“KAYIPLAR KONUSUNDA IŞIK TUTUYORUZ”
Kayıp Şahıslar Komitesi Türk üyesi Gülden Plümer, hava şartları nedeniyle 1 aylık aradan sonra yeniden başlayan Mağusa ve Lefkoşa Strovolos’taki kazılarda 4 Türk’ün aranmasına devam edildiğini söyledi.
Kayıp Şahıslar Komitesi Türk üyesi Gülden Plümer, hava şartları nedeniyle 1 aylık aradan sonra yeniden başlayan Mağusa ve Lefkoşa Strovolos’taki kazılarda 4 Türk’ün aranmasına devam edildiğini söyledi.
Plümer, ada genelinde bin 510’u Kıbrıslı Rum, 492’si Kıbrıslı Türk olmak üzere, 2 bin 2 kayıp arandığı kayıp arama çalışmalarında bugüne kadar 664’ü Kıbrıslı Rum, 226’sı Kıbrıslı Türk, toplam 890 kayıbın kimliklendirililp, 31 Ağustos 2108’e kadar ailesine teslim edildiğini söyledi.
12 yıldır görev yapan Kayıp Şahıslar Komitesi’nin bugün artık Kızılhaç’la yapılan işbirliği sonucunda Kıbrıs gibi kayıpları olan ülkelere eğitim verir duruma geldiğini belirterek, “Bu ülkenin en önemli acısı olan kayıplar konusuna ışık tutuyoruz” dedi.
TAK muhabirinin Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmaları hakkındaki sorularını yanıtlayan Kayıp Şahıslar Komitesi Türk üyesi Gülden Plümer Küçük,1981 yılında kurulan Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarının, Genel Kazı, Kimliklendirme ve Aileler İade Projesi’nin başladığı 2006’dan günümüze gelişen bilim, ihtiyaçlar, teknoloji ve konjonktüre göre şekillendiğini belirtti.
KÜÇÜK, “BİLGİSİ OLAN PAYLAŞSIN” ÇAĞRISINI YİNELEDİ
Hava şartları nedeniyle kazılara 1 ay kadar ara verildiğini söyleyen Küçük, kazılara yeniden başlandığını ve çalışmaların 7 ekiple devam ettiğini kaydetti. Küçük, yeniden başlayan kazıların Lefkoşa, Mağusa, Dikmen, Türkmenköy, Zümrütköy, Kaynakköy, Yiğitler ve Lefkoşa Strovolos’ta devam ettiğini söyledi.
Ekiplerden birinin Strovolos’ta Osmanlı’dan kalan Dizi Kuyular’da kazılar yaptığını ve orada 3 Kıbrıslı Türk’ün, Mağusa’daki kazılarda bir Kıbrıslı Türk’ün arandığını kaydeden Küçük, Dikmen, Zümrütköy, Kaynaköy, Türkmenköy, Yiğitler ve Lefkoşa’nın başka bölgelerinde yapılan kazılarda ise Kıbrıslı Rumların arandığını ifade etti.
Küçük, “Gerek güney, gerekse kuzeyde gömü yerleriyle ilgili bilgisi olan insanların bizimle paylaşmasını ve kayıp ailelerinin bu acılarına bir son verilmesinin öneminin altını çizeriz” dedi.
“MURATAĞA-SANDALLAR’DA KİMLİKLENDİRİLMEYEN KİŞİLER VE AÇILMAYAN BİR MEZAR DAHA VAR”
Muratağa-Sandallar’daki çalışmalara da değinen Küçük, 3 köyün katliamının yapıldığı yer olduğunu anımsatan Küçük, Muratağa ve Sanallar köyünün kazılarının yapıldığını 3 ayrı mezardan, 89 kişi çıkarıldığını, bunlardan 11’inin erkek, 33’nün kadın ve 45’inin de çocuk olduğunu kaydetti.
Küçük, bu bölgede kazılarda bulunup kimliklendirilmeyen kişiler ve açılmayan bir mezar daha olduğuna da değindi.
“ZAMAN İLERLEDİKÇE TEKLİ YERLERİ BULMAK ZORLAŞTI”
Gülden Plümer Küçük, Kıbrıs genelindeki gömü yerlerine de değinerek, Kıbrıs genelinde büyük, çoklu gömü yerlerinin çok fazla olmadığını, bunların iki tanesinin Kıbrıslı Türklerin bulunduğu Muratağa-Sandallar-Atlılar ve Taşkent-Terazi-Tatlısu, birinin de Rumların bulunduğu Paşaköy olduğunu belirtti.
Bu gömü yerlerinin 100’e yakın, çoklu gömü yerleri olduğunu ifade eden Küçük, bunun dışında diğer gömü yerlerinin tekli, 5’li ve 10’lu veya 20 civarlarında olduğunu söyledi.
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin projenin ilk başladığı dönemlerde daha çok büyük gömü yerlerine konsantre olduğunu ifade eden Küçük, çoklu olarak bilinen yerlerin bulunduğunu, ancak zaman ilerledikçe tekli yerleri bulmanın zorlaştığını kaydetti.
Kayıp Şahıslar Komitesi Türk üyesi Gülden Plümer Küçük, 1963-64 ve 74 dönemindeki yerleri bulmanın zamanın uzaması, şahitlerin ölmesi nedeniyle çok daha zor hale geldiğini, daha çok zaman
istediğini vurguladı.
“BİZİM İSTEĞİMİZ, GÖZ ŞAHİTLERİNİN GÖÇÜP GİTMEDEN BU BİLGİLERİ BİZİMLE PAYLAŞMASI
50 sene üzerinde bir zaman aşımı olduğuna işaret eden Küçük, proje kapsamında bugüne kadar gömü yerlerinin bulunması, bütün çalışma ve bilgileri, ana bilgi akışını yerel insanlardan sağladıklarını kaydetti.
Bugüne kadar bin 200’e yakın kişiye ulaştıklarını, bir kısmının hala kimliklendirme aşamasında olduğu aktaran Küçük, zaman aşımından dolayı kimliklendirmenin de kolay olmadığına işaret etti.
Küçük, “Bizim isteğimiz göz şahitlerinin göçüp gitmeden bizimle bu bilgileri paylaşması” dedi.
“BİLİM ÇOK HIZLI İLERLİYOR…2017’DEN BU YANA STRATEJİK PLANLAMA YAPILIYOR”
Projeye başlandığı 2006’dan bu yana teknolojinin geliştiğini ve bilimin çok hızlı ilerlediğine işaret eden Gülden Plümer Küçük, 2017’den bu yana bir stratejik planlama yapıldığını kaydetti.
2017 öncesinde de stratejik planlama yapıldığını, ancak bunların senelik olduğunu ifade eden Küçük, ilk defa 2017’de Avrupa Birliği’nin Kayıp Şahıslar Komitesi’ne sağladığı bütün bütçenin devamlılığının garantisini bilerek 2020’ye kadar 4 senelik bir stratejik planlama hazırlandığını kaydetti.
Bu stratejik planlama çerçevesinde bazı gelişmeler yaratıldığını söyleyen Küçük, “Zaman aşımından dolayı yavaşlayan kayıpları bulmayı nasıl ayni çizgide tutmayı başarabiliriz” diye bir çalışma yaptıklarını söyledi.
ARŞİV KOMİTESİ KURULDU, ÇALIŞMALARA BAŞLANDI
Küçük, bu konuda yapılan çalışmalara da değinerek, 2017’de arşivlerin okunması için üyelerin anlaştığını, 2017’de bir Kıbrıslı Türk, bir Kıbrıslı Rum ve bir de Birleşmiş Milletlerden olmak üzere üçlü bir arşiv komitesi kurulduğunu ve çalışmalarına başladıklarını anlattı.
Değişik ülkeler ve değişik kuruluşların arşivlerinden faydalanabilmek için Birleşmiş Milletlere ait kapalı ve açık arşivlerin kullanabilmesi için çalışma yapıldığını anlatan Türk üye Küçük, kapalı arşivlerin sadece BM’nin izin verdiği BM üyesi tarafından okunabileceği, diğer açık arşivlerin Kıbrıslı Türk ve Rumlar tarafından okunmaya başladığı bir sisteme geçildiğini kaydetti.
Bu kapsamda Kızılhaç’ın arşivlerinden de yararlanıldığına işaret eden Küçük, diğer arşivlerin kullanılabilmesi için gerekli temasların yapıldığını ve büyük bir kısmından olumlu yanıt aldıklarını söyledi.
Bu çalışmaların devam ettiğini, ancak arşiv çalışmalarının yavaş ve uzun süreli olduğunu belirten Küçük, arşiv çalışmalarına 2017’de başlanmasına rağmen, bilgilerin ancak bu sene toplamaya başlandığını, sonuçların ise belki 2019’da görülebileceğini kaydetti.
ESKİ HARİTALAR VE YENİLERİ KARŞILAŞTIRILIP, GÖMÜ YERLERİ TESPİT EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Bunun yanında yapılan başka bir çalışmaya da değinen Gülden Plümer Küçük, kurulan bilimsel bir ekip sayesinde eski haritalar ve günümüzün haritalarının üst üste konularak, verilen gömü yerlerinin tam net yerinin tespit edilmeye çalışıldığını aktardı.
Küçük, bu ekibin bir çeşit kartografi çalışması yaptığını belirterek, şöyle devam etti:
“Bize bir kişi bir yer söylüyor, mesela 1963’te burada bir ağaç veya -hendek vardı diye. 1963’ün haritalarını bulup, biz o haritalardan o hendeği bulmaya çalışıyoruz. Şimdiki yeryüzü şeklinin haritasıyla üst üste koyarak, bu hendeğin günümüzde nereye denk geldiğini güncel haritada koordinatlamaya çalışıyoruz ki, en azından daha kısa sürede gömü yerlerine ulaşabilelim.”
Bunun yanı sıra gömü yeri araştırmacılarına özel eğitimler verilmeye başlandığını, uluslararası ilişkilere girmeye başladıklarını kaydeden Küçük, Birleşmiş Milletler’in bu konuda çalışma yapan bir bölümündeki teknik elemanlardan danışmanlık almaya başladığını belirtti. Küçük, ayrıca Türk tarafının kendilerine arşivlerde yardım etmek üzere kurduğu bir arşiv ekibi bulunduğuna da dikkat çekti.
Gülden Plümer Küçük, yine Kıbrıs Türk tarafının hava fotoğraflarından Kayıp Şahıslar Komitesi’ni yararlandırma kararı aldığına işaret ederek, bunun kendilerine yardımcı olduğunu söyledi.
KIZILHAÇ İLE PROTOKOL
Küçük, Kayıp Şahıslar Komitesi ile Kızılhaç örgütünün yaptığı işbirliğine de değinerek, Kızılhaç örgütünün 1963’ten bu yana Kıbrıs adasında kayıplarla ilgili bilgiler toplayıp, yardımlar yaptığını anımsattı.
Kızılhaç’ın dünyada çatışma bölgelerinde olan insanların kayıt altına alınması için uğraş veren bir kuruluş olduğuna işaret eden Küçük, Kızılhaç’ın kayıplarla ilgili bir bölüm kurması gerektiğine inanarak, bu bölümü 1997 yılında hayata geçirdiğini söyledi.
Kızılhaç’ın bu bölümü kurduktan sonra dünyada çatışma bölgelerdeki insanlara yardımr yapmaya başladığını aktaran Küçük, Kızılhaç’ın kayıplarla ilgili kendileriyle temasa geçtiğini ve yapılan işbirliği çerçevesinde son 3-4 senedir kendilerinin ara bölgedeki Antropoloji Laboratuvarı’nda Irak, İran, Azerbaycan, Ermenistan, Abgazya, Gürcistan, Lübnan,Suriye ve Sri Lanka gibi kayıpları olan ülkelere eğitim verdiklerini anlattı.
Bunu yaparken karar mekanizmalarında bulunan insanların da kendileriyle gelip, bu kurulan modelin nasıl işlediğini anlatarak, onlara danışmanlık yaptıklarını söyleyen Gülden Plümer Küçük, bu konudaki ilişkilerinin ilerlediğini ve Kızılhaç’la aralarında işbirliği protokolü yaptıklarını kaydetti.
İşbirliği protokolü nedeniyle bu bölümün başkan ve yeni kurulan kayıp şahıslarla ilgili birim başkanın 3-5 Eylül tarihlerinde adayı ziyaret ettiğini söyleyen Küçük, ziyaret esnasında karşılıklı çalışmaların paylaşıldığını, işbirliklerini ortaya koyduklarını söyledi.
“KAYIPLAR KONUSUNDA IŞIK TUTUYORUZ”
Küçük, takım çalışmalarının devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Dünyadaki kayıplarla uğraşan ülkelerin, kayıp olan insanların bulunabilmesi, bu insanlara ulaşabilmesi için yapılacak çalışmaların nasıl en iyi şekilde yapılacağının ortaya koyularak, biz hangi modelleri uyguladık, onlar nasıl yapmalı, nasıl bu insanlar görünür hale gelmeli bunları aktarıyoruz. Uluslararası bir çok anlaşma ve konvansiyon olduğu halde bugün günümüzde Suriye, İran ve Irak’ta bir çok kayıp var, yapılan çalışmada, bu insanlara nasıl yardım edileceği konusunda genel bilgiler, kuralların nasıl şekilleneceği var.”
Küçük, Perşembe günü ayrıca Hollanda Büyükelçisi ve Dışişleri Bakanını da ara bölgedeki Antropoloji Laboratuvarını ziyaret ederek, 50 bin Euro bağış katkısı yaparak, üç üye ile görüş alışverişinde bulunduğunu söyledi.
Gülden Plümer Küçük, 12 senedir görev yapan Kayıp Şahıslar Komitesi’ne gömü yerlerinin bulunmasında yaptıkları yardımlardan dolayı katkı koyanlara teşekkür ederek, komitenin hem adaya, hem de bilime katkıda bulunduğunu, bu ülkenin en önemli acısı olan kayıplar konusuna ışık tutuğunu sözlerine ekledi.