızdan.
ARKASINDA İKİ ÇOCUK BIRAKIP GİTTİ…
Ünal’dan sonra Züleyhamızı kaybettik şimdi de... Rahmetli Ünalımız’ın kızkardeşi, Mehmet Mutlu’nun sevgili kızı… Benim akıllı kızım, öğrencim, hem de büyüyüp öğretmen olup da arkasında iki de çocuk bırakarak gitti bu dünyadan birkaç gün önce. Şehit Osman Ahmet ilkokulu’ndan Ünalımız gibi Züleyhamızı da Cennet’e uğurladık. Aynen o bölgede nörs olacağı sırada seneler önce kaybettiğimiz kız öğrencim Asiye Uslu, İlyasımız (Şahin) ve geçen aylarda kaybettiğimiz Rabiamız ve de Abdullahımız gibi…
Buradan eskiden Şehit Osman Ahmet ilkokulu’ndan kaybettiklerimiz öğrencilerim varsa ve isimlerini şimdi hatırlayamıyorsam onlara da gani gani rahmet diliyorum.
SENİ SEVGİYLE ANACAĞIZ SEVGİLİ KIZIM…
Sevgili kızım, öğrencim Züleyhamız, bizler senin kaybından dolayı çok üzgünüz. Her zaman için başarılarınla bizleri gururlandırdın. Bu ülkenin eğitimine bir öğretmen olarak katkılar yaptın. Hep aydınlıklar içinde kal sevgili kızım/öğrencim. Tüm ölen öğretmenlerine, kardeşin Ünal’a, Asiye, İlyas, Rabia ve Abdullah’a selam söyle. Seninle hep gurur duyacağız, senin bana gösterdiğin saygılarla ve sevgilerle seni anacağız sevgili kızım.
Hep aydınlıklar içinde kal…