“Kayıplar konusu, eli silahlı erkeklere bırakılmayacak kadar önemlidir…”
Aşırı sıcaklar nedeniyle kazılara bir gün ara verildi…
Kıbrıs’ı etkisi altına alan aşırı sıcaklar nedeniyle kazılara bir gün ara verildiği öğrenildi.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgilere göre, “kayıplar”dan geride kalanların aranmakta olduğu kazılara bir gün süreyle dün ara verildi. Kazılara bugün devam edilip edilmeyeceği, hava sıcaklıklarına bağlı olacak.
Aşırı sıcaklarda, açıklık yerlerde, kızgın güneş altında, toz-toprak içerisinde kazılara katılan arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz…
BASINDAN GÜNCEL…
Suriye’nin “kayıp” insan sayısı 100 binden fazla… Bunlar 2011-2017 yılları arasında “kayıp” edilmişler… Özgürlük İçin Aileler, uluslararası kurumların harekete geçmesini istiyor…
“Kayıplar konusu, eli silahlı erkeklere bırakılmayacak kadar önemlidir…”
Suriye’nin “kayıp” insan sayısı 100 bini aşmış durumda ve bu 100 bin insan, 2011-2017 yılları arasında “kayıp” edilmiş…
Suriyeli “kayıp” yakınları, “Özgürlük için Aileler” adlı bir örgütte toplanıyorlar ve uluslararası kamuoyunu harekete geçmeye çağırıyorlar… Suriye görüşmelerine katılanlara, Suriyeli silahlı güçlere, Suriye hükümetine, Rusya, Türkiye ve İran hükümetlerine birer mektup gönderen Suriyeli “kayıp” yakınları, “Sevdiklerimizin kaderini, eli silahlı erkeklerin insafına bırakmak istemiyoruz” diyorlar.
“Kayıplar” konusunun askeri taraflar arasında pazarlığa tabi tutulamayacağını, böylesi pazarlıklarda sivil “kayıplar”ın esamesinin okunamayacağını belirten “kayıp” yakını Suriyeliler, bu ayın başlarında Birleşmiş Milletler’in Cenevre’deki merkezi önünde de oturma eylemi gerçekleştirmiş bulunuyorlar. Yaptıkları açıklamada Suriyeli “kayıp” yakınları şöyle diyorlar:
“Bizler, Suriye’de kitlesel tutuklamalar kabusuna gerçek bir çözüm bulmak yerine askeri taraflar arasında esir değiş-tokuşuna karşıyız. Barışçıl evlatlarımızdan, kocalarımızdan, karılarımızdan ve yavrularımızdan ayrı kalmanın acısını anlatamayız… Günün her saati ve her dakikası, onların nerede olduğunu ve ne yaptığını düşünüyoruz…
Özellikle de barışçıl olan ve tutuklanan, ömründe eline silah almadığı halde tutuklanıp “kayıp” edilen sivillerin bu görüşmelerde ele alınmayacak olması çok acıdır. Askeri taraflar kendi insanları için esir değiş tokuşuna yönelik pazarlık ederken, sivilleri savunacak olan kim vardır? Bizim sivil “kayıplar”ımız, unutulacaktır…
Suriye’de eline silah alıp ateş açmış neredeyse her bir erkek resmi müzakerelerde temsil edilirken, kendi barışçıl ailelerinin akibeti için gösteri yapan barışçıl kadınlar, evde kalmaya zorlanmıştır.
Bizler bombalamaların ve çatışmaların durdurulmasını ve bir ateş-kes’i destekliyoruz… Ancak tutuklu dosyalarımız Cenevre barış sürecine bırakılmalı, askeri taraflarca esir değiş-tokuşuna dahil edilmemelidir…
Bizler yurdumuzun evlatları için özgürlük talep eden Suriyeli aileleriz… Bu taleplerimiz yalnızca kendi ailelerimiz için değil, ailesinde tutuklu bulunan her bir Suriyeli aile içindir. Suriye rejimi ve çatışmanın tüm taraflarınca zorla kaybedilmelere ve gelişigüzel tutuklamalara karşıyız. Taleplerimize uyulması için kamuoyunu harekete geçirerek tüm taraflara baskı yapılmasını hedefliyoruz. Hangi taraftan olursa olsun, tüm aileleri dahil edecek şekilde kollektif çabamızı genişletmeyi hedefliyoruz…
Taleplerimiz şunlardır:
*** Bizler aileler olarak, yasadışı biçimde tutuklanmış bulunan yakınlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz… O zamana kadar da şunları istiyoruz:
*** Suriye rejimine ve çatışmanın tüm taraflarına baskı yapınız ki derhal tutuklamış oldukları insanların isimlerini, şu anda nerede bulunduklarını ve konumlarını açıklayan bir liste yayınlasınlar, işkence ve kötü muameleye son versinler. Eğer tutuklu öldürülmüşse, o zaman bir ölüm sertifikası ve buna eşlik edecek bir rapor ile gömü yeri ailelere verilmelidir.
*** Suriye hükümetine uluslararası insani yardım örgütlerine ülkeye girerek gıda ve tıbbi yardım getirmeleri için derhal izin vermesine yönelik baskı yapınız… Uluslararası insan hakları gruplarına tutuklama merkezlerine girmeleri ve buradaki yaşam koşullarını yakından inceleyerek bu tür sivil tutuklama merkezlerinin sağlıklı yaşam koşullarına sahip olmasını sağlamak için çalışma yapmalarına izin verilmelidir.
*** Olağanüstü hal mahkemeleri feshedilmeli, özellikle saha, savaş ve karşı-terörizm mahkemeleri feshedilmeli, Birleşmiş Milletler gözetimi altında adil yargılamalar güvence altına alınmalıdır…”
(MEDIA’dan derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ – Temmuz 2017)
DEUTSCHE WELLE
Saraybosna: “Savaşta bir gece geçirmeyi kim ister?”
Saraybosna'da bir otel misafirlerine savaşın tam ortasındaymış hissini vermeyi amaçlıyor. Yaratılan ateş hattı atmosferiyle hedeflenen sadece konukların maceracı ruhuna hitap etmek değil.
Ne müze ne de pansiyon
Arian Kurbasic'in "savaş otelinde" herşey cephedeymişcesine: Abajurlar miğferden, duvarlarınıysa silahlar süslüyor. Kurbasic 1992'de Bosna Savaşı'nın tam da ortasında dünyaya gelmiş. Misafirlerini de miğfer ve kurşun geçirmez yelekle karşılıyor.
Tüyler ürpertici bir deneyim
Otel misafirlerinin topluca kaldığı yatakhane kısmında bir gece konaklamanın bedeli 10 Euro. Konuklar burada yerlere dizilmiş sünger yataklarda, askeri battaniyelerle geceyi geçiriyor. Başuçlarındaysa o döneme ait gazeteler yer alıyor. Gece gündüz hoparlörlerden hiç durmadan patlama ve silah sesleri duyuluyor.
Lüks mü dediniz, o da neymiş?
Mevcut tek tük ampulün enerjisi otomobilden çıkarılmış bir aküden sağlanıyor. Geceleri etrafı mumlar aydınlatıyor, musluklardan su akmıyor. Isınmak isteyenlerin tek seçeneği küçük bir soba.
Otantik eşyalar ve oda düzeni
Pencerelerin kaplaması, savaş sırasında BM mülteci örgütlerinin dağıttıklarından. İnsanlar bu koruyucuları, savaş sırasında pencereleri bombardımandan kırıldığında kullanıyordu.
Bir savaş çocuğunun anıları
Arian Kurbasic, macera dolu bir otelden daha fazlasını sunabilime amacında. Babası cephede bizzat savaşmış olan Kurbasic, misafirleriyle savaşla ilgili çocukluk anılarını da paylaşıyor. Kurbasic'in bebekken "anne" ve "baba" sözcüklerinden sonra söylediği ilk şey "dikkatli ol!" cümlesiymiş.
Duvarlarda kurşun delikleri
Slovenya ve Hırvatistan'ın Yugoslavya'dan ayrılmasının ardından Bosna Hersek'te de bağımsızlık arayışı gündeme geldi. Ancak farklı kimlikler arasında çatışmalar baş gösterdi. Bosnalılar ve Hırvatlar bağımsızlıktan yanayken Sırplar buna karşı çıkıyordu. 1992'de bazı ülkelerin Bosna Hersek'in bağımsızlığını tanımasıyla iş çığırından çıktı.
Korku dolu 1425 gün
Başkent Saraybosna'nın kuşatılması yaklaşık dört yıl sürdü. Kentin nüfusunu oluşturan 380 bin kişi bu sürede gıda, elektrik, su ve ısınmadan yoksundu. Kapana kısılmış bu insanların ihtiyaçlarını gidermek için bir hava köprüsü kuruldu. Keskin nişancılardan ve bombardımandan korunmak için halkın çoğu bodrumlarda yaşıyordu. Saraybosna'da 11 bin 541 kişi öldü. Bunlardan 1600'ü çocuktu.
Savaşı bilgiyle önlemek
Kurbasic, aslına uygun olarak otelin altına inşa edilmiş bir sığınakta savaş dönemine ait belgeselleri gösteriyor. Otel sahibi, "bir savaşı durdurmanın en iyi yolu onu önlemektir" diyerek, eğitimin en iyi önleyici unsur olduğunu söylüyor. Otelde bir-iki gece konaklayanların bu konudaki bakış açılarının değiştiğini söyleyen Kurbasic, amacını tam da bu olduğunu vurguluyor.
(DEUTSCHE WELLE – 26.7.2017)